Ben siyah ve beyazla bulanmış ama gri evresine geçemeden bu iki rengin arasında sıkışıp kalan henüz yirmisinde kendi halinde normal sayılabilecek bir genç kızdan çok uzaktayım . Kısaca ben Işıl bu tuhaf hayatıma gerçekten uyan bir isimle dünya gelmem ne kadar da traji komik bir durum anlatamam . Neden ki ? Dediginizi duyar gibiyim . Evet anlatmaya başlıyorum o halde.
Hayatımın en mutlu günüydü , aynı zamanda hayatımı çıkmaza sürükleyen 20. Yaş günüm . Nerden bilebilirdim ki Allah'ın bana o gün en eşsiz ve hayatımı normalikten çok uzağa taşıyacagı hediyesini verecegini . 20 yaşına bastığımın ertesi sabahı dünden kalma içkinin bana bahşettiği baş ağrısıyla uyandım . Dün hatıladığım en son arkaşlarımla dans ederken mide bulantısı nedeniyle biraz hava almak için doğum günümü kutladığım mekanın karşısındaki , üç beş salıncak ve iki kaydıraktan oluşan parka yürüyüp, salıncaklardan birine oturduğumu ve 5 - 10 dakika sonra gökyüzünde geceyi karanlıktan kurtaran bir ışık ve hemen ardından vücudumu esir alan dayanılmaz bir sıcaklık sonucu bilincimi yitirmemdi gerisi tamamen sır.
Şuan gözümu kendi odamın iki hatta üç kattı ultura lüks ve ultura büyük bir odada açtım nerede ve kim evinde olduğum hakkında bir fikrim yok. Tek tahmin edebildiğim tanıdığım birinin evinde olmadığım . Düşüncelerime bir son verip bu bilinmezlikten kendimi kurtara bilmek için yataktan kalmaya çalıştım . Çalıştım diyorum çünkü bütün kemiklerim hareket ettikce ezilircesine ağrıyordu . Son bir kez daha yatağa tutunup kalkmaya çalıştım ve ağrılar sonucu meydana gelen inlememi durduramadım . O anda ayağı kalkıp karşımda bana kocaman gözlerini açmış ve elinde elma sekeri bulunduran bir küçük kız beklemiyordum . Şaşkınlığımı bir tarafa bırakıp küçük kıza gülümsedim o da bana aynı şekilde karşılık verdi , tabi benimkinin iki kattı içten ve sıcaklıkla. "Bakıyorum uyanmışsın ateş kız." Sesin geldiği yöne kafamı çevirdiğimde karşımda yirmili yaşlarında,hafif kirli sakalı ,uzun boylu ve kahverengi gözlü bir adam duruyordu. Adamı incelemeyi bırakıp konuşma kararı aldım.
"Sende kimsin.? Ben nerdeyim bana ne oldu ve tabiki ateş kızda ne demek oluyor ?"
" Seni Masalı götürdügüm parkta sızmış olarak buldum . Ve ateş kız mevzusuna gelirsekte tenin çok sıcak eve getirdiğimde normal bir insanın dayanamayacaği bir sıcaklıktaydın ve tam üç gündür uyuyorsun ."Nasıl olur tam üç gündür bir yabancının evindeyim ve normal bir insanım yaşayamacağı bir sıcaklıkta olduğum söyleniyor . Şok olmuş bir şekilde karşımdaki adama bakıyordum . O da şokda olduğumu anlamış olmali ki yeniden konuşmaya başladı. " Bak şuan olayın şoku üstünde seni anlamaya çalışıyorum ama yeter kimse böyle olmasını istemezdi. Şimidi gir şu yatağa ve iyileşmeye bak." Nasıl hiçbirşey olmamış gibi dinlememi isteye bilirki onun sinirleneceğini bildiğim halde aklıma takılan soruları sıraladım.
"Bu durum nasıl olabilir ? Nasıl o zaman hala hayatdayım ? Hiçbirşey anlayamıyorum.""Bunları sana daha sonra açıklayacağım ama sana şunu söylemem gerekir ki ne benim seni bulmam ne de senin bu durumda olman şans eseri değil. " Şimdi sabrımı taşmadan gir şu yatağa üç gündür yeterince bakıcılığını yaptım zaten ."
Nasıl benimle böyle konuşabilir daha fazla burada kalamayacağımı anladığım da yavaş hareketlerle de olsa yürümeye başladım. İçimde yanan ateşi hissedebiliyordum ama tuhaf olan şu ki sanki kendinimi bildim bileli bu ateş benimle birlikteydi ve şuan günyüzüne çıkmaya başladı beni düşüncelerimden bölen koluma dokunan kan dondurucu soğuklukta ki ellerdi . Kaşlarımı çattarak elleri kadar kahverengileri de soğuk olan adama döndüm . " Nereye gittiğini sanıyorsun gir şu yatağa !" Kaşlarımı çatarak tanımdadığım adama döndüm.
"Seni tanımıyorum benimle böyle konuşamasın. Bırak kolumu! Daha fazla burada kalamam. Bu söylediklerin saçmalıktan başka birşey degil ."
Umursamaz bir yüz ifadesi ve yan bir gülüş atıktan sonra konuşmaya başladı. "İyi sen bilirsin sana olan sabrımın sonuna geldim. Artık ne yaptığın beni ilgilendirmiyor. Gidebilirsin ." Ne dengesiz bir adam böyle. Yavaş adımlarla merdivenden indikten sonra salona indiğimi anladım salon gayet modern şekilde dizaym edilmis ve ağrlıklı olarak siyah beyaz rengi tercih edilmişti. Evin ısınması içinde bir tane şömine bulunuyordu. Gerekli incelememin ardından dış kapıya doğru yöneldim kapının önünde siyah postallarım görmem ile gözlerim parladı bunları ilk maaşım ile almıştım . Postallarımı ve hemen yanında bulunan montumu giyindikten sonra kapıyı açtım. Aralık ayında olduğumuz için hava serindi. Kapıyı arkamdan çektikten sonra nereye gittiğimi bilmeden yürümeye başladım.Malatya'nın sokaklarını adım gibi bildiğim için şuan Fahri Kayahan'da olduğumu etrafımda olan evlerden ve dükkanlardan anlamıştım. Montumun cebinde bulunan bir miktar para ile taksi durağına doğru yürüdüm. Taksiye bindiğimde taksiciye evimin adresini verdim eve giderken bu gün başıma gelenleri ve bu ateş mevzusunu düşündüm nasıl böyle birşey mümkün olabilirdi hala aklım almıyor. Taksicinin sesi ile irkilerek kendime keldim. Cebimdeki para eksik yada fazla önemsemeden taksiciye verip adamın yüzüne bile bakmadan arabadan indim. Apartmanın önüne geldiğimde en az elli kilo ağırlığında olan eski kapıyı zorlanarakta olsa açtıktan sonra merdivenle üçüncü katta bulunan daireme çıktım. Apartman eski olduğu için küf ve aylardır merdivenler yıkanmadığından dolayı oluşan pis kokuyla birlikte yüzümü ekşitip aceleyle kapıyı açıp kendimi evime attım. Evde olmadığım zamanlar kombiyi açmadığım için ev buz gibiydi. Üzerimdeki montu ve ayağımdaki postallarımı çıkarıp yerine indirdikten sonra. Sıcak bir duş almak için kombiyi açıp banyoya girdim.
Duştan çıktığımda evin hala soğuk olması ile ürperdim kıyafetlerim dolaptan almak için dolaba yöneldiğimde dolabın aynasındaki yansımam ile duraksadım mavi gözlerim kendini daha çok belli etmiş, beyaz tenim ise daha da soluklaşmıştı. Kendimi incelemeyı bırakıp dolaptan siyah uzun kollu bir balıkçıl ve kalın bir tayt aldıktan sonra üzerime geçirdiğimde yatağa adımladım. Yatağımın yanında ki komidinde duran anne ve babamdan bana son hatıra kalan ben iki yaşındayken çekilmiş fotoğrafa baktım. Annem ve babam beni üç yaşında iken yetimhaneye bırakmışlardı. Ben ne kadar uğraşırsam uğraşayım ne beni bırakma gerekcelerini ne de onlara ait bir iz bulabilmiştim.
Onsekiz yaşına bastıktan sonra yetimhaneden üç arkadaşım ile çıkıp o zamanlar biriktirdiğımiz paralarla bir ev tutmuş ve daha sonra çalışmaya başlamıştık. Üniversite sınavından sonra Berke ve Güneş Malatya dışında bir üniversite kazanınca taşınmışlardı bende bu evde tek başıma yaşamaya başladım.onlara olan özlemim ile bir iç çektim . Uykum iyiden iye kendini göstermeye başladığında yatağa girdim. Bilincimi yitirmeden önce zihnimden geçen yine bu gün olanlar ve o soğuk kahverengi gözlerdi.
Bakalım ileride bizi ne gibi durumlar bekliyor oy vermeyi ve beni takip etmeyi unutmayın.
Bu arada bu benim ilkim. Yazımda ve kurguda aksaklıklar olabilir. Bunları iyileştirebilmem içinde o güzel yorumlarınıza ihtiyacım var. :)
İnstagram @ateskizwattpad
![](https://img.wattpad.com/cover/106090922-288-k362532.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ KIZ
Fantasyİçimdeki sonsuz alev onunla sönüyor. Ciğerlerime onun sayesinde oksijen doluyor. O benim mühürüm. Biz birbirimiz için yaratıldık. Yaşadığımız veya yaşayacağımız hiçbirşey tesadüf değil. Sırlarla dolu geçmiş. Hayatımızı çalanlara karşı olan savaşımız...