Vampir Katil

166 17 6
                                    

Anlamadımki, o kadar mı berbat yazıyorum? O yüzden mi hiç vote verip yorum yapmıyorsunuz :D Bu arada ismi değiştiriyorum, ne olabilir?

 Bu melodik ses -ki aynı zamanda bir katilin sesiydi- kesinlikle Jackson'a aitti. Kafamı yavaşça kaldırmaya çalıştım. İşte tam karşımda, dünkü siyah kazağıyla dikiliyordu. Dudaklarında... kan vardı. Yeşil gözleri her zamankinden daha koyu ve belirgindi. Saçları dün geceki gibi mükemmeldi. Bu Elijah'ın günlerce tabutta yatıp sonradan yeni traş olmuş gibi çıkmasına benziyordu. Parfümünün kokusunu alabiliyordum. Bunun markası neydi? Etkisini uzun süre tutan bir şey olsa gerek...

  "Ah,Alona! Ne saçmalıyorsun?" diye azarladım kendimi. Karşımda psikopat, ağzından kanlar akan bir katil varken, parfümün markasını düşünüyordum..

   Alona Anayasası

  Madde 1: Karşında kim olsa fark etmez, parfüm her zaman daha önemlidir.

  Madde 2: Birinci madde asla değiştirilemez...

  Jackson yere doğru çömeldi. Bense olabildiğince duvara sindim. Saçlarımdan bir tutam alıp oynama başladı.  

  "Bir bileklik nelere sebep olabiliyor görüyor musun, Alona?" Evet anlamında başımı salladım. Aslında bir halt gördüğüm ya da anladığım yoktu. Bir bileklik yüzünden katile dönüp adamı mı ısıracaktı? Ih-ıh... Fazla saçma.

 "Böyle olsun istemezdim,cidden. En azından böyle öğren istemezdim." Yüzümü okşamaya başlamıştı. "Ama küçük bir sihirim var, tatlım." Şaşkınlıkla gözlerimi  kırpıştırdım. Elleriyle yüzümü kavrayıp bana doğru yaklaştı. "Burada olanlar hiç gerçekleşmedi. Barmeni hiç görmedin. Sadece cüzdanını almaya geldin. Şimdi eve git. Ve bana o lanet olası bilekliği getir." Kafam karışmıştı. Jackson ne halt yemeye çalışı- Ah,Tanrım... Beni... Beni etki altına almaya çalışıyordu. Kafam daha yeni çalışmaya başlamıştı. Birini ısırıp öldüren katil midir? Evet! Peki atladığımız sözcük ne? Aynı zamanda bir vampirdir! Alkışlar,alkışlar,vs. vs...

  Durumu sindirmeye ve seçenekleri düşünmeye başladım. Karşımda seksi bir vampir duruyordu. Aynı zamanda beni etki altına almaya da çalışmıştı. Aslında etki alma olaylarını The Vampire Diaries izlerken çok hoş bulurdum. Birini etki altına alabilmek hoş bir şey olsa gerekti. Ama bu kişi sen olunca, hiç de öyle olmuyordu. Ayrıca şaşılacak bir şekilde, beni etki altına almayı başaramamıştı. 

  Ve benden bilekliği getirmemi istemişti. Bu bilekliğin onun için önemli olduğunu gösterirdi. Ama şuanda etki altına alınamadığımı da öğrenmemeliydi. Yoksa kısa bir süre içinde kendimi çarmıha gerilmiş işkenceye maruz görülürken bulurdum. Tek yapmam gereken rol yapmaktı. Dediklerini yapacağıma dair onu inandırmak...

  Tamam anlamında başımı salladım. Ellerini yüzümden çekti. "Hadi şimdi git." dedi ve parmaklığa yöneldi. Sert bir çekişle-ki buna sert demek Jackson'a haksızlık olurdu- parmaklıkları yerinden çıkardı. Yani, cidden...güçlüydü. Duvardan destek alarak doğrulmaya çalıştım. Anlaşılan Romeo'muz bu konuda bana yardım etmeyecekti. 

Romantzimden hoşlanmadığımı söylemiştim; ama bu kadar da kabalaşmaya gerek yoktu. Elime masadan aldığı cüzdanı tutuşturdu. Kapıdan çıkmadan önce son bir kez gözüme baktı. "Geri geldiğinde burada olucam."

  Sırtımı Jackson'a döndüm ve sakince asansöre binip tuşa bastım. Duygusuz görünmeye çalışıyordum. Sonuçta filmlerde insanlar böyle yaparlardı, değil mi? Ama asansör yukarı çıktığında çığlık çığlığa koşuyordum. Hızlıca arabanın kapısını açtım ve kendimi koltuğa fırlattım. Anahtarı takmaya çalışırken kendi kendime söyleniyordum.

Heart BeatsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin