*SOĞUK KÜVET*10*

88 19 2
                                    

Geceleri artık korku dolu rüyalarla uyanıyor ve bir daha uyuyamıyordu. Yaşadıklarını unutmak onun için imkânsız gibiydi. Aklını yitirmek üzere idi. Ailesi onun için endişeleniyordu. Ne yapsalar işe yaramıyordu. Hangi hocaya götürseler hep aynı cevabı alıyorlardı.

"O evden kurtuldu ama o evdekiler hâlâ onunla. Buna yapabileceğimiz bir şey yok. Birisi onunla kalırsa korkusu azalabilir ama yine de kâbuslarına engel olamazsınız. Bir şey daha. Çok fazla sure okuyup öyle yatsın yatağına."

Umutlar tükenmişti. Çağkan geceleri Vera ile uyuyordu artık. Vera bazen uyumuyor, Çağkan'ı izliyordu. Eğer korkmaya başladığını anlarsa onu uyandırıyor, korkusuna son veriyordu. Annesi ona sureleri ezberletti. Ezberlediği sureleri okuyordu fakat işe yaramıyordu. Çünkü kalpten gelen bir imanla okumuyordu sureleri. Bunu bilmediği için korkusuna son veremiyordu.

Vera bir sabah kahvaltı sofrasını kurarken Çağkan'ın saçma sapan hareketler yaptığını ve duvara bakarak konuştuğunu gördü.

"Çağkan sen iyi misin?"

"Vera arkanda. Sakın ona bakma. O çok korkunç."

Vera arkasına baktığında hiçbir şey yoktu.

"Çağkan arkamda kimse yok."

"Hayır var! O burada. Ona gitmesini söyle. Ben artık iyi birisi olacağım. Bunu da söyle."

"Kim burada? Çağkan sen iyi değilsin. Ben anneme haber veriyorum seni bir doktora götürelim."

"Vera beni yalnız bırakma!"

Çağkan yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bu etkiyi üzerinden atamıyordu. Sonunda uyanıkken de kâbuslar görmeye başlamıştı.

"Anne Çağkan iyi değil."

"Nesi var?"

"Bana az önce arkamda birinin olduğunu, onu kovmamı söyledi. Arkama baktım ve kimse yoktu. O evin etkisini hâlâ atamadı üstünden."

"Koş babana haber ver de onu bir hastaneye götürelim. Beti benzi atmış."

Vera babasına haber ettikten sonra hastaneye gittiler. Psikoloğa uzun uzun anlattılar olayları. Çağkan o sırada hâlâ Vera'nın arkasında birinin olduğunu sayıklıyordu. Vera da korkmaya başlamıştı.

"Bu tür travmaların etkisi uzun sürebilir. Şuan söyledikleri o evde yaşadıklarının bilinçaltına yansımasıdır. Bir ay gibi uzun bir süre böyle korku dolu bir evde yalnız kalması onun bu tepkileri vermesine neden oluyor. Eğer o zamanlarda getirseydiniz buraya daha çabuk iyileşebilirdi fakat şuan çok zor gibi görünüyor. Ama yine de bu korkusunu yenmesine yardımcı olabilirim. Tabi ki sizin de yardımlarınız çok önemli. Ona büyülü evi hatırlatacak olan her şeyi gözünün önünden kaldırmanızı ve büyülü ev hakkında ya da o evde yaşadıkları hakkında hiçbir şekilde konuşmamanız. Gerisi onunla benim aramda olacak."

Psikolog bu sözlerinin ardından Çağkan'ı sakinleştirecek birkaç ilaç yazdı ve Hasibe'ye uzattı. Ardından odadan çıktılar ve ilaçları almak için bir eczaneye girdiler. Gerekli ilaçları alıp evlerine döndüler.

Çağkan, ilaçlarını içtikten sonra sakinleşmişti. Ailesi onun için çok endişeleniyordu. Yaptıklarının bedelini çok ağır ödüyordu. Ne de olsa büyük günahların bedelleri de büyüktür. Bunu bilmekten başka yapabilecekleri başka bir şey de yoktu onlar için.

"Vera aynaları kaldır. Bu evde bundan sonra ayna kullanılmayacak. Necati banyodaki küveti söktür ya da ne yapıyorsan işte. Yok et onu. Ben de buzdolabının üstünü örteyim. Onun olmadığı bir zamanda yine kaldırırız örtüyü."

Çağkan'ı tanıyan herkes, onu korkutabilecek eşyaları yok etmeye çalışıyordu. Bunun iyileşmesinde büyük bir etkisi olacağını biliyorlardı. Ailesi elinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyordu.

-------------------------------------------------------------------------------------------------

Çağkan günlerce ilaç ve psikiyatrik tedavi gördükten sonra yavaş yavaş iyileşmeye başlıyordu. Geceleri artık daha az kâbus görüyordu. Hayatı yeniden düzene giriyordu. Aynı zamanda Kur'an-ı Kerim dersleri de alıyordu. Namazını aksatmamaya çalışıyordu. Herkese iyi davranıyor, kötü davranışlardan kaçmaya gayret ediyordu. Anne ve babasını el üstünde tutuyor, onların üzülmesine izin vermemeye çalışıyordu. Artık değişmişti. Böyle yaşamanın daha huzurlu olduğunu anladı Çağkan Uras. O evden sonra hayatı çok değişmişti. Delirmek üzere bile olsa kendini yeniden doğmuş gibi hissediyordu. Çevresindekiler de bu duruma çok sevinmişti. Özellikle anne ve babası... Çağkan'ın bu halinden çok memnun idiler. İyileşmesinde bir etken de Kur'an-ı Kerim'i bilip, ona uymaktı. Kendini artık daha güvende hissediyordu. Kalbi yumuşamıştı.

İçinde tarif edemediği bir duygu hissediyordu. Pişmanlık gibiydi bu. Ama daha da rahatsız ediyordu onu. Vicdan azabı idi bu. Anne ve babasını öldürdüğü kızın çektiği acıları düşünüyordu. Ona yardım etmeyi planladı. Bunun için Vera ve Sinem'den yardım istedi.

"Sinemle ben kızı buluruz. Sen hiç merak etme Çağkan."

"Teşekkürler kızlar. Siz olmasanız ne yapardım bilmiyorum."

"Ama biz varız ve senin yanındayız. Sen hiçbir şeyi kafana takma bundan sonra. Sana her konuda yardım ederim ben. Yeter ki sen iyi hisset."

Kısa bir süre sonra kızın yerini buldular. Kız, hâlâ yurtta kalıyordu. Kızın kaldığı yurdun adresini de bulduktan sonra kızın yanına gittiler.

"Vera ben çok heyecanlıyım. O kız bana nasıl davranır acaba?"

"Sakin ol lütfen. Her şey iyi gidecek, güven bana."

Vera her zaman Çağkan'ı sakinleştiriyordu. Çağkan'a yardımcı olmak Vera'nın yapmayı sevdiği bir işti. Bundan mutluluk duyuyordu.

Yurda girdiklerinde kızı buldular. Müdirenin odasında kızı bekledi. Sonunda kız geldi.

"Aradığınız kız bu. Adı Melodi."

"Memnun oldum Melodi."

"Sen... Sen osun! Anne ve babamı..."

"Bak dinle. Ben biliyorum bir zamanlar sana ve ailene çok büyük kötülük yaptım. Ama artık hatamı anladım. Yıllarca tövbe ettim günahım için. Şimdi de sana yardım etmeye geldim. Sana yardım edeceğim."

"Seni affedemem. Sen beni anne ve baba sevgisinden yoksun bıraktın yıllarca. Şuan on yedi yaşındayım. Yedi yıldır anne ve babama hasretim. Bunun suçlusu sensin. Gözlerimin gönünde katlettin onları."

Vera söze girdi.

"Haklısın tatlım. Ama o gerçekten çok pişman. Cezasını ağır bir şekilde ödedi. Sen kocaman bir kızsın artık. Onu affet ki büyüklük sende kalsın. Anne ve baban olsaydı da zaten böyle düşünürdü."

Melodi, yaşı küçük olmasına rağmen olgun bir kızdı. Biraz düşündü. Her insanın ikinci bir şansı hak ettiğine karar verdi.Melodi Çağkan'ı affetmişti. Aradan birkaç ay geçtikten sonra Çağkan evlendi ve Melodi'yi evlatlık edindi. Melodi artık anne ve baba sevgisini hissedebilecekti. Çağkan ise mutluluğuna mutluluk katmıştı. Melodi ile bizzat ilgileniyor, onun eğitimini tamamlaması için elinden geleni yapıyordu. Çağkan hem ailesine hayırlı bir evlat olabilmeyi başarabilmişti hem de iyi bir baba ve iyi bir eş olmayı becerebilmişti. Bir zamanlar anne ve babasının utanç kaynağı iken şimdi onların gururları olmuştu. Melodi ve karısı Umay ondan çok memnundu. Çok iyi bir mesleği vardı ve kazandığı gelirinin büyük bir kısmını hayır kurumlarına bağışlıyordu. Artık her şey yolunda gidiyor.

-SON-

SOĞUK KÜVET #wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin