Horoz sesiyle uyandım. Köyün taze havası odamı doldurmuştu. Yatağımda kıpırdanıp telefonumu elime alıp saate baktım. Saat daha erkendi yavaşca kalkıp elimi yüzümü yıkamaya gittim.Aynada yansımamla göz göze geldim. Gözlerim fazla yatmaktan şişmiş, gözeneklerim açılmıştı.Dağılan saçlarımı topuz yaptım. Merdivenleri şarkı söyleyerek indim.Mutfağa girmemle şahadet getirmem bir oldu. Mücahit arkası dönük bir şekilde masada yemek yiyordu.
"Ne işin var senin burda be. " diye cırladım.Normal insanlar günaydın derdi oysa ben böyle tepki vermiştim. Gerçi karşımdaki insan normalde sayılmazdı.
Mücahit ani bir hareketle bana döndü. Ağzındaki yemekle konuşmaya başladı.
"Son oyoyo....."
"Ya ağzında yemekle konuşma öğk. " diyip kusma hareketi yapıp dilimi dışarı çıkardım. Mücahit eliyle bir dakika işareti yapıp ağzındaki lokmayı çiğnedi.
"Bağa gitti sizinkiler ve bizimkiler."
Boş gözlerle Mücahit'e baktım.
"Eee yani? " dedim.
" Yanisi sabah erkenden gittiler beraber. Size geldik kahvaltıya sonra Fatihler bugün köyden gidiyormuş o yüzden bende bağa gitmedim. "
Bu çocuk cümle kurmayı bilmiyordu ya da benim beyin fonksiyonlarım çalışmıyordu.
"İyide ben niye burdayım o zaman neden benide götürmediler?"
Aklımdan bir sürü düşünce geçiyordu yoksa Mücahit beni kandırıyor muydu? Yoksa evdekileri zehirleyip kömürlüğe kilitleyip benimde şimdi organlarımımı çalacaktı ? Mücahit sanki aklımdan geçenleri okumuş gibi yüzünü buruşturup uyuz bir ses tonuyla cevap verdi.
"Saat 6'da çıktılar yola seni uyandırmaya çalıştılar ama ne hacet kıpırdamadın bile. "
Dediğine suratım asıldı. Kendi kendime triplere girip elimi aman dercesine salladım. Mücahit beni yoksayıp yemeğine gömüldü.Psikolojik baskı yapıp beni fark etmesi için Mücahit'e uzun bir süre baktım. Mücahit en sonunda yüzüme boş bir ifadeyle baktı. Sonra da yüzünü buruşturup homurdandı.
"Ya Suna Allah aşkına git aynadan tipine bak iştahım kapandı. "
" Ne varmış be tipimde?" diye cevap vermemle yüzümü yıkarken aynada kendimle göz göze geldiğim an belirdi kafamda.Mücahit'e sen kendine bak televizyon da yayınlansan RTÜK'ten sansür yersin demek istesemde diyemedim. Sadece hafifçe tebessüm edip buz dolabını açtım. Sütü çıkartıp, abur cubur çekmecesinden de çikolatalı mısır gevreğini çıkarıp kahvaltımı hazırladım. Mücahit'in karşısındaki sandalyeye oturdum. kaşığımı gevrek dolu tabağıma daldıracaktımki bir ses böldü.
"Dışarıdaki köpeklere mama hazırladın herhalde? " Mücahit bu soruyu sorarken ciddi mi diye suratına baktım dudakları düz bir çizgi halini almıştı gerçektende ciddiydi.Bende ciddiyetimi koruyarak evet dedim.Mücahit tepki vermeyerek sofradan kalktı.
"Masayı toplarsın herhalde sen." diyerek yağlı ellerini kutsal mutfak havlusuna sildi.
"Aa dur bekle ayakkabılarını da ben giydireyim. "
" Çok iyi olur valla hatta bi silsene ayakkabılarımı. "
Ya sabır dercesine derin bir nefes aldım. Mücahit'in pis pis sırıttığını fark ettim.
" Neyse şaka şaka hadi ben kaçtım Suna annemler geç gelir herhalde hava kararınca ben gelirim buraya korkma tamam mı ufaklık. " diyip el sallayıp benim ağzıma açmama fırsat vermeden evden çıktı.Arkasından bağırarak "Senle aynı evde durmak istemiyorum oksijenimi tüketiyorsun." diye bağırmak istesemde onun yerine "Tamam görüşürüz." dedim.
Annemler Mücahit'i kesinlikle müstakbel damat adayı olarak bellemişlerdi çünkü benim bir erkekle aynı evde kalmama hayatta izin vermezlerdi ya da acaba Mücahit'i erkekten mi saymıyorlardı ama annem ve babaannemin dünkü tavırlarına bakılırsa ilk seçenek daha doğru gibiydi. Hemen telefonuma koşup annemi aradım.Tabiki annemin telefonu kapalıydı çünkü bağda telefon çekmiyordu. Bir anda içimde korku tohumu yeşerdi. Eğer başıma bir iş gelirse arayabileceğim kimse yoktu. Mücahit'in telefon numarasını alsaydım keşke. Korku insana neler yaptırıyordu işte. Evdeki bütün kapıları kitleyip kendimi odama attım. Sonra düşündüm Allah'ın köyünde kim ne yapabilirdi.Bu köy Türkiye haritasındaki Bayburt gibiydi yok gibiydi ama aslında vardı. Zaman geçirmek için odamı topladım. Sonra mutfağa gidip iğrenerek bulaşıkları sudan geçirdim. Mücahit'in tabağını sudan geçirirken gözüm Mücahit'in yemek yediği çataldaki maydanoz kalıntısına takıldı. Az kalsın kendi kusmuğumda boğuluyordum. O çatal isterse yüz kere çamaşır suyuna batırılsındı artık mümkünü yoktu o çatalla benim yemek yememim. Bu yüzden çatal tekrar yıkanıp yeni çatalların arasına karışmasın diye çöpe attım.Mutfaktaki işim bitince kendimi odama atıp kapıyı üstüme kilitledim Sonra kendimi babaanne desenli yatağıma attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİNİZDEKİ SUNA
HumorAh evet Suna! İçimizden biri.Okulunda yakışıklı çocuklar,yakışıklı bir karşı komşusu da yok ya da yaz tatiline gittiği zaman ona aşık olan birileri de.O tamamen içimizden biri kızlar! Okurken kesinlikle ''Aynen,oha aynı ben,valla ya'' gibi tepkiler...