4.bölüm

50 3 0
                                    

Evin önüne 5 dakika falan yürüdükten sonra ulaştım.Beyaz çit kapıdan geçip ön kapıya uzanan küçük bahçede yürüdüm.Kapının önündeki 3-5 merdiven basamağını da çıkıp zile bastım.Annemin içerden "geliyorum"diye seslendiğini duydum.Sanırım mutfakta birşeyler ters gidiyordu çünkü annem,yeni aldığımız ve henüz nasıl çalıştığını çözemediği fırınımıza bağırıyordu."Anne herşey yolunda mı?"dedim kapının dışından.Annem panik halinde"Bana bir saniye ver.Bu lanet olası fırın bozuntusu yarım saat önce koyduğum keki pişirmemiş"cevabını verdi.Annemin kapıyı açmasını beklerken aklımdan Spencer'ı geçiriyordum.Kendine fazla güveniyordu ve o asi tavırları... -hey ben spencer, çok yakışıklıyım,ben seninle çıkmak istersem çıkarım ayrılıcaksam ayrılırım.Ben ne istersem o olur.-tarzında biriydi.Ama nedense bana karşı pek de öyle değildi.Annemin kapıyı açmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım.Annem siyah eşoftman takımı giymiş sol omzuna da bir havlu atmıştı.Sanki yemek yapmıyorda olimpiyatlara katılacak gibiydi.Ayakkabılarımı çıkarmadan önce anneme elimdeki poşetleri uzattım.Annem onları yerleştirmek için buzdolobına yöneldi,ben de o sırada ayakkabılarımı kenara attım kapıyı kapatıp içeri girdim. Annem bir yandan ocakta birşeyler kavuruyor biryandan da kekini pişirmeyen fırına sövüyordu.Çantamı mutfaktaki küçük masanın üstüne koydum.Mutfağı ve salonu saran yemek kokusunu içime çektim ve "mmm,et kokuyor."dedim."Evet tatlım akşam büyükannenler için etli sotemden yapacağım,hem sende çok seversin."dedi annem.Annemin yanağına bir öpücük kondurup "çok iyi fikir.Şimdi yukarı çıkıp üstümdekileri değiştiricem sonra mutfağa yardıma gelirim"dedim merdivenlere doğru giderken.Yukarı çıktım odama girip kapıyı kapatıcakken annemin çantamı masadan kaldırmamı söylediğini duydum ama duymamış gibi yaptım.Tekrar aşağı inmeye üşendim açıkçası.Kapıyı kapatıp eteğimi çıkardım.Sandalyenin koluna koydum.Pijamamın altını bulamadım.Muhtemelen sabah aceleyle çıkarıp biryere atmıştım.Annem masanının üstünden çantayı almıyacağımı bildiğinden kendi getirmişti. Kapıyı  ve yine aynı şeyleri söylemek için ağzını açtı."Tanrım Jess.Sana kaç defa odanı topla dedim."Bu kez haklıydı kafamı çevirip etrafa şöyle bir baktım.Yatağım dağınıktı ve dün gece film izlediğim leptop , filmle iyi gideceğini düşündüğüm çerezler ve boş kola kutusu yatağın yanındaki fiskosda duruyordu.Oda giriş kapısının sol tarafında duran beyaz dolabın önü  sabah okul kazağının üstüne giyebileceğim kazağı ararken oluşturduğum dağınıklıktan ibaretti.Dolabın içinden bahsetmiyorum bile..Anneme odayı en az yarım saate toplıyacağımı söyledim.Annem aşağıdan gelen yanık kokusu üzerine odayı terketti.Bende dolabın önündeki yığınları,yatağımı,fiskosum üzerindeki çerezleri toplayıp odayı havalandırdım.Bir ergenin odasının kokması gerektiği gibi kokuyordu ama annem bu kokudan sürekli şikayet ediyoru.Odayı toplayınca yatağın altında kalmış pijamalarımda ortaya çıktı.Saçımı topuz yaptım ve bilgisayarı açtım.Alica ile skype'tan konuşacaktık.Kamera açtım ve Alica bilgisayarın kamerasına yaklaşmış suratındaki makyaji siliyordu."Hey aşık benimle ilgilen sana anlatıcaklarım var"dedim.Alica yüzüne yaptığı şeyi sürdürerek "Evet dinliyorum sen anlat"dedi.Konu Spencer"dedim.Alica bana "ee yani? o kim yoksa sende mi birinden hoşlanıyorsun?"dedi sırıtarak.Bunu duyunca bir süre tepki vermedim.Çünkü...herneyse bu yanlıştı ve içimden dahi olsa söylemeyecektim."Alica,Spencer,isimsiz çocuk!"dedim.Alica elindekileri bırakıp bana odaklanmayı nihayet başarmıştı."eee noldu bi dakika nasıl öğrendin?Hangi ara öğrendin?Seninle marketim orda ayrılalı yaklaşık 40 dakika geçti.Nerden öğrendin....gibi soruları ardı ardına sıraladı.

"Bir dakika nefes al,anlatacağım."dedim.Alica içine derin bir nefes çektikten sonra "Tamam sakinim başla"dedi.Markette onu gördüğüm andan,otobüs durağından eve yürümeme kadar olan herşeyi anlattım.Alica büyülenmiş gibi "Demek adı Spencer'mış.Ne kadar da tatlı bi adı var"diyip iç geçirdi.Ona sigara satın aldığından da bahsettim.Ama Alica çeşitli senaryolar yazdı."Belki annesine alıyordur yada belki arkadaşı için almıştır." gibi.. Olabilir diye geçirdim içimden belki Alica haklıdır belki o içmiyordur.Alica eline iki farklı renkte oje aldı"Hangisini sürmeliyim sence?"dedi.O sırada annemin sesini duydum.Lanet olsun anneme yardıma gidecektim.Tamamen unutmuştum.Alica'ya hızlıca veda edip merdivenlerden atlayarak aşağı indim.Annem nerdeyse bitirmek üzereydi.Etler pişmiş geriye salçasını falan koyup biraz kaynatmak kalmıştı.Annem bana dönüp"Prensesimiz sonunda mutfağa teşrif etmişler."dedi.Sıkkın bir şekilde "Özür dilerim anne ama sonuçta geldim bu da birşeydir."dedim gülerek.Annem eliyle çiğ kek hamurunu işaret ederek "Şunu pişir!" dedi.Fırının önüne gittim.Nasıl çalıştığını bulmak benim için pek zor olmamıştı.Annem bütün ayarları yapmış fakat alt -üst pişirme tuşuna basmayı unutmuş.Keki fırına koydum ve son eksik ayarı da tamamlayıp yarım saat pişmeye bıraktım.Annem büyükannemler için çok heyecanlıydı çünkü pek anlaşabildikleri söylenemezdi.Büyükannem,annemin her işine karışır ve her geldiğinde mutlaka evde birşeylerin yerini değiştirip annemin düzenini bozardı.Tabiki annem buna sinir oluyordu.Bu sefer kavga etmiyeceğine söz vermişti,alttan alacaktı.Babam büyükannem ve büyükbabamdan sonra geliceğini sabah evden çıkmadan söylemişti.Büyük bir proje için hazırlanıyorlardı.Annemle babam genelde eve geç gelirler.Annem veteriner babam ise büyük bir reklam şirketinde çalışıyor ve eve en erken 9 'da geliyorlar.Ben de o saate kadar evde tek başıma oluyorum.Bu da büyükannemle annemin en büyük tartışma konusu zaten.Kek pişmiş,salata yapılmış,annemi özel et sotesi demlenmeye bırakılmış ve saat 6 olmuştu.Annem"Nerdeyse gelirler sofrayı hazırlamama yardım et"dedi.Sofrada 3 dakika içinde mükemmel bir şekilde hazırdı.Ve beklenen an gelmişti,kapı çaldı.

Annem omzundaki havluyu mutfak tezgahına fırlatıp kapıya koştu.Derin bir nefes aldı,kendine"alttan al"diye hatırlattı ve kapıyı açtı.Büyükannem yine herzaman ki gibi çok şık giyinmişti.Suratında kocaman bir gülümsemsemeyle"Merhaba Emily!Merhaba küçük meleğim Jessica! "dedi.Elinde iki küçük torba vardı.Elinden almak için uzandım ama torbaları geri çekerek "Bunları size kendim vermek isterim.Sizin için özel birşeyler aldım."dedi gülümsemesini bozmadan.Büyükannem ve büyükbabam ingilizdi.Onların konuşmasındaki ses tonuna ve aksana bayılıyordum.Iceri ayakkabılarıyla girmeleri ilk bombaydı.Annem sözlerini özenle seçerek"Annecim biz içerde ayakkabılarımızı çıkartıyoruz."dedi olabildiğince nazik bir sesle.Ancak büyükkannemden"Ah tatlım seni tanımasam çok titiz olduğunu düşnürdüm.Afedersin yerlerin tozunu görünce ayakkabıyla giriyorsunuz sandım"cevabını aldı.Içimden bu akşam çok zor geçecek dedim.

Irregular LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin