Bölüm 1

8.1K 191 23
                                    

Düzenlenmiştir!

-

Ben Ceren Melis Soysal.. 17 Yaşında, lise 3. sınıf öğrencisiyim. Ankaradaki hayatımı, babamın işleri yüzünden terk etmek zorunda kalmıştım ve biz İstanbul'a taşınmıştık. 2 tane kardeşim vardı. Deniz ve Rüzgar Soysal. Babamın işi, kötü adamları dövmek, öldürmek gibi şeylerdi. Bende ona yardım ediyordum edebildiğim kadar. Mafya'ydık yani. Birde, kuzenlerim vardı. Irmak Soysal, Pelin Soysal ve Pelin'in abisi Kağan Soysal.. Irmak ve Pelin'le aynı yaştaydık. Kağan abi, 24 yaşındaydı. 

İki gün sonra yeni kayıt olduğum koleje gidecektim. Kolejin adı Bulut Kolejiydi. 

-

Sabah, Irmağın gereksiz sevinç çığlıkları ile gözümü açmıştım. Bir insan böyle uyandırılır mıydı? Vicdandı yahu..

"Irmak, neden çığlık atıyorsun sabah sabah?" dedim gözlerimi devirerek. Sevinçle yatağımın üstünde zıplamaya başladı. "Kızım kalk, okula gideceğiz!" dedi Irmak. Gözlerim kocaman oldu. Babam onları Bulut Kolejine mi yazdırmıştı? Sırıttım. 

"Güzel. Yine bir aradayız desene," deyip göz kırptım. Kafasını salladı. "Tabii ki canım! Hadi hazırlan aşağıda bekliyoruz."

"Tamam Irmak. Şimdi odamı terk et," dedim gülerek. Gözlerini devirdi ve dans ede ede odadan çıktı. Tam bir deliydi! Yataktan gülümseyerek çıktım ve banyoya gittim. Saçlarım dağınık değildi. Yüzüm normal duruyordu. Asla Pelin gibi değildim.. Çünkü o uyandığında baya bir korkutucu oluyordu. Ellerimi ve yüzümü yıkadıktan sonra banyodan çıktım. Gardırobumu açtım ve içinden üniformamı aldım. Üniforma giymek istemiyordum! Ama mecburdum. Gözlerimi devirerek üniformamı giydim ve aşağıya yavaş yavaş indim. Herkes kahvaltı masasındaydı. Babam, annem, Pelin ve Irmak. Annemi, babamı ve Şirinemi öptükten sonra ağzıma bir dilim peynir attım. Çantamı tek koluma takarak çıkış kapısına yöneldim. "Ceren, nereye anneciğim?" diye seslendi annem arkamdan. "Dışarıya ve oradanda okula," dedim biran boş bulunarak. Hepsi gülünce gözlerimi devirdim. Beni rezil etmeyi seviyorlardı. "Kahvaltı?" dedi Şirinem. "Yok Şirinem, ben aç değilim," deyip göz kırptım ve dışarıya çıktım. 

Ayağımla dışarıda ritim tutmaya başladım. Yaşar abi arabanın kapısında bekliyordu. Şirinem, Yaşar abinin karısıydı. Ve bence çok tatlı bir çiftlerdi. Kızlar dışarıya gülüşerek çıkınca bir oh çektim. Sonunda tıkınmışlardı. "Ne çok yediniz be! Kilo alırsanız size gösteririm ben.." dedim ve gizli gizli güldüm. Gözleri dehşet içinde açıldı. Kilo almak en büyük korkularıydı. Ben öyle bir şeyi dert etmezdim. "Ama, ama," dedi Irmak korkuyla. En çok o nefret eder ve korkardı kilo almaktan. Güzelliği gidermiş, öyle söylüyordu. "Kızlar okula geç kalmak istiyorsanız, anlarım!" diye bağırdı Yaşar abi. 

Hızla arkamı döndüm. "Eyvah! Okul!" dedim ve hızla arabaya koştum. Arabaya bindiğimde Pelin ve Irmak'ta binmişti. 

-

Müdürün kapısının önünde bekliyordum. Kapıyı çalmak ve çalmamak konusunda kararsız kalmıştım. Pelin kapıyı çaldı. İçeriden "Gel," sesini işittiğimizde kapıyı Irmak açtı ve beni içeriye itti. Arkamdan onlarda geldi ve kapıyı kapattılar. İçeride 30'lu yaşlarda, siyah saçlı ve siyah gözlü bir adam vardı. Onun önündeki koltukta ise birisi vardı. Tanımıyordum. "Siz şu Ankaradan gelen öğrenciler misiniz? Berkay Soysal'ın kızı ve yeğenleri?" dedi bize bakarak. "Aynen öyle," dedim. Yeni tandığım insanlara karşı hep bir soğuk ve alaycı olmuştum.

 "Sınıfınız 11-C kızlar. Poyraz'cığım, kızlara sınıfını gösterir misin?" dedi nazik bir şekilde. Çok naziksin be güzelim dememek için zor tutuyordum kendimi. Gözlerini devirdi. "Şu işi yapacak başka birisi yok mu ya?" dedi itiraz ederek. Koltukta yayılmıştı. Sanırım Müdire Hanımla baya bir samimilerdi. "Poyraz, beni ikiletme. Ne diyorsam yap," dedi Müdire Hanım. "Of baba ya!" dedi adının Poyraz olduğunu öğrendiğim çocuk. Müdür Bey babası mıydı? Demek ki o yüzden bu kadar rahattı. "Pardon, adınız neydi?" diye sordu dillere destan merakıyla Pelin. 

"Adı önünde yazılı. Gözlerin görmüyor mu?" diye tersledi Poyraz, Pelin'i. Pelin kaşlarını çattı. "Belki dikkat etmedim. Sana ne!" diye çemkirdi. Dirseğimle karnına hafifçe vurdum. Bana baktı ne var dercesine. Kulağına yaklaştım. "Kızım Müdürün oğluna niye atar yapıyorsun?" dedim. Tamam bende aynı şeyi yapardım ama sıkılmıştım ve uğraşacak şeyler arıyordum. Pelin bu dediğime kesinlikle sinirlenecekti. Ve düşündüğüm gibi de olmuştu. Dirseğiyle karnıma sertçe vurdu. Acısıyla inledim ve yüzümü buruşturdum. Poyraz'ın bakışları bana dönmüştü ve kaşlarını çatmıştı. Ona 'neye bakıyorsun?' der gibi bakıyordum ama o yinede tabiri caizse, öküzün trene baktığı gibi bana bakıyordu. Gözlerimi devirdim. "Adım, Sedat," dedi Sedat Bey gülümseyerek. Pelin bir şeyler mırıldandı. "Biz kendimiz bulabiliriz Sedat Bey. Teşekkürler," dedim ve odadan çıkmak için bir adım attım. "Hayır Ceren'ciğim, sizi Poyraz götürecek."

Poyraz yeniden ve yeniden gözlerini devirerek ofladı. "Hiç gerek yok. Oğlunuzun bize göstermesine gerek yok. Kendisini lider gibi hissetmesini istemem," dedim gülümseyerek. Sedat Bey bu dediğime güldüğünde Poyraz'ın gözünde bir ışık görmüştüm. "Yada.. Size ben sınıfı gösterebilirim," dediğinde şaşkınca baktım. Az önce göstermemek için bir mücadele veren çocuk neredeydi? "Neden?" dedim kaşlarımı kaldırarak. Omuz silkti. "Canım istiyor. Keyfimin kahyası mısın?" dedi sırıtarak. Kaşlarımı çattım ve bir şey demeden kapıdan çıktım. 

O önce biz arkada gidiyorduk. Üçüncü kata çıktık ve koridorun en sonundaki sınıfa doğru ilerlemeye başladık. Kapının önüne geldiğimizde kapıyı Yavaşça Poyraz açtı ve içeriye girdi. Bizde arkasından girdik. Ben ortada öylece sınıfa bakarken kızlar boş yerler bulup oturmuştu bile. Poyraz belimden hafifçe tuttu ve beni bir sıraya doğru yönlendirdi. Herkes bize bakmaya başladı. Bazı kızlar kaşlarını çatmıştı. Niye kaşlarını çatıyorlardı ki? Ortadaki sıraydı ve pencere kenarıydı. Yani 3. sırada oturuyordum. Tek olduğuma sevinmiştim. 

Defterimi çıkartıp bir şeyler karalarken sınıfın kapısı açıldı ve içeriye birisi girdi. Çizdiğim karakalem'e o kadar çok odaklanmıştım ki, kimin geldiğine bakmamıştım bile. "Abi!" diye bir ses duyunca Pelin'e baktım. Ne abisinden bahsediyordu? Kafamı kaldırdım ve gelen kişiye baktım. Kağan abi Pelin'e bakıyordu gülerek. O öğretmen mi olmuştu? "Güzelim?" dedi bana dönüp. Ben hala şok içinde Kağan abiye bakıyordum. "Abi.." diye mırıldandım. 4 Yıldır görmüyordum! Yanına gidip sarılmak istedim ama daha sonra vazgeçtim. Burası sınıftı sonuçta. İlk günden kimseyle uğraşmak istemiyordum. Gülümsedim ve karakalem çalışmama geri döndüm. 

"Evet çocuklar, ben Edebiyat öğretmeniniz Kağan Soysal. İlk gün, ders işlemek gibi bir şey yapmak istemiyorum. Biliyorum, dersler çok sıkıcı. Bu yüzden, ilk olarak kendinizi tanıtır mısınız?" dedi nazikçe gülümseyerek. Sınıftan mutluluk nidaları yükselirken kafamı sallayıp güldüm. Önümdeki çocuğa sıra geldiğinde ayağa kalktı. "Ben, Mert Bulut. 17 yaşındayım," deyip oturdu ve onun yanındaki çocuk kalktı. "Ben Doruk Bulut. 17 yaşındayım." Mert'le Doruk kardeş miydi? 

"Siz kardeş misiniz?" diye sordu Kağan abi. İkiside güldü. Arkadan bir gülme sesi daha işittiğimde arkama baktım. Poyraz'da gülüyordu. "Hayır hocam, biz kuzeniz," dedi Mert. Kağan abi kafasını salladı. Sıra bana geldiğinde ayağa kalktım. "Ceren Melis Soysal," deyip yerime oturdum. Herkes bana dönmüştü. Niye bakıyorlardı? 'Neye bakıyorsunuz?' demek istiyordum ama susuyordum. Arkamda Pelin ve Irmak vardı. İlk olarak Irmak kalktı ayağa. "Mükemmel, Irmak Soysal," dedi ve gülerek yerine oturdu. Pelin ona güldü ve ayağa kalktı. "Pelin Soysal," deyip oturdu. Kağan abi Pelin'e gözleri ışıldayarak bakıyordu. Özlemiş olmalıydı. Bende özlerdim 4 yıl görmediğim kardeşimi.. En arkadaki Poyraz ayağa kalktı yavaşça. "Poyraz Bulut."

Bizim gibi kendisini tanıtması gözlerimi devirmeme neden olmuştu. Sınıfta herkes kendi aleminde takılırken, ben defterime bir şeyler çizmeye çalışıyordum. Yanıma oturan kişiye baktığımda Poyraz olduğunu gördüm. Neden yanıma oturmuştu bu şimdi? "Ne var?" dedim defterime bakarken. "Ne çizdiğini merak ettim," dedi omuz silkerek. Tabii ki inanmamıştım! "Poyraz, ne istiyorsun?" dedim gözlerimi devirerek. "Kağan hocayla kardeş misiniz?" dedi merakla. Yüzündeki merak ifadesi beni gülümsetmişti. "Hayır, kuzenim. Kağan abinin kardeşi Pelin."

Mırıldanarak kafasını salladı. Sanırım bu çocukla daha çok yan yana duracaktım. 

(Diğer Bölümler Düzenlenmek İçin Yayımdan Kaldırılmıştır!)

Karanlığın YalnızlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin