Kapının hunharca çalınmasıyla piremses uykumu yarıda kesip kapıyı açtım.
"Günaydın günaydın sanaa" yüzüne bakıp kocaman esnedim.
"Hayvansın kızım" diyen Gizem'e sırıttım "eyvallah kardiş" dedim ve odama doğru ilerlemeye başladım. Ta ki ayağımla kendi ayağıma basana kadar.
İşte benim dünyama hoşgeldiniz kendi ayağımla diger ayağıma basıp düşen bir benin hikayesi. Ah ne acıklı(!)
Gizem herzamanki gibi bir kahkaha patlattı "Eylül senin şu düşmelerin yüzünden bir gün sakat kalıcaksın kızım" yine bir kahkaha "ölümün ayakların yüzünden olucak"
Ayağımdaki pandalı pandufu çıkartıp Gizem'e fırlattım
"Bak asıl sen sus ölümün benim elimden olur bak!"
Diye cırlayınca ve terliğin etkisiyle gülmesini durdurdu.
Ki yanağını ısırdığına adım gibi Eylül'üm. Sonucta adım Emin değil Eylül.Emin demisken aklıma Emir geldi.
Simdi ne alakaysa bilmiyorum ama soğuk bir görüntüsü vardı.
Ya da sadece tanımadıklarına karşı öyleydi misal ben.
Gerçi egosuda maşallah Burj Khalifa kadar vardı ona rakipdi yani.
Bence abartıyor o kadar 'off abi meteor bu jojuk' dedirtecek kadar yok. Ya da var.
Tamam abi yakışıklı ama o kadar 'vaovvvv' dedirtecek kadar degil -Eylül göz doktoruna görün sen bi koridorda kızların ona nasıl baktığını görmedinmi. Sen cidden akıl sağlıgın yerinde değil- iç sesim yine benden baska alemlerde takıliyordu sanki benim değilde alt komşu bunak Serpil teyzenin ic sesi gibi o derece aştı. İç sesime cevap olarak yine çok yaratıcı bir şey söyledim 'yaw he fato yaw he he, Orangutanlar da konuşabiliyor ya zaten'
"Kanka hadi okula gitmicekmisin kalk üstünü giy" Gizem'in bana seslenmesiyle Fato'yla aramdaki diyalogu bir kenara bırakıp ayağa kalktım. Gizem okul formasını giymisti. Siyah dizin bir buçuk iki karış üstünde biten bir eteği vardı ki ben de Gizem'le aynı boy aldığım icin mecbur giyecektim. Üzerinde ise beyaz bir t-shirt gibi bi seydi bir de kravatı vardı zalim şeyin.
Ama ben öyle ortada çıplak çıplak gezmej istemediğim için siyah diz kapağının 1 karıs altında biten bir çorap giydim.
Kahvaltı yapmaya gerek duymadın çünku ben zaten hafta içleri kahvalti yapmıyorum ne yersem okulda yiyorum.
Tabi dün yiyememiştim ahh çilekeş ben.
Kapıyi açtım beyaz sneakerslarımı giydim ve Gizem'in de çıkmasını bekleyip kapıyı çektim annem işe gitmişti.
Babamda.
O yüzden tekdim evde
Amaaa şimdi okul vakti.
Aklıma dünki olay geldi ve Gizem'e anlatmadığımi fark ettim
"Kanka bak dün ne oldu" bu Gizem merakli bakışlarıni bana çevirdiğinde anlatmaya başladım
"Mudürün odasından cıkınca sen direk eve gittin ya ben sınıfı bulmak için okula mal mal geziniyordum.
Sonra önümdeki cocuğu fark ettim 'pişt cocuk' falan diye seslendim" bu sırada zemin kata gelmistik.
Kabinden indik, "ne pişt çocuk diye seslenme şekli mi olur kızım sen cidden umutsuz vakasın" gözlerimi devirdim
"Bir sus be gülüm anlatıyorum." diyip anlatmaya devam ettim "her neyse işte bu benim peşime takıl felan dedi gidiyoruz böyle koridordaki kızlar bu mala yiyecek gibi bakıyorlar
Ben sordum buna 'niye sana böyle bakıyolar' diye bu karizmayı görmüyomusun kızım tabi bakarlar dedi hangi karizma dedim sen göz doktoruna git dedi bende gittim turp gibiyim dedim belli oluyor fln dedi yav hehe dedim sonra sınıfımı gösterdi girdim.
Yer falan gösterdiler oturdum. Bil bakalim kim geldi sınıfa?"
Gizem bana anlamamıs gibi baktı "yol gösteren çocuk mu?"
Diye gereksiz bir soru sordu
"o olsa ona bile rağzıyım ama bay spastik Mert geldi hemde aynı sınıfa cidden o an kalem çıkartıp bileğime saplayasım geldi' neyse işte bi cocuk geldi Eylül Aktaş kim dedi ben dedim biri cağrıyo dedi kim dedim cevap vermedi bodrum katına indik meger bu yeni gelenlere yapılan bir şeymiş neyse okul bitti falan apartmanın kapısına çöktüm canımcım ayağıma bak yaa dedim canıncın ayağına bakamam çekil şurdan da geçeyim dedi kim bil bakalım Emir yani bana sınıfı gösteren. Buralarda oturuyodur diye korkuyorum. "Korkacak ne var bunda kardiş birşey yapmamıs ki sana" aynen ben niye korkuyordum onu bile bilmiyorum ama çocuk itici gelmişti aşırı itici herkezin hayranlıkla baktığı birini beğenmemek değişik hissettirmişti ama sonuçta sevmemiştim.
"Bilmem sevmedim kanım ısınmadı neyse kanka okula geldik zaten ilk günün hayırlı olsun kardiş" diyip kolumu boynuna attım. Yüzünü buruşturdu "malumsa benden uzak dur cool kız havamı dağıtmanı istemem" dedi ve zaten açık olan saçlarıyla yüzümü dövüp hızlanmaya başladı arkasından bağırdım "akşam diyorum yemek yapıp sizi mi çağırsak ellerimle beslerdim seni " bir an durdu hınzırca sırtıttım. Sonucta babamı pastamla zehirlemiş insanım haliyle korkması gerek. Zaten o olaydan sonra annem bir daha beni mutfağa almadı bu da benim işime geldi tabi.
Ama girersemde yaptıklarımı sadece benim yemem onlara kakalamamam gerektiğini söyledi o ayri mesele.
Bunları düşünürken Gizem çoktan yanımda bitmişti.
Mağlum göt korkusu.
"Noldu kardeşim işinmi düştü" alaycı bir hava takınmıştım "Aa ne alaka, kardeşimin yanlız yürümesine içim elvermedi" kafamı salladım "hıhı yedim say" dedim. Ve okulun bahçesine giriş yaptık. Görüş alanıma bankda arkadaşlarıyla oturan bir Emir girdiği için soluk alışverişim istemsiz hızlandı. 'Noluyor lan daha ikinci günden saçmalama. Eylül bu piçi görünce normal davran, Vini'yi aldatamazsın kendine gel' ilk defa iç sesime hak verdim ah tanrım bu günleride mi görücektik.
"Kanka sınıf nerde" diyen Gizem'e odaklandım "üçüncü katta" lise üçleri üçüncü kata veriyolar. Bana gelen sesle yönünü iraya döndüm. Ve hiç beklemediğim biei bana sesleniyordu
" Eylül!"
Sanırım bu Emir'di
Ve ne alaka
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meteor Sevgilim
Teen FictionBirbirinden farklı iki insan sizce her şeye rağmen birbirlerini sevmeye devam edermi? Ben bunda bir sakınca görmüyorum aşk bu nereden çıkacağı belli olmaz