Merhaba:)) Biliyorum yeni bölüm biraz geç geldi ve biraz kısa oldu:( Bunun için özür diliyorum. Neyse o zaman sizleri yeni bölümle baş başa bırakıyorum.
İyi okumalar:)
"Bay Niall, bizim için birşeyler çalabilir misiniz? Demek istediğim, şarkılarınızdan mesala..."
"Pekala. Bir şeyler çalabilirim..."
Bütün kızlar delirmeye ve mal gibi gülümsemeye başladı. Onların nesi vardı?
Acaba Niall ünlü veya başka birşey miydi?
"İşte bu benim en sevdiklerimden bir tanesi "Little Things."
Dedi ve gitarında çalmaya başladı.
"You'll never love yourself half as much as I love you,"
(Sen kendini benim sevdiğimin yarısı kadar bile sevmedin)"You'll never treat yourself right darling but I want you to."
(Sen kendine hiç iyi davranmadın sevgilim, ama seni istiyorum)"İf I let you know I'm here for you."
(Eğer bilmene izin verirsen senin için burda olacağım)"Maybe you'll love yourself like I love you, oooh...
(Belki o zaman kendini, benim seni sevdiğim gibi sevebilirsin, ooh...)Bütün herkes şarkıya katılıyordu fakat sen hariç. Şarkının hiçbir sözünü bilmiyordun. Sadece öylece oturdun ve Niall'ın müthiş sesini dinledin.
...
"Teşekkürler Niall. Bu çok güzeldi. Şimdi asıl derse başlayalım."
Dedi Bay Calvin ve gitarını eline aldı.
................................
Yaklaşık 2 saat sonra sonunda ders bitti ve kız kardeşinin seni gelip alması için mesaj attın.
Birkaç dakika sonra sarı saçlı çocuğun tekrar seni izlediğini gördün fakat göz göze gelince hemen başını başka bir yere döndürdü.
Bazen bu konuda kendini rahatsız hissediyordun fakat işin tuhaf kısmı, gözlerinin hoşuna gitmesiydi.
Garip, değil mi?
Gitarını alıp kılıfına yerleştirdiğinde sınıftaki bütün kızlar ağlaya ağlaya Niall'a doğru koştular ve sarılıp selfie çekmek için sordular.
Ama sen değil.
Bu insanların neyi vardı böyle??!! Manyaklar gibi davranıyorlardı. Yo yo, hatta aç zombi gibiydiler.
Sonunda sınıftan çıktın. Binadan düz yürüyerek dışarıya doğru yol aldın ve sabırla Mona'yı beklemeye başladın.
Orda lanet olasıca yaklaşık 20 dakika beklemiştin fakat Mona hala ortalarda yoktu.
Telefonunu çıkarıp nerde kaldığını sordun ve tabiiki de kendisini kıyafet alışverişine kaptırmıştı ve bundan dolayısıyla 10 dakika daha beklemek zorundaydın.
Hava giderek daha da çok soğuklaşmaya başlamıştı ve bu titremene yol açmıştı.
Güzel bir duygu değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Niall Horan - İllüzyon (Bir Niall Horan Hikayesi)
FanfictionTanrım. Onun yanına bir adım daha yaklaştığımda ellerim terlemeye ve titremeye başladı. Acaba yanına gidip konuşsam mı?? Yoksa hiçbir şey olmamış gibi çekip gitsem mi?? Ah hadi ama... Adam gibi davran Niall! Ağlayan bir bebek gibi olma! Pekala, iş...