3.bölüm

52 2 0
                                    

Okulun havası bir tuhaftı.Heryer sisliydi ve koridordaydım.Koridor loştu ve tepede yanıp sönen bozuk flörasan sinirimi bozuyordu.Üstümde okul kıyafetleri yerine blue jeanim ve siyah t-shirt'üm vardı.Koridorda kimse yoktu,korkmaya başladım.Arkamdan gelen sesle irkildim ve hızla sesin geldiği yöne döndüm.Kalbimin atışı hızlanırken bende çıkabilecek en tiz sesle "Meraba,orda biri mi var?" dedim.Sesin geldiği yer merdivenlere gidiyordu.O yöne doğru ilerledim.Koridordaki kırmızı boyalı dolapların önünden geçip sağa döndüm.Merdivenin olması gereken yerde şimdi duvar duruyordu,duvarın üstünde de kirli bir ayna.Aynaya baktığımda çok değişik göründüğümü fark ettim.Karamel rengi uzun saçlarım olduğundan daha parlak ve canlıydı.Ve yüzümde ki şey de ne ?Göz kalemi miydi o ? Makyaj yapmışım.Ne kadar da vahşi görünüyordum.Bu halim hoşuma gitmişti.Geldiğim yönden gelen başka bir ses dikkatimi dağıttı.Bu sefer ses koridorun diğer ucundan sınıfların olduğu yerden gelmişti.O yöne doğru gittim.Adımlarım temkinli ve ısrarcıydı.Sınıflardan birinin kapısını açtım,fakat kimse yoktu.Yandaki sınıfa bakmak için sınıfın kapısını kapatıp geri döndüğümde çığlığı bastım.Önümde bir adam duruyordu.Isaret parmağıyla beni gösterirken 14 yaşında bir kızın sesiyle "Jessica ,Uyan!" dedi.Herşey anlam kazanmaya başlamıştı rüya görüyordum.Hışımla uyuyakaldığım sıradan başımı kaldırdım.Alisa ve Christine karşımda montlarını giymiş dikiliyorlardı.Christine kıkırdamaya başladı.Ne var dediğimde Alisa "Suratın." diyip kahkayı bastı.Gözlerimi ovuşturup sıradan kalktım çantamdan küçük aynamı çıkarıp yüzüme baktım.Defterin sayfalarındaki yazılar yüzüme bulaşmıştı.Sıkıntılı ve uykulu bir sesle "Lanet olsun." dedim.Christine çantasından mendil çıkarıp bana uzattı.Mendili alıp sırama yöneldim.Defterlerimi ve montumu çantaya tıktım ve çantayı omzuma atıp "Hadi gidelim" dedim.Merdivenlerden inerken Alisa"Sen uyurken bay Wodsen sana dik dik baktı dikkat et başın belada olabilir." diyerek dalga geçti.Suratımı mendille temizlemeye çalışırken "Çok ta umrumdaydı."dedim.Merdivenleri inip okuldan çıktık.Eve otobüsle gidiyorduk.Durağa doğru yürürken telefon çaldı ,arayan annemdi."Alo anne? He he ,evet,evet,tamam,bende seni baybay!dedim.Alisa ve Christine'e dönüp"Siz bensiz gidin benim markete uğramam gerek"dedim.ikisi birden "Tamam sonra görüşrüz."dedi.Alisa eliyle eve gidince seni ararim anlamında telefon gibi yapıp kulağına götürdü.Bende göz kırparak -tamam-dedim.Durağın karşı sokağındaki markete girdim.Annem benden yoğurt, tereyağı vs. istemişti.Akşama büyükannemler gelicekmiş.Alınacakları kucağımda tutarak kasaya gittim.Önümde bir müşteri vardı ve inanılmaz tanıdık geliyordu.Kasiyerden sigara istemişti.Kasiyer sigarayı okutup 4 $ dedi.Cebinden kırışmış 5 $ çıkarıp kasaya bıraktı ve "üstü kalsın" dedi.Peltek konuşmasından kim olduğunu çıkarmıştım .Ne dediğimin farkında bile değildim sanırım.Yüksek sesle "Hay aksi şeytan" demiş olmalıyım ki önümdeki tanıdığım çocuk bana dönerek bir sorun olup olmadığını sorma ihtiyacı duymuştu.Yanaklarımın kızarmış olduğunu farkettim.Belki utançtan belkide kucağımdakileri daha fazla taşıyamadığımdandı.Tanıdığım çocuk bunu farketmiş olsa gerek,elimdekileri kasaya bırakmamda yardımcı olurken ben ona saçma sapan şeyler söylüyordum."Şey.sana demedim.yanlış anlama,yoksa şeytan olduğunu falan kastetmedim."Bunları söylerken bir yandan kendime saydırıyordum.-Jessica aptal çeneni kapa  onu korkutuyorsun!-Çocuğa baktığımda hiç de korkmuş görünmüyordu.Aksine bana gülümsüyordu.Kasiyer "Hey küçük bayan? Toplam 20 $"dedi.Parayı uzatıp aldıklarımı poşetlere yerleştirdikten sonra çıkışa yöneldim.Çocuk,"Sana yardım edebilir miyim,belli ki taşıyamıyosun."dedi.Sırıttığımın farkına varıp ciddileştim.Itici göründüğümü biliyordum ama onunla flört edemezdim

O Alisa'nın hoşlandığı 10.sınıf olan çocuktu.Onu tanımıştım çünkü Alisa hergün onu kesiyordu.Dolayısıyla ben ve Christine'de.Bu yüzden çocuğun yüzüne âşinaydım.Bir görevim olduğunu hatırladım.Adını öğrenmeliydim.Yani,daha samimi davranmalıydım ama çok fazla da değil.Sadece arkadaş olabileceğimizi anlamalıydı.Bunun üzerine sarkmış dudak hatlarımı tekrar gülümsettim ve "Evet yardım etmen çok iyi olur."dedim.Elimdeki poşetleri alırken "Bu arada benim adım Spencer,ya seninki?" dedi."Jessica.Memnun oldum" derken otobüsün geldiğini gördüm."Acele et buna binmeliyim"dedim.Spencer'ı elinde market torbalarıyla otobüse kadar koşturduktan sonra otobüse bindik.Ben parayı şoföre uzattıktan sonra boş bir cam kenarına oturdum. Spencer torbaları benim yanımdaki boş koltuğa bırakıp kendi parasını verdi ve koltuğa koyduğu torbaları yere indirip yanıma oturdu.Bana bakınca benim de ona baktığımı farketti."Çok tatlısın" dedi.Bi süre tepki veremedim.Sonradan "saol"demeyi akıl ettim.iniceğim yere gelene kadar ben camdan dışarıyı,hızlı hızlı geçen ağaçları,beni takip eden güneşi izledim.Ancak onun beni izlediğini hissediyordum.Iniceğim durağa yaklaşınca "Ben iniyorum şimdi çok teşekkür ederim.Yani torbaları taşıdığın için."dedim.Spencer"bişey değil."dedi.Durağa vardığımda Spencer'a dönüp"Sonra görüşürüz"dedim.Spencer"Görüşebilmemiz için numaranı verir misin?"dedi."Tabii" diyip kolunu uzatmasını söyledim.Pantolonumun cebindeki keçeli kalemi çıkarıp numaramı koluna yazdım."şimdi sonra görüşebiliriz"dedim ve otobüsten indim.Yüzümde saçma sapan o zamana kadar farkına varmadığım gerçek bir gülümseme vardı.Bu da neydi şimdi?

.

Irregular LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin