2-Karşılaşma

49 3 1
                                    

"  Varya o çocuğu bulursam ağzına sıçacağım, şerefsiz!"
 
Beni buraya  getiren çocuğa söylene söylene sınıfımın olduğu kata çıkıyordum.
Mardivenlerden çıkan öğrenciler bana öyle bakıyolardı ki bir an mervidenden yuvarlanasım geldi.

Tam sınıfın kapısına geldim yan tarafta en arkada o çocuğu gördüm.
Sınıfa bir hışımla girdim ve bağırdım
"Pişt çocuk " çağırma şeklime hayranım.
Çocuk beni gördüğü gibi arkasını döndü. Ben koşar adım onun yanına gittim maşallah boy da Burj Khalifa ya rakip(uzun boylu yani o kadar abatmayın asdfa)
"Sen hayırdır beni çağırıyosun orda kimse yok. Sonra niye gidiyosun?"
Sinirimi çıkarmak icin bunlar yeterli ďegildi tabi.
"Orangutan götü suratlı,Spastik özürlü, evladım seni havaya üc kere atıp iki kere mi tutdular bu kadar mal olmanın başka açıklaması olamaz" çocuk bana umutsuz vakaymışım gibi bakarken bileğimde hissettiğim bir el benim olağanüstü laflarımı yarıda kesmişti.

Bu sefer o çocuğu bırakıp beni bileğimden çekiştiren Mert'e püskürüyordum. Cidden bu çocuk niye her an karşıma çıkıyor hayır yani ben bunu sevmiyorum da. Niye her bokta bu vardı alla sen?
"Bıraksana kolumu gerizekalı!"  Bıkkınlıklan  soludu. "Kızım sen bi rahat dursana, hemen birilerine sataşıyorsun" gözlerimi devirdim. Ben ona sataşmamıştım ki o beni trollemişti! Beni  trollemişti. Beni . Beni Eylül'ü
"Ya oģlum sana nr benden karışma kardeşim bana bırak şu kolumuda yoksa kolumu tuttuğun ellinin parmaklarını teker teker kırar betona batırır,yağda kızartırım. Şimdi çek o elini kolunu benden de uzak dur"
Yemin ediyorum bela bunlar ailece bela babası babamı bırakmaz, annesi Gizem'le benim annemi bırakmaz sülük gibi bir şeyler.
Düşüncelerimden  uzaklaşıp zaten açık olan sınıf kapısından içeriye girdim. Tahtanın orda sınıfı süzmek için bilerek yavaşlamıştım. Ben bu okulu serbest kıyafetli sanmama rağmen okul kıyafeti vardı. Ve hiç benim cinsim olmayan bir türden. 'ETEK'. Tamam elbiseleri severim ama etek? Asla.!
Sırama doğru yavaş yavaş ilerlerken sınıftan biri yine (!) Bana seslendi benimle sorunları neydi bunların cidden ya!
"Yeni, tenefüste müdürün yanına git ordan ders programını al. Ya da  alma  sen bilirsin" diyip güldü ve önüne döndü. Cidden bu okuldaki kimse normal değil -senden normal değilsin Eylül- diyen iç sesime siktir çekip yerime oturdum.

Gözlerimle sınıfı tararken Mert'in bir kızla konuştuğunu gördüm
Içimden Hadi İnşallah şarkısını söylerken sınıfa hoca girdi.
Bayık bir tipe benziyordu beyaz saçlı uzun boylu gözleri cekik bir tipdi gerçi daha ne öğretmeni olduğunu bilmiyordum.

Okul  çıkışı

Allahımm neydi günahım. Suan ayağımda bulunan ayakkabıya o çok marjinal küfürlerimi saydırırken bir yandan da  durak kaçırmamak için gözümü yolda gezdiriyordum.

Otobüs yavaşlarken ben durağa geldigimizi anlayıp yavaş yavaş ayağa kalkarken omzuma dokunan el  tekrar eski konumuma dönmemi sağladı. 
Gerci el de degildi baston du.
"Yavrum otur bir şuraya benden sonra çıkarsın" diyen teyzeye yönümü döndüm.
"Teyze acelem var bırak da ineyim"
Kafasını olumsuz anlamda salladı
"Hayır dedim önce ben ineceğim" kafamķ sabır dilercesine yukarı kaldırdım ve çıkışa kosar adım ilerledim. Teyze arkamdan  bastonu sallarken ben çoktan otobüsden inmişdim.
"Senin gibi ayakkabının da, seni yapan fabrikanın sahibinin de allah belasını vermesin" ettigim beddua'yla beraber önümdeki kızın bana bakması bir oldu
Kız bana 'nabyn kardş krktm' bakışı atarken ben hızlandım ve kızın önüne geçtim,sonra onunda önüne,onunda önüne.
Vee evet sayıy seyirciler Eylül'sen süper yaya sollama taktikleri.
Evimizin önüne geldiğimizi anladığımda daha da hızlandım zaten sollayacak yaya da kalmamıştı.
Demir kapının oraya gelince sifreyi hızlı bjr şekilde girdim ve kapıyı kapattığım gibi yere çöküp ayakkabılarımı çıkarttım.
"Ayy canımcım ayağıma bak yaa" diye sitem ederken

" ayy canıncın ayağına bakamam çekil şurdan da geçeyim" diye çocuğa döndüm. Gerçi çocuk degildi bu bana sınıfı gösteren çocukdu hani 'cok yakışıklı(!)' olan
"Sen burda ne geziyosun be!"  Diye cırlayınca kaşlarını çattı
"Bir susarsan bir bağırmazsan ve şurdan bir çıkarsan" 
"Öf aman iyi be  çıktım" diyip ayağa kalktım ve kenara çekildim burda ne arıyordu? Sorsam kızarmıydı.
"Pişt çocuk burda ne geziyosun sen?" kelime haznemi sikeyim 'pişt çocuk' nedir?
Bana döndü, baktı baktı.
"Başka bir tabir bulamadınmı? Pişt cocuk nedir, hem sana ne" ve çocuk vurdu gol olduu
"Iyf iyi defol" diyip merdivenlere yöneldim ve asansörü çağırdım.
Ben onun yanından ayrılmama rağmen o hala orda duruyordu. Adı neydi acaba? -çok daş jojuk- dedi iç sesim 'hee yakışıklı'  gibisinden bir cevap verdim. Asansör geldi kulpu tuttun kapıyı kendime cektim iceriye girdim
"Adım Emir çok merak ediyosan hani" dediyip gülümsedi kapıdan dışarı çıktı adının Emir olduğunu öğrendiğim çocuk. Bu sırada  ben düğmeye bastığım için yukarı ilerliyordum.
Asansör durunca bizim kata geldiğini anladım. Ve kabinden dışarıya çıktım.
Kapının önüne geldim, zile bastım.
Kapıyı annem açmıştı.
"Nerde kaldın, niye bu kadar geciktin?" gibi bir soru yagmuruna tutulmayı bekliyordum,ki öyle de olmuştu.
Cevap bile vermeden direk odama geçtim acayip yorgundum çünkü.
Odamın kapısını araladım ve yatağıma uyuşuk uyuşuk ilerlemeye basladım. Kedimi yatağa atınca uykunun kollarina bıraktım kendimi.























Meteor Sevgilim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin