O gece de gökyüzünün büyüsünde kaybolmuştum. Ne zaman biraz ruhum sıkışsa nefes alamaz gibi olsam odamın penceresinden yıldızlara bakarım. Onlar benim en yakın arkadaşlarım. Arkadaşım çok yok benim ama ailem var bir dünya arkadaşa bedel. Yıldızlar demiştim değil mi? Yıldızların içlerinden biri kocamandı bilmiyorum siz ona ne diyorsunuz ama ben daha küçücükken hayat bana henüz daha yeni yeni numaralarını yapmaya başlarken adını özgürlük koymuştum. Küçücük bir çocuk olup anlamını bilmememe rağmen hissetmişim sanki benden kayıp gideceğini. İnsan en çok kaybettiği şeyleri yakınında tutmak ister ya hep onu görsün seni terk etmeyeceğinden emin olsun ister ben de o küçücük düşlerim arasında koymuşum özgürlüğü önüme gideceğini duymuşum gibi...
Adı lazım değil adını hiç duymak istemem biz ona bulut diyelim bulut hastalığı var bende annem babam çok üzülüyordu buna ama bana hiç belli etmezlerdi birazdan siz de fark edeceksiniz bense grip gibi bir hastalık zannedip başlarda hiç paniğe kapılmadım.
Yıllar geçtikçe bazı şeyler olmaya başladı bana bunları da söyleyip canınızı sıkmak istemem. Geceleri en çok da geceleri daha da zor olurdu benim için yatağa girdiğimde uyumakta zorlanırdım kocaman gülen yüzüm gözyaşlarına bırakırdı yerini. Böyle gecelerde annemle babam beni güldürmek adına yemin etmiş olacaklar ki türlü türlü şebeklikler yaparlardı hiç güçleri kalmadığında gıdıklarlardı ama en çok babamın bana anlattığı fıkralar kaldı aklımda hele Nasrettin hoca fıkraları. Katıla katıla güldüğüm için babam hala bile -buna az öncesi dâhil- fıkralar anlatır durur bana. Birnevi belki de gelenek bizim için. Gerçi 12 yaşıma bastığımdan beri bu fıkraları daha az duyar olmuştum bu aralarsa sanki bir ömürlük fıkralarını küçücük zamana sıkıştırmak zorunda gibi ardı ardına üç dört tane anlatıyor. Şikâyet etmiyorum işime de geliyor aslında.
Canım ailem onlar olmasa ben ne halde olurdum bilmiyorum daha öğrendikleri dakika her türlü fedakârlığı yapmaya hazırdılar. Geriye bakıp düşündüğümde bana oyunun içine gizleyip ne tedaviler yaptılar ne ilaçlar geldi gitti en önemlisi moralimi hep yüksek tuttular. Öyle güzel çocukluk geçirdim ki ben her saniyesine koca kahkaha sığar. Sadece bana göre biraz fazla grip oluyordum tabi bu durum 5 yaşımdan 10 yaşıma kadar sürdü daha sonrası için kendime yeni yeni teşhisler koyuyordum ama hiç 'o' değildi benim hastalığım. Annemde babamda ağızlarına almazdı zaten. 2 yıl öncesine kadar her şey çok güzeldi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
''Özgürlük'' (Mansiyon Ödüllü)
Short Storyİnkar etmeyin sizin de eksikleriniz, yarım kalmışlıklarınız var. Hangimizin yok ki zaten? Kimsenin hayatı dört dörtlük değil. Şu koca hayatta bizi zor durumdan çıkaracak birilerine, derin düşüncelerde kaybolup ruhunuzu en kör kuyularda hapsettiğiniz...