-2-

35 4 2
                                    

Sabah gözüme gelen lanet olası güneş ışığıyla uyandım. Ayaklarımı yataktan sarkıttım ve bir süre oturarak ayılmayı bekledim. Sonra kalkıp banyoya girdim ve ılık bir duş alıp çıktım.

Hala okul formasını almadığım için bugün de sivil gidecektim. Ama babam bugün ya da yarın alacağımızı söyledi. O yüzden yarından itibaren serbest gidemeyecektim okula..

Aynanın karşısına geçip kendimi incelemeye başladım, gözümün altındaki morluklar ben buradayım dercesine haykırıyordu. Homurdandım ve kapatıcı ile kapattım.

Altıma siyah kot pantolonumu geçirdim. Üstüne de üstünde "girl power" yazan tshirtimi giydim. Kot ceketimi de yanıma aldım. Alt kata inip mutfağa girdim. Kendime sucuklu tost yapıp pişirdim.

Masaya geçip tostu bir kaç ısırıkta iştahla mideme indirdim. Dün pek fazla bir şey yemediğim için acıkmıştım. Tost bitince masayı hemen toplayıp adidas ayakkabılarımı ayaklarıma geçirdim,  arabamın anahtarlarını aldım ve çıktım.

Yolda sakin bir müzik açıp derin bir nefes aldım ve okula doğru sürmeye başladım. Bugün umarım güzel bir gün olur diye umut ediyordum. Keşke okul diye bir şey olmasaydı, biz de bunları çekmezdik.

Okula geldiğimde neredeyse herkes bahçedeydi. Henüz yeni olduğum için dikkat çekiyordum. Aslına bakarsanız herkes okul formalıydı ve bir tek ben serbest geliyordum o yüzden de olabilirdi.

Hava fazlasıyla sıcaktı. Şimdiden terlemeye başlamıştım. Daha fazla bahçede güneşin kavurucu sıcaklığı altında kalmak istemediğimden dolayı okula doğru yürümeye başladım.

Sınıfa girdiğimde sadece Deniz vardı. Sanki biraz üzgündü. Ne olduğunu sormaya utandım. Zaten soramazdım, samimi değildik. Ben de çantamı bırakıp Feyza'yı bulmaya gittim.

Feyza kızlar tuvaletinde telefonuyla uğraşıyordu. Bir süre boyunca hiç bir şey yapmadan ayakta dikildim. Beni fark edecek mi diye merak ediyordum. Ama telefondan gözünü kaldırdığı yoktu.

Ne yaptığını merak edip telefonu kaçırıp kahkaha attım. Telefonda Deniz'in resimleri vardı. Galerisindeydim şuan. O kadar çok Deniz'in fotoğrafı vardı ki inanamıyordum.

Feyza'ya;
"Ooo birileri aşık olmuş. "dedim.

"Sence yakışıklı değil mi?"diye bana sordu.

Aslında Deniz de Rüzgar da baya yakışıklıydı. Feyza'ya bu bütün düşündüklerimi anlattım. O da;

"Bence ikimiz kanka olalım. Sonuçta sevdiğimiz çocuklarda kanka. Biz ikimiz harika bir ikili olabiliriz."dedi.

"Ben onu sevmiyorum ki.. Rüzgar'ı tanımıyorum bile, saçmalama." dedim.

"Hadi hadi, utanma. Ona olan bakışlarını görmedim mi sanıyorsun?" dedi ve kıkırdadı.

"Feyza sadece yakışıklı buluyorum. Ona karşı içimde bir his yok, az önce dediğim gibi onu tanımıyorum bile."

"Öyle olsun bakalım."

"İyi kanka olmamız için onlara ihtiyacımız yok. Ben seni çoktan öyle benimsedim bile."

"Ben de seni bebek."

Lavaboda biraz daha oyalandıktan sonra sınıfa girdik. Geçen gün olduğu gibi Rüzgar ve Deniz'in bir önündeki sıraya geçtik. Ben biraz meraklıydım,  Deniz neden üzgün diye. Nedenini öğrenmek istiyordum.

Tam da Rüzgar'dan bekleneceği gibi hocayla aynı anda sınıfa girdi ve arkamıza oturdu. Arkamdayken sebepsizce heyecanlanıyordum.

Feyza dakikada bir çaktırmadığını sanarak Deniz'i kesiyordu. Ben de kolunu dürtükleyip ağzımı oynatarak;

"Çok belli ediyorsun kızım, kesmeyi bırak artık." dedim ve kıkırdadım. O da kıkırdadı ve önüne döndü.

Dersler aynı sıkıcılığıyla devam ederken, sırama doğru arkadan bir kağıt atıldı. Rüzgar'ın attığına emindim, arkama dönüp dil çıkardım ve kağıdı sıradan aldım.

"Dünkü laflarının cezasını sana ödeteceğim." kağıtta aynen bunlar yazılıydı. Göz devirip attığı kağıdı buruşturdum ve yüzüne attım. En fazla ne yapabilirdi ki? Kendini ne sanıyordu? Egolu piç!

Karanlığımdaki SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin