15. BÖLÜM

206 20 5
                                    

-2 AY SONRA -
Kapının çalış sesiyle gözlerimdeki yaşları sildim. Kendine gel Barlas , sen böyle birisi değilsin dedim.
"Sipariş ettiğiniz çiçekler efendim , buyrun" kapıdaki adamın elindeki çiçekleri alıp parayı verdim. Senin kadar güzel değiller sevgilim diye geçirdim içimden. Sen benim bu dünyada gördüğüm , görebileceğim en güzel çiçeksin. Son kez aynada kendime baktım , simsiyah giyinmiştim. İçimde yaşadıklarım sanki kıyafetimin rengine vurmuştu. Sakin adımlarla arabanın yanına indim. Çiçeği özenle yan koltuğa yerleştirdim. Anahtarı takıp güzel karımın yanına doğru sürdüm arabayı. Çok özledim onu. 15 dakika sonra gelmiştim. Acelem onu görmekti , hızla çıktım arabadan çiçeği alarak. Oda beni özlemiştir hissediyorum. Kapıdan içeri girerken danışmadaki kız
"Hoşgeldiniz Barlas Bey" dedi. Artık alışmışlardı 2 aydır hergün elimde çiçekle geliyordum güzelimin yanına. Merdivenlerden yukarı çıktım odasının önüne geldim. Yüzümdeki gülümseme ile kapıyı açtım.
"Ben geldim birtanem " dedim neşeli sesimle.
"Bak sana yine çiçek aldım , odanın her yeri çiçek oldu ama olsun. Özür dilerim senden daha güzeli yok , bununla idare edebilirsin." yatağın yanındaki vazonun içindeki çiçekleri çıkarıp yeni aldıklarımı koydum.
Yatağın yanındaki koltuğa oturup elini tuttum. Artık uyan be sevgilim , uyan. Senin 2 aydır sesini özledim , gözlerini özledim. Ben seni özledim. Uyan artık , kalk şu yataktan. Kafamı ellerinin üstüne koyup gözlerimi kapattım , ah be güzelim nasıl pişmanım bir bilsen keşke o gece hiç yaşanmasaydı. Bu kadar korkacağını bilsem yapar mıydım? Salak aklım.

Duyduğum sesle hemen başımı kaldırdım , gördüğüm düz çizgiyle kalbim durdu sanki.

"Hemşiiree! Doktor , doktor yok mu? Kahretsiinn hemen birisi gelsin buraya " Koridor da yankılanan sesimle hemen doktorlar hemşireler odaya akın etmeye başladı. Beni çekiştirip dışarı çıkarmaya çalışan bir hemşireyi ittim.

"Ne oluyor Nisa'ya ?? Çabuk bir şeyler yapın ! Ona bir şey olursa hiç birinizi yaşatmam" Güvenliğin beni odanın kapısından çekmesiyle olduğum duvar dibine çöktüm. Ona bir şey olursa nasıl yaşarım ben? Onu bu kadar seviyorken ona verdiğim bu zararla bu vicdan azabıyla ne kadar yaşayabilirim?

-Flashback-

"Barlas gelme üstüme! Anlamıyorsun dönüşmek istemiyorum , bir canavar olmak istemiyorum."

"Nisa bunu yapmak zorundayım , yoksa öldürecekler seni sende bunu anla!"

"Öldürsünler , en azından hayatımı bir katil olarak değil bir ölü olarak geçirmiş olurum"

"Saçmalama , bak güzelim canını yakmayacağım , söz."

"Gelme ! Yaklaşmaa bana , nefret ediyorum senden!"

"İnsan nefret ettiği kadar sever , nefretle sevgiyi ayırt edemiyorsun. Söz veriyorum bunların hepsi geçecek." Ellerimle yüzünü avuçladım. "Güzelim , istemediğin şeyleri yapmayacağımı biliyorsun ama mecburuz."

"Hiç birşeye mecbur değiliz Barlas. Biz istemezsek kim bize ne yapabilir?"

"Onları bilmiyorsun Nisa. Onlar seni gözlerini kırpmadan öldürürler. Ben buna dayanamam."

"Barlas biz sonsuza kadar evli kalmayacağız. Ben dönüşürsem daha sonra ne olacak? Senden sonra hayatıma nasıl devam edebilirim? Bunları düşün. Lütfen bir şey yapma bana." dedi yalvarır gibi.

"Mecburum güzelim , mecbur. Özür dilerim , affet beni." dedim. Tekrar yaklaştım boynuna , ağlıyordu. Bunu yapmak çok zordu , çok. Dişlerim boynuna geçecekken bedeni kayıp yere düştü. Telaşla kaldırmaya çalıştım onu , uyandırmaya çalıştım uyanmadı. Kucağıma aldığım gibi koşar adımla arabaya gittim arka koltuğa yatırıp hastaneye doğru sürdüm. Umarım sadece ufak bir baygınlıktır. Hastaneye gelince çalışanların getirdiği sedyeye Nisa'yı yatırdım.

"Ne oldu? Herhangi bir darbe aldı mı?" dedi çalışan.

"Hayır , durduk yere konuşurken bayıldı." onu tam dönüştürecekken bayıldı diyemezdim.

"Bildiğiniz genetik yada herhangi bir hastalığı var mı?"

"Hayır benim bildiğim yok "

Acil tedavi odasının önüne geldiğimiz de adam beni durdurdu.

"Burda beklemelisiz , içeri girmeniz yasak. "

Telefonumu alıp Nisa'nın babasını aradım hemen hastaneye gelmelerini rica ettim.

--1 SAAT SONRA --

"Korkuya bağlı bir bayılma yaşamış kızınız." dedi doktor Nisa'nın babasına hitaben. "Daha önce böyle bir şey yaşadımı?" Babası biraz düşündü ve hatırladığını anlatan bir sesle "Çok küçüktü o zaman 9-10 yaşlarında. 1 ay boyunca uyanmamıştı." dedi.

"Buda aynı onun gibi , ne zaman uyanır kesin bir şey söyleyemem. Umarım en kısa zaman da uyanır. Ben her gün kontrollerini yapacağım şuan da ters giden bir durum yok. Burda beklemenize de gerek yok. İyi geceler." diyerek gitti.

Babası bana dönerek ;

"Ben gidiyorum bir şey olursa haber verirsin" dedi. Bu ne kadar umursamaz bir baba.

"Tabi ki." dedim. Sonra boş koridor da onun gidişini seyrettim.

-GÜNÜMÜZ-

Doktorun odadan çıkış sesiyle hemen gözümdeki yaşı sildim ve ona döndüm.

"Kalbi durdu , elimizden geleni yaptık." bu söylediğiyle gözlerimden akan yaşları durduramadım. 50-60 yaşında bir adamdı. Elini omzuma attı "Üzülme onu hayata geri döndürmeyi başardık." Gözlerimin içi parlamıştı.

Odadan hemşirenin seslenmesiyle doktor içeri geçti. 5 dakika geçmeden tekrar geldi.

"Hastamız sonunda uyandı." dedi. Kalbim sanki yerinden çıkacak gibi atıyordu.

"Onu görebilir miyim? Lütfen." diye yalvardım. Gülümsedi.

"Hastamızı çok yorma lütfen." yaşlı gözlerimle bende gülümsedim.

Odaya girdiğimde camdan dışarı bakıyordu.

"Nisa'm" dedim. "Güzelim , sonunda uyanabildin. Nasıl özledim seni bir bilsen." diyerek yanına gidip elini tuttum. Yavaşça yüzünü bana döndü , boş boş baktı. Sonra elinde ki elime. Ellerini elimden çekti.

"Sen kimsin?"

21. YÜZYILIN UKALA VAMPİRİ (#wattys2017)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin