7 - Sürprizler.

162 8 5
                                    

Bilgisayarımdan telefonuma müzik koyarken bir yandan annemin yaptığı çikolatalı keki yiyordum. Bugün bütün iki saat internette durup sevdiğim şarkıları buldum. Avril Lavigne'in yeni albümünün şarkılarını telefonuma aktardım, biraz kitap sipariş ettim ve keyfime baktım. Kitap okumayı severim, onlar benim hayallerimi daha da güzelleştiriyorlar. Beni daha da düşündürüyor. Aslında hayallerim çoğaldıkça hayattan daha da soğuyorum. Bu moral bozucu ama kitap okumadan da yapamıyorum.

"...here's to never growing up!" dedi arkamdan bir ses. Arkama döndüm, abim içeri kaşları çatmış, kulaklıklarını takmış, kafasını sallıyordu. Bu hali harikaydı, fotoğrafını çekip Facebook'a atasım vardı. Bunu yaparsam kendimi cehennem'de bulurum.

"Avril'in yeni albümü bir harika ya!" dedi kulaklığını çıkararak. Abim Avril'i sever ama benim kadar değil. Böyle de bir ortak yanımız var. Gülümsedim.

"Evet, özellikle Bitchin' Summer. Hızlı söylediği an harika," dedim sırıtarak. Abim salak salak sırıtarak başıyla onayladı.

"Hadi gidiyoruz," dedi eliyle bana 'gel' yaparak.

"Nereye?" dedim kayıtsızca. Önüme dönüp bilgisayar'dan Micro SD'imi çıkardım. Abim tam birşey söyleyecekken arkasından birisi cevap vermişti, "Lunaparka!"

Abim arkasına baktı ve haliyle ben de kapıya baktım, Jake. Üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. Ne hissediyim bu konuda? Alo doktor mu? Iki tatlı çocuk beni seviyor, lütfen beni öldürün. Teşekkürler, iyi günler.

"Lunaparka mı?" dedim tek kaşımı kaldırarak. Şaşırmıştım açıkcası, durup dururken nerden çıktıysa bu iş.

"Evet," dedi Jake kadifemsi sesiyle, bana bakarak ve bir yandan odama girerek. Girdiğinde odamı inceledi, "Odan çok güzelmiş, renkler çok uyumlu."

"Teşekkürler diyeceğim de hangi lunaparka gideceğiz?" dedim soran gözlerimle. Jake pis pis yandan gülümseyerek yanıma geldi.

"Gidince görürsün," dedi elimden tutup beni kaldırarak. Üff, hiç gidesim yoktu. Hele birde Jake ile.. off! Odamdan çıkmadan önce kulaklığımı ve telefonumu aldım, öyle çıktım. Aşağı inip Nathan annem'e 'biz çıkıyoruz' diye seslenip hemen çıktık.

"Herkes en sevdiği kaykayını alsın!" dedi Nathan garajın önündeki kaykayına eğilerek. Ben kendiminkini garaja koymuştum, hemen garaja girip Free Girl kaykayımı aldım. Çıktığımda Nathan ve Jake gülüşüyordu. Jake'in gülüşü harikaydı. Bu arada bunu arkadaşça söylüyorum, hemen aşk'a bağlamayın.

"Gidiyor muyuz?" desim gülümseyerek.

"Hadi," dedi Nathan arabaya ilerleyerek. Jake'in siyah, spor arabasıyla gideceğiz. Bu harika! Hemen arabaya atladık ve Jake sürmeye başladı.

"Nereye gidiyoruz ya hadi söyleyin!" dedim iki kolumu ön koltukların yanına koyarak. Öne eğilip Jake'e baktım.

"Jake?" dedim masum gülümseyişimle. Jake bana baktı, sırıttı ve tekrar yola baktı. Sonra Nathan'a baktı. Ben de abime dönüp masum masum baktım. Belki ondan birşeyler duyabilirim.

"Sürpriz!" dedi Nathan kulağıma bağırarak. Ki, bu benim kulağımı sağır etti. Mal, aptal, gerizekalı!

"Sağır değilim Nathan abiciğim!" diye bağırdım kulağına. O da geri çekilip kulağını kapattı.

"Üff, hepiniz gıcıksınız!" dedim bağırarak. Hemen yerime oturdum ve telefonumu cebimden çıkardım. Luke'a mesaj attım, 'Bugün senle takılamayacağım, abim beni bir yere götürüyor. Gelince sabahlayalım mı?'

Özgür KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin