|2.BÖLÜM| Hira Dağı

89 13 4
                                    

Multi: Çağatay

Mirhıbaa!! Öncelikle arkadaşlar okuyorsanız lütfen beğenin ve yorumlarda belirtin. Ha birde lütfen arkadaşlarınıza da önerin ki çoğalalım hücre gibi sklxdjjcjs

  Mutlu ve sevgi dolu okumalar dileriz

Üzüntülü gözlerle aynaya baktım.
Nasıl böyle bir şeyi yapardım ben! Sahilde erkek güzelimin telefon numarasını almayı unutmuştum!Ben, muhteşem ben bunu nasıl unuturdum?! Daha fazla üzülürsem programım -erkeklerle ki bu erkekler yakışıklı erkekler oluyor onları kesme planım aksardı-Yakışıklı çocuğun telefon numarasını alamama üzüntüme en iyi moda dergilerindeki erkekleri kesmek iyi gelirdi.Ciddi anlamda kesmek yani, bulduğum tüm moda dergilerindeki yakışıklıları düzgünce kesip koleksiyon defterime yapıştırıyor ve onlarla ilgili güzel,romantik hayaller kuruyordum.Bakmayın öyle saplık bazenleri kafa yapabiliyor.Kuzenim Erdem'in dediği gibi"Ahh bak yine vurdu başıma saplık!"Kuzenler kurulu olarak sapızda.

Deniz olayından sonra eşyalarımı alıp koşarak eve gelmiştim. Neden mi koşarak? Bilmem aksiyon olsun diye. N'apıyım yani filmlerde çok kuğul oluyor! Aklıma yine Çağatay'ın numarasını almadığım gelince elimi anlıma vurdum. Sert vurduğum için yanlışlıkla aklıma YouTube'da cama kafa atan çocuğun dedikleri geldi ve istemsizce acıyan anlımın ağrısı ile "KIRILDI LAĞĞN!" Diye bağırdım.
Amaç?
Annem ve babam henüz Antalya'yı 'keşfetme' gezisinden dönmediği için evde tektim. Acaba bu sefer ne mallıklar yapsam diye düşündüm. Aslında annemin dediği gibi arkadaş edinsem hiç fena olmazdı. Henüz boşaltmadığım valizimden gri kolsuz tişört, açık mavi kot şort, beyaz convers'lerimi giydim. Hafif rüzgar oluğu için de üstüme bir de beyaz hırka aldım. Valizimde ki küçük kutudan bir-iki tane kolye alıp taktım.

Aynaya geçip sadece rimel ve şeffaf nemlendirici sürüp çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aynaya geçip sadece rimel ve şeffaf nemlendirici sürüp çıktım. La hass... Anahtarları içeride unuttum. Zalimsin Dünya...Zalim! Neyse ki telefonum yanımdaydı ve gitmeden anneme söylerdim.
Bu sefer sahile inmem 8 dakika sürmüştü. Hızlı yürümeyi tercih ettim oğlum fakiriz ama aptal değiliz. İçimde ki Abdulrazzak isimli kroyu susturup, sahil de yürümeye başladım. Güneş batmaya başlamıştı. Bir kaç adım ötemde kumsalda voleybol oynayanları görünce Oray'a doğru yürüdüm. Acaba sorsam alırlar mıydı beni? Düşüncelerim ile yere bakarken mallığımı benden uzaklaştıran şey kafama hızla yediğim top olmuştu. "Anan-" dedim yere yapışırken ama bu sefer beni top değil de ağzıma giren kumlar olmuştu. Ya sen kum kardeş sabah da ağzıma girmedin mi ne istiyorsun benden? Hala yerdeyken bir erkek sesi duydum "İyi misin? Kusura bakma-" çocuğa bakarken- oha lan bu sabah ki Erkek Güzeli değil mi? "Sen miydin Çatlak?"

"Sence çok aptalca bir soru değil mi bu? Hayır yani ne dememi bekliyorsun? Yok ben Pelinsu'yum falan mı?" Gözlerimi devirip beni kaldırması için elimi uzattım. Ağızımdan hala bir kaç kum vardı vallaha kusucam şimdi. Erkek güzeli'm elimi- bir dakika ben az önce Erkek Güzel'm mi dedim?? Hemen sahiplenmişsin la! Çağatay elimi tutmadan arkasını dönünce "Sence de bir şey unutmadın mı Çağatay?" Dedim imalı bir şekilde elim hala hava da beklerken. "Ah! Doğru." Diyip bana doğru ilerlediğini zannettim ama o benim yanımdaki kafama çarpmış olan voleybol topunu aldı ve arkasını döndü. Topu kıskanmadım tabii ki de cnm. Ne alaka .s ??
Ağzımda kalan bir kaç kumu tükürüp -balgam attım çaktırmayın- kendim ayağa kalktım. Çağatay'ın arkasından koşup kolumu omzuna attım. "Eğe kanka voleybol mu oynuyoruz?" Dedim neşeyle. " Bir, biz kanka değiliz..." Diyip attığım kolumu omzundan indirdi "İki, sen voleybol oynamıyorsun ben arkadaşlarım ile oynuyorum Hira'cım!" Diyip yapmacık bir tebessüm etti. Gözlerimi devirip "Ya lütfen neredeyse hiç arkadaşım yok!" Dedim yavru köpek bakışlarım ile. Oynadıkları yere geldiğimizde Çağatay bana baktı.

"Beni arkadaşlarıma rezil etmeni istemiyorum." Çağatay'a kötü kötü bakıp "Eğer oynamamı kabul etmezsen- eğer kabul etmezsen yine oynarım ki sadece sana mı sorucam?!" Dedim. Çağatay bana ciddi misin bakışı atıp geri yürümeye başlayacaktı ki önüne geçip yürümesini engelledim. "Ya ölür müsün yani beni de oynatsan?" Ben devam ederken yanımıza ne Zaman geldiğini anlamadığım çocuk konuştu. "Oynasın işte kız!" Dedi. Sevdim bu çocuğu! "Senin aksine birileri beni oynatıyor mitokondrisiz!" diyip dil çıkardım önümde ki kaşları çatık Çağatay'a. Elindeki topu alıp arkamı döndüm. Önümde ki kız "Hoşgeldin ben Aleyna!" Dedi çok sevecen gözüküyordu ama ben ne yaptım "Hoşbuldum, Hoşbuldum. Hadi başlayalım takımlar kim kim?" Allahım ortalığı yakıyorum ya! Kız gülümsemesini kesmeden konuştu "Takımları şöyle yapalım. 1 dakika senin ismin ne?"diyerek beni gösterdi.
Sakince başına muhteşem sıfatını katmadan"Hira"dedim.Arkadan gelen sesle oraya döndüm"Dağı" Çağatay'ın dediği şeye karşılık ağlamaklı bir ifadeyle

"Yapma etme Çağatay deme Çağatay" devam ettim"Iyyk Çağatay iğrençsin" Başını aşağıya eğip şirin gülümsemelerinden birisini gönderdi "Eyvallah" Bir insan Nasıl bana Hira Dağı derken hala bu kadar sakindim bilmiyorum.

***
"Hira biraz daha topa vurucam diye kafama vurursan ebeni s-... Ebeni sinemaya götürürüm!" Çağatay'a kaşlarımı çatıp baktım. "Çok biliyorsun sen!"

"Bak topa yumrukla dalmayacaksın tamam mı küçüğüm?"

"Ne küçüğü alt tarafı 1 yaş var aramızda!" Çağatay tam bir şey diyecekti ki dayanandım "Kes be!" Dedim. Evet 15-3 yeniliyoruz şuan. Takımların birinde; Aleyna, Emre, adını bilmediğim 1 kız ve 2 erkek vardı. Bizde ise; Çağatay, Çağatay'ın kuzeni Eylül, 1 erkek ve ben vardım. Çağatay sırf 1 kerecik-tamam belki 1 kere değil- topa vurmak yerine kafasına yumruk attım diye bana söylenip duruyordu. Ama kafası topa benziyordu.Güzel yuvarlak,çekici yani tam vurulmalık.

Hava iyice kararmıştı. "Bir dahakine artık!" Diyip esnedim. Emir elindeki topu sektirip "Ne yani gidiyor musun?" Dedi gülümseyerek. "Ne o çok mu Mutlu oldun?" Çağatay arkasını dönüp kumsalın çıkışına doğru yürüdü. Ne atarlanıyor bu ya ?! "Nereye gidiyorsun?" Diye arkasından bağırdım ama hiç bakar mı? Emir ve Aleyna yanıma gelip konuştular. "İstersen seni eve bırakalım?" Diğer yandan da Emir "Yürüsün işte ne olacak? O ayaklar ne işe yarıyor?" Dedi. Erkek milleti işte aynı değil mi? Sinirlenip Aleyna'ya "Sevgilini yormaya gerek yok kendim giderim ben!" Diyip arkamı döndüm. Saçma olan şey kız bu gün bana çok iyi davranmıştı ama ben bütün sinirimi ondan çıkarmıştım. Neyse yarın gönlünü alırdım.

Kumsalın çıkışına doğru yürürken Emre ve Aleyna Tilki arkadaşlarımız aynı anda "Biz sevgili değiliz ki!" Dedi.
Yav he he!!

Beğendiniz mi?

Kitap hakkında düşünceleriniz veya değiştirmemizi istediğiniz yerler var mı?

ERKEK GÜZELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin