Bölüm 2: Hikâye

10 3 0
                                    

Şarkı bölüme hiç uymuyor. Ama siz yine de dinleyin.

                                                ◆◆◆

... Derken tasa kuşu kanat çırpa çırpa yol alıp gitmiş. Kim bilir hangi averenin başına konacakmış.

İşte o zaman Sülün kız 'oh' çekmiş. O 'oh' çekince ak sakallı dede gelmiş. "Oh dede benim"

"Hahahahah" Kahkahalara boğluyordum. Ay çok komik bu çocuk kitapları. Ay Azra, ben vazgeçmem Holmes' den, Arsen' den. Polisiye kitap gibisi var mı? Bak şu kitaba bir. Abarttıkça abartmışlar. Oh dede benim nedir lan?" Dememle Malozbik ile kahkaha attık. Gerçi Azra Malozbik' i bilse bana deli der.

Azra en iyi arkadaşım benim.

"Hadi kızlaar!! Aşağı inin!!" Abim Mert' in sesi geldi. "Okeey!", diye bağırdı Azra. "Neyse yine sıyırdın. Kızım kafayı bozdun bu polisiyelerle! Bırakacaksın onları" "Ya sana ne!?" "Arkadaşımın deli olmasını istemem."

Tek yaptığım şey göz devirmekti. Sonuçta haklı. Kafayı bozuyorum ben artık.

Aşağı indik. Mert ayı gibi yiyor, annem onu uyarıyor, Mert anne sözü dinlemeyip boğuluyorken babam bi' eliyle onun sırtına vururken bir yandan 'helâl' diyor ve gazetesini okuyor.

İşte ailemdi bu benim. Papağanıma baktım. İsmi Cengiz' di. Bu ismi ben istedim. Ona bakınca bana yavaşça elini kaldırıp yine yavaşça salladı. Çok yaşlanmıştı. Her şeyi ağır çekimde yapıyordu. Onu çok seviyorduk.
 
Aslında daha çok yaşlı. Bu genç hali yani. Siz bunu yaşlı olarak düşünün.

 Siz bunu yaşlı olarak düşünün

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Umarım yaşardı. Masaya oturduk. Mert karşımda, Azra yanımda, babam ve annem ise masanın iki ucundaydı. Elime çatalı alıp ağzıma salata attım. "Baba, Cengiz' i veterinere ne zaman götürmeyi düşünüyorsun?" "Okuldan gelince." Kafamı sallamakla yetindim. Artık veteriner zamanı çoktan gelmişti.

Mert' in "Kızım ne bakıp duruyorsun Cengiz'e? Yesene yemeğini!" demesiyle ona baktığımı fark ettim. Sonunda tırnaklarına baktım. Uzamıştı. Ve rahat edemiyordu. Önüme döndüm. "Hadi gidelim okula."

Azra beni süzdü. Bunu tüm masadakiler yapmıştı. "Bu kıyafetlerle?" Üstüme baktım. Evet geceliğim vardı. Yukarı çıktım. Üstüme mavi dar paça, onun üstüne de buz mavisi askılı tişörtüm ve örgülü beyaz ceket.

Modadan anlamazdım. Bu cekete ne diyorlardı ki? Dizimin biraz altına kadar geliyordu. Neyse. Kotumu dizimin bir kaç  cm aşağısına kadar kıvırdım. Böyle güzel durmuştu.

Çilekli parlatıcı da sürdükten sonra, rimel sürdüm ve odamdan çıkıp merdiveni ikişerli indim. Bi' ara yanlışlıkla üçerli iniyordum. Yere düştüm. Öfff. Zaten hep böyleyim. Okulda da adım 'Sakarların prensesi'

Bunu ilk birisi dalga geçmek için söylemişti ama sonra ismim bu oldu. Yani yoklama da almasalar, ismim unutulacak.

                           

Her Neyse!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin