Evlilik Oyunu▪EunKook▪

" Karıcım? "

Eunha:

Eşimin BTS'ten Jungkook olmasına şaşırmıştım aslında.
Onunla daha önceden konuşmuşluğumuz vardı ama konuşmamız Sunbae ilişkisinin temeli üzerine kuruluydu.

BTS ile daha önce bir şarkıyı seslendirmiştik. Ve beraber çalışmıştık koreografisine.

Ama Jungkook sunbae Gfriend üyelerine karşı biraz soğuktu o zamanlar. Sanırım kızlarla iletişim kurmakta zorlanıyor gibiydi.

Yani bu sebeple Jungkook sunbae ile aramızda pek bir iletişim geçmedi.
Birkaç defa Sowon unniyle konuştuklarını görmüştüm o kadar.

Merdivenleri çıktıktan sonra yüzündeki şaşkın ifadeyi uzaktan görebiliyordum.
Bende aslında eşimin o olmasına şaşırmıştım ama kamera karşısında pek belli etmemiştim..

Jungkook sunbaenin olduğu masaya gelip karşısına oturdum. Ve konuşmaya başladı.

-Oh! Merhaba sen Eunha'ydın değil mi?

-Evet..Jungkook sunbae.

Dedikten sonra elindeki çiçeği bana uzattı.

-Teşekkürler Sunbae.

-Bana bundan sonra sunbae diye seslenmene gerek yok. Sadece Jungkook ya da Kookie diyebilirsin. Sonuçta iş yeri gibi bir yerde değiliz değil mi?

Dedikten sonra yanaklarımın kızardığını hissettim. Kookie nasıl diyebilirdim ki?

-Evet, haklısın Jungkook.

Aramızda bir an sessizlik oluşunca bu sefer konuşmaya ben başladım.

-Aslında biliyor musun benim yerime Sowon unni katılacaktı bu programa seninle.

-Öyle mi? Peki nasıl sen katıldın programa? Çok mu istiyordun evlenmeyi?

Dedikten sonra gülmeye başladı. Anlaşılan bu çocukla iletişimim zor olacaktı. Beni utandırıp duruyordu. Ve bu utanmam da  televizyonda çok belli olacaktı aish!!

-Hayır. Onunla bir alakası yok. Sowon unni maalesef ayağını kırdı. Bu yüzden ben katıldım. Hem zaten merak ediyordum bu programı.

-Hmm.. Öyle mi onun adına üzüldüm. Umarım yakında iyileşir. O zaman şimdi ne yapalım? Bir fikrin var mı?

Jungkook bana öyle bir soru yöneltince bize yine kırmızı bir zarf yöneltildi.

Onu alıp sesli bir şekilde okumaya başladım.

-Sevgili  Eunkook çifti... bugün birbirinizi daha çok tanımanız ve eğlenmeniz için buraya bir miktar para koyuyoruz...

Zarfı okuduktan sonra parayla ne yapabiliriz diye bir süre Jungkook ile birbirimize baktık.

Jungkook:

Bir paraya bir de Eunha'ya bakıyordum.
Daha sonra aklıma bir fikir geldi ve bunu Eunha'ya söyledim.

-Bu parayla iki tane anket almaya ne dersin? Böylece birbirimizi daha çok tanımış oluruz.

Fikrimi Eunha'ya sunduktan sonra Eunha bir süre düşündü ve cevap verdi.

-Tamam. Olur.

O sırada kameraman kamerayı kapattı ve yola çıkacağımız için kamerasına bir şeyler ayarlamaya başladı.

Kamera hazır kapanmışken Eunha ile normal bir şekilde konuşabilirdim artık.

-Eunha sen kaç yaşındaydın?

-20. Sen?

-Bende 20.

-Eunha bu arada benim yanımda kendini rahat hissetmeni isterim. Bana oppa veya kookie diye seslenebilirsin.

Ben öyle dedikten sonra Eunha yine kızarmaya başladı. Birşeyi kabul etmem gerekirse kızardığında çok tatlı oluyordu.

-Hayır. Zaten Jungkook'u bile zar zor söylüyorum.

Dedi bana gülerek.

-Peki şimdilik öyle olsun bakalım ufaklık.

Deyince bana tip tip baktı. Boyu benden çok kısaydı. Benim onunla dalga geçtiğimi sanmaması için saçlarını karıştırdım. Ve sonra o yine kızardı.

Kameraman çekime başlayacağını bize söyledikten sonra kafeden çıktık.

Sokakta ben, kameraman ve Eunha çok dikkat çekiyorduk.
Herkes bize bakıyordu.
Hatta Eunha yanımda duruyor diye birkaç tane sasaeng hayranım tarafından Eunha'ya küfürler yağdırılıyordu.
Eunha kendisine edilen küfürleri duyduktan sonra yüzü düştü. Ve bende onu neşelendirmek amacıyla elini tuttum.

Ne yani bir kız benim elimi tutarken sevinir diye düşündüm olamaz mı?

Eunha'nın elini tuttuktan sonra kameraman kamerayı ellerimize çevirdi.
Daha sonra da Eunha'nın şok olmuş yüzüne.

-Jungkook skinship için biraz erken değil mi?

Eunha öyle deyince Eunha'ya gülümseyip,

-Hayır değil karıcım.

Ben ne demiştim az önce karıcım mı? Sanırım bir anlığına özgüven patlaması yaşamıştım. Ve şu an üzüldüğüm tek şey biz televizyona çıktıktan sonra hyunglarımın bunu izleyip bana güleceklerini ve benimle dalga geçeceklerini düşünmemdi.

Tabi ben Eunha'ya öyle deyince Eunha utanıp başını yere doğru götürdü ve kıkırdadı.