ERKEK GÜZELİ

|5.Bölüm|Ev Boş

Multi: Hira Ablanız jddjfufi

Dünün yoğunluğuyla saat 1'e kadar uyumuştum. Şaşırdık mı? Hayır. Şimdi de ne yiyeceğimi düşünüyordum yemek hazırlayacak biri yoktu evde la. Telefonuma mesaj sesi gelince ekran kilidini açıp, mesaja baktım.

Kimden: Orangutan Popolu Erkek Güzeli'm

Ev boş (çapkın bakışlı emoji)...

Lan! Bu bana ev boş mu dedi az önce? FAK!

Kime: Orangutan Popolu Erkek Güzeli'm

Senin gibi işte. Boş... (Gülen bok)

2 dakika sonra cevap gelmişti. Heyecanla ekrana baktım.

Kimden: Orangutan Popolu Erkek Güzeli'm

Komik misin sen? Her neyse demek istediğim yarım saat sonra evime gel, birlikte kahvaltı ederiz.

Kime: Orangutan Popolu Erkek Güzeli'm

Illa beni eve atcan yani?

Gülerek mesajlaşırken hemen elimi yüzümü yıkadım. Sonra mutfağa gidip buzdolabını açtım gelen kötü kokuyla yüzümü buruşturdum ah! Ekşimiş peynir kokuyor sütaşın hemde -reklam yapıyorum sütaş güzeldir - Dolabın raflarında gözümü gezdirirken -evet gözüm sıkılınca onu gzdryrm eheheh- karşıma çıkan çiğ köfte ile gülümsedim. Çağatay'ın beni evine atmak istemesi çiğ köfte yememe engel değil bence alt tarafı ağzım kokar geğirdiğimde çiğ köfte kokusu gelir benden iğrenir felan. Yok canım hiç korkutucu değil saçmalama. Tamam boşverelim çiğ köfteyi. Telefonum titreyince hemen elime aldım ve gelen mesajı okudum.

Hayır. Açım ve evde kimse yok diyorum. Gel ve beni doyur kadın diyorum. 15 dakikan kaldı! Hızlı ol!

Sanki ben yemek yapmayı biliyorum!

Cevap yazmadan hemen gardrobumun önüne geçtim ve kıyafetleri çıkardım. Elime aldığım eşofman şort altına baktım. Pentalonlar, kot şortlar hojdur fekat benana!

Siyah eşofman şort altını ve üstüme de yarım, kısa kollu beyaz tişörtü geçirdikten sonra Saçımı açık bıraktım. Telefonumu alıp evden çıktım.

Evin önüne gelince beklemeye başladım. Neden kapıyı açmıyordu bu? 10 dakika geçince geberdi mi diye düşünüm ama- Aaaa.... ben kapıyı çalmayı unutmuştum! -Aslında içimde çok zeki biri yatıyor ama sorun da bu. Sadece yatıyor!- Kapıyı çaldıktan 5 saniye sonra Saçları dağınık, siyah şort ve beyaz tişört giyen ve yeni kalktığı elli olan bir Çağatayella açmıştı. "Günaydın!" diyip içeri girdim. Çağatay sırtımdan beni bir odaya iterek konuştu. "Hedefimiz mutak ileri asker! Şimdi bana yemek pişir kadın!" -Zehirlenmezse iyi- diyip odadan çıkarken "Sen nereye?" diye sordum. "Televizyon izliyor olacağım Hira'cığım!" dedi yapmacık bir gülümsemeyle. "Yok öyle şey ben mama- aman şey... Yemek yapıyorsam sen de bana yardım edeceksin. Şimdi git ve sofrayı kur sen!" dedim. Amacım ona kahvaltıyı hazırlamak değil tabiki de saçmalamayın.

Dediğimi ikiletmeden sofrayı kurmaya başladı. Açtı lan harbiden. Dolapları açıp tava ararken sonunda bulmanın mutluluğuyla patates kızartması yapmayı düşündüm. Tek yapabildiğim tek şey patates ve evet sabah sabah n'olcak yani. Sonuçta her şey yalan patates kızartması gerçek arkadaşlar. Sonunda boyumun yetişebildiği yerlerde olan bir dolapta bir patatesleri bulduğumda patates yiyecek olmamın hevesiyle patetesimi kesmeye başladım.

Patates kızartması hazır olunca bir tek patetes kızartmasıyla bitiremeyeceğim bildiğim için aklımda deli planlar kurmaya başladım. Birden "Ahh!"diye bağırdım.Yanıma endişelenerek gelen Çağatay "İyi misin, bir şey mi oldu?"diye sordu üzgün bir şekilde "Elime kramp girdi a...ama ben daha omlet yapıcaktım canım omlet çekmişti " dedim "Obur ya bunun için üzülme ben sana yaparım" dedi. Çok sinsi ve yılanım lanet olsun kendimi çok seviyorum. "Bende sana yardım edeyim o zaman." Gamzesini çıkararak gülümsedi. Omlet için tavayı çıkartıp Çağatay'a verdim asıl görev benden 2 kat daha uzun olan dolaplardaki tabağı almaktaydı

Yan gözle Çağatay'a baktım omlet yapmaya odaklanmıştı bunu fırsat bilerek yetişemediğim dolabın kapağını açıp tabak almak için parmak ucunda kalktım -işe yaramadı- Hafiften zıpladım tabağı alır gibi oldum fakat yandan gelen anırma ve gülme sesi karışımıyla yanıma baktım Çağatay güzel dudaklarını ısırarak gülmemeye çalışıyor ve garip garip sesler çıkıyordu bunu ondan değilde kendimden beklerdim. Daha fazla gülmeye başladığında "Ne!?" diye bağırdım kısalık benim suçum değildi. O ise gülerek benim iki saattir uzanamadığım tabağa kolunu rahat rahat uzatıp aldı. Hayat yeter artık gelme kısaların üstüne görmeden düşeceksin üstüne. Eğer bir bıçaklı saldırıya uğrasaydık ilk ben ölürdüm çünkü arkadaşların karnına gelen yer benim kalbime denk geliyor. Kısaları koruyun arkadaşlar!