Bölüm 2: Her Şey Yolunda

12.3K 507 77
                                    

Doğruyu söylemek gerekirse hikayenin ilk bölümünden umudu tamamen kestiğim için bakmıyordum. Ama e-postama bakarken birinin yorum yaptığını görüp merak ettim ve baktım. Çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. Evet bazıları için az bir sayı olabilir ama benim için çok önemli. Ve 7 vote alması da sadece göz atıp çıkılmadığının, okunduğunun göstergesi olduğu için epey mutlu oldum. Hikaye için kapak fotoğraflarına açığım. Şu üst taraftaki çerçeveler kötü oldu değiştirmek istiyorum ama sadece Potterlar olmasın Weasley ailesi de olsun istiyorum. Ve bu bölümü hikayemin ilk yorumunu yapan @Buket_A'ya hediye etmek istiyorum. Umarım bölümü beğenirsiniz. Son bir şey daha. Bu hafta epey yoğundum biraz kısa olmuş olabilir ama bekletmek istemedim. Ve aksiyonlar başlamadığı için sıkılabilirsiniz ancak eğer ben daha bu bölümden olaylar başlatırsam 10. bölümü bulmadan biter. Aceleye gerek yok :D Şu anda testlerimin başında olmam gerekiyor. Kısa olmuşsa özür dilerim şimdiden. Vote tuşuna basmayı ve güzel yorumlarınızı bildirmeyi unutmayın :D

...Asadan çıkan ışık Al'ın önünde ilerlemeye başladı. Al ışığın peşinden koşarken diğerleri yasak tuvalete girdiler. Harry "Açıl" dedi çatalağızıyla. Çeşme yukarı kalktı Harry'nin hayatı boyunca nefret ettiği o delik açıldı. "Önden ben gideceğim" dedi Harry. 'Lumos' demesiyle asasının ucu parladı ve aşağıya atladı. Hemen arkasından Hermione, Ron, Ginny ve McGonagall geldi. Hep birlikte yürümeye başladılar. Her biri bir yere bakarken Harry umduğu şeyin burada olmadığını anladı. McGonagall konuştu "Harry burada hiçbir şey yok." "Evet yok" dedi Harry sakince. Hep birlikte geldikleri yollardan geri döndüler, delikten çıktılar ve delik yeniden kapandı. "Pekala Harry belki de odaya dönsek iyi olur. Seni anlıyorum ama bir terslik varsa bile Harry" McGonagall durdu. "Bu hemen ortaya çıkmaz. Benden daha iyi biliyorsun." "Çocuklar burada güvende Harry" dedi Ron. Yürümeye başladılar. Yolda gördükleri bir kızı McGonagall durdurdu. "Miss.Butler, lütfen Gryffindor Binası'na gidiniz ve Albus Potter, James Potter ve Miss. Weasley'i odama çağırınız." Butler kafasını salladı ve koşarak gözden kayboldu. Odaya vardıklarında Harry evindeki portrelerin burada olduğunu gördü. Lily Harry'i gördü ve konuşmaya başladı. "Sirius bize olanları anlattı. Keşke biraz daha bekleseydin Harry." "Herkes aynı şeyi söylüyor! Farkında mısınız bilmem ama ikinci hatta üçüncü bir Voldemort tehlikesiyle karşı karşıya olabiliriz." Sesini biraz yükseltmişti. "Ve bu sefer çocuklarımın tehlikede olduğunu bilmek beni fazlasıyla kontrol etmeye itiyor. Sen hiç benim için endişelenmedin mi anne?" dedi Harry. Rahatlamış görünüyordu. İçindekileri söylemek ona iyi gelmişti. "Harry inan bana" dedi James "Kimseye bir şey olmayacak." Harry tam ağzını açıyordu ki kapı çaldı. McGonagall asasını salladı ve kapının ardında 3 tane çocuk belirdi. "Girin" dedi McGonagall. Küçük James konuşmaya başladı. "Al senin burada olduğunu söylediğinde inanmamıştım. Burada ne işiniz var?" "Biraz işimiz vardı." dedi Hermione Rose'a sarılırken. Al babasının yanına koştu. "Baba bugün Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersimiz vardı. Gerçekten çok çok güzeldi." dedi heyecanla. Harry güldü. "Hiç iksir dersine girdin mi ?" dedi. Al cevap verdi "Evet. Sanırım İksir'de gelecek vaat etmiyorum." Hermione güldü. "Baban gibi hile yapmıyorsun en azından." dedi alayla karışık. "O daha 1.sınıf Hermione. Ben 6.Sınıftaydım ve o kitabı bulmam tamamen tesadüftü." diye cevabını koydu Harry. Çocuklar hiçbir şey anlamamıştı..

-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*

Noel gelmişti. Çocuklar cıvıltılar eşliğinde karların arasından Hogsmeade istasyonuna doğru yol alıyorlardı. Albus heyecanlıydı. Quidditch kaptanı Anastasia yanına geldi. "Unutma Noel'den sonra Hufflepuff'larla maçımız var. Babandan ders alabilirsin. Onun hakkında çok şey duydum." dedi ve uzaklaştı. Albus bundan rahatsız olmuştu. Herkes babası hakkında ondan daha çok şey biliyordu. Babası yara izinin bir lanetle oluştuğunu ancak hangi lanet olduğunu söylememişti. Albus eskisinden daha çok düşünüyordu bunları. Neden evlerinde o kadar portre olduğunu o insanların nasıl öldüğünü.. Neyseki evde hepsinin cevabını alacaktı. İstasyona geldiklerinde Rose ve James yanındaydı. 9 ve 10 numaralı peronun arasına geldiler. "Rose sen önden git." dedi James. Rose koştu ve duvarın arkasında kayboldu. James Albus'a göz kırptı. Albus koştu koştu ve dumanların arasında kendini buldunu. Hemen arkasından James geldi. Dumanların arasından çocuk cıvıltıları yükseliyordu. Eşyalarını bıraktılar ve boş bir kompartman bulma umuduyla trende dolaşmaya başladılar. Neyseki bir tane bulmuşlardı. Oturdular. "Seçmen Şapka'nın babamı Slyhterin'e seçme teklifinde bulunduğunu ama babamın kabul etmediğini, Qudditch'te çok iyi bir arayıcı olduğunu bilen var mıydı?" deyiverdi Albus. "Ben üç yıldır bu okuldayım. Ve sen daha ilk yıldan bunları duydun ha? Benim duyduklarım daha farklı şeyler. Savaş olmuş olabilir. Kime sorsam bir şey anlatmıyor. Zaten herkeste duymuş. Ama benim bilmediğime inanamıyorlar. Babamı güzel bir sorguya çeksek çok iyi olacak." dedi James Rose da konuştu. "Hogwarts'ın Tarihi'nde yazmıyor." "Hogwarts'ın Tarihi'nde son 40 yıl yazmaz. Ancak 7.sınıfın sonunda anlatılıyormuş." dedi bilmiş bilmiş James. "Evde büyü yapamayacak olmak ne kadar kötü.." dedi Albus konuyu değiştirene kadar. "Eğer yanında yetişkin bir büyücü varsa belli başlı büyüler yapabiliyorsun.Ama çok basit büyüler." dedi James. Tren'de geçen 4 saat olduğunu tahmin ettikleri süre sonra Londra'dalardı. Trenden çıktılar eşyalarını aldılar ve 9 3/4 peronunun duvarından çıktılar. Harry ve Ronald onları bekliyordu. Albus ve Rose koşmaya başladı. James ise hala yürüyordu. Hep birlikte arabaya bindiler, eve gittiler. Kapıyı Lily ve Hugo açtı. Albus Lily'le Hugo'da Rose'la sarılırken James içeri geçti. Ancak kardeşine yada babasına sarılmamış olması Ginny'nin ona sarılmayacağı anlamına gelmiyordu. James kendini annesinin kolları arasında buldu. Mutfakta kocaman bir masa kurulmuştu.Salona girdiklerinde büyük bir kalabalıkla karşılaştılar. Molly, Arthur, Teddy, Neville, Hannah ve küçük Alice* (Longbottom) de buradaydı. Hepsiyle sarıldılar. Ve kocaman bir yılbaşı ağacı orada süssüz bir şekilde duruyordu. "Hadi ağacı süsleye-" Ginnny Albus'un sözünü bitirmesine izin vermeden konuştu. "Siz ikiniz." dedi James ve Albus'u göstererek. "Eşyalarınızı odalarınıza yerleştirmeden bunu yapamazsınız. Akşam yemeğine kadar 1 saatiniz var." "Bunu büyüyle yapabilecekken neden bizi bu kadar uğraştırıyor ki ?" diye mırıldandı. Hole indi ve eşyalarını çıkartmaya başladı. Albus'ta aynı şey için uğraşıyordu. Teddy yanlarına geldi. "Bana bırakın." dedi ve asasını salladı. Eşyalar yok oldu. Yukarı çıktılar. Önce Albus'un odasına girdiler. Teddy bir kez daha asasını salladı. Artık her şey yerindeydi. Ve son kez James'in odasına girip salladı. "Bu yaz tatili çok güzel geçecek gibi görünüyor." dedi James. Teddy güldü. "Ginny'nin anlamaması için biraz oyalansak iyi olur. Size bir kaç numara gösterebilirim." dedi. Burnunu büyüttü saçlarını uzattı yaklaşık 15 dakika olduğunu tahmin ettikleri bu sürede Teddy şekilden şekile girdi. "Aşağı inelim. Ağacı süslemek için sabırsızlanıyorum." dedi Albus. Aşağı indiler. Hugo, Lily, Albus, James ve Rose ağacın etrafında toplandılar. Albus ağaca bir Noel Baba astı. Lily parlak bir top astı. Hep birlikte ağaca bir şeyler takmaya başladılar. Koli de yalnızca tek bir süs kaldığında ağaç göz kamaştırıcıydı. Lily yıldızı aldı koltuğun tepesine çıktı. "Hadi baba sıra sende" dedi heyecanla Lily. Harry asasını salladı. Ağaç ışıl ışıl oldu. Ve Ginny'nin 'Haydi yemeğe' çağrısını aldıklarında keyifleri yerlerindeydi. Hep birlikte masada mutlu bir yemek yediler. Ancak bir daha ki Noel yemeklerinin bu kadar keyifli olup olmayacağını bilmiyorlardı..

Alice: Neville'in annesi. Benim hikayemde ismini çocuğuna veriyor.

Harry Potter ve Kehanet Yeniden (Harry Potter Devamı #1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin