tt1/victory

789 69 19
                                    

"Harikasın, Camila!"

"Onlara kaplanların gücünü göster!"

"İşte benim kızım!"

Etrafımdakilerin bağırışları gülümsememi sağlarken, havlumu Ally'nin eline tutuşturup rakibimin yanına ilerledim. Kel hakemle el sıkıştıktan sonra yavaş hareketlerle rakibime döndüm.

Benimkine benzer, kısa bir şort ve kolsuz tişört giymişti. Elini nazikçe uzatınca, aynı şekilde elimi uzattım. Az önceki nazikliğinden eser barındırmayan bir sertlikle sıktı. Yüzümdeki ifadesizlikle karşılık verdim.

Hakem duymaya aşina olduğum şeyleri söylerken, gözlerimi rakibimde gezdiriyordum. Güzel bir fiziği, kahverengi saç ve gözleri vardı. Benden uzundu, dolayısıyla daha uzun kol ve bacakları vardı. Yine de benden iyi değildi.

Kimse benden daha iyi değildi.

Hakem yeşil masayı işaret edince yerime geçtim. Gözlerimi hızla Normani'ye diktim ve göz kırptım. Bana gülümseyerek karşılık vermişti.

Normani, okulda benden sonraki en iyi tenis oyuncusuydu. Aynı zaman da en iyi arkadaşlarımdan biriydi. Onunla 2.sınıfta, masa tenisi kursunda tanışmıştım.

Oyun başlamak üzereyken, gözlerimi son kez etrafta gezdirdim. Hepsi sıradan geliyordu. Kazanacağımı bilmek, bana heyecan vermiyordu.

Servis sırası, adını bilmediğim rakibimdeydi. Adını bilmesem de, chopper* olduğunu biliyordum.
*YN/chopper, masa tenisinde, chop oyun stiliyle oynayan oyuncuya verilen ad.

Servisi attığında, rahatlıkla backhand* ile karşılık vermiştim. Kolay bir maç olacaktı.
*backhand, masa tenisi ve kort tenisinde raketin tersiyle vurulan vuruşun adı.

Top, tam beklediğim şekilde bana geldiğinde, etrafımdan yükselen 'smash'* seslerini duyabiliyordum. Topa falso verecek şekilde vurduğumda, kızın kımıldamadığını görmüştüm.
*smash, masa tenisinde rakibe gönderilen zorlayıcı top.

1-0.

Forehand* atışıyla top ters köşeme düşmüştü. Ancak yetişebilirdim. Sol ayağımı hızla geri çektim ve kolumu uzattım. Tüm gücümle topu gönderdim ve toparlandım. Güçsüz bir toptu, yine de işimi görebilirdi.
*forehand, raketin iç tarafıyla atılan vuruş.

Top tekrar bana geldiğinde sert bir şekilde gönderdim. Falso almamıştı, ama hızı yüzünden hata yaptırabilirdi. Beklediğim olduğunda gülümseyerek boynumu esnettim.

2-0

Kısa bir süre sonra hakemin 'set sayısı' dediğini duymuştum.

10-4

Derin bir nefes aldım. Tribünden ritimle 'set!' bağırışlarını duyuyordum. Servis sırası bendeydi, yani avantajlıydım. Hakemin rahatsız edici düdüğü kulaklarıma dolunca topu elimden yukarı doğru attım. Sert bir vuruşla karşıya gönderdiğimde, aynı şekilde karşılık almıştım. Topu backhandle ters köşeye yolladığımda, karşılık beklemediğimden, top bana geldiğinde kilitlenmiştim.

10-5

Servis sırası hala bendeydi, bu işi uzamadan bitirmeliydim. Attığım flat* servise topspinle** karşılık verince, topu sakince karşıya gönderdim. Beni zorlamaya çalışacaktı, ama bunu yapabilen olmamıştı.
*flat, falsosuz fakat çok hızlı giden top
**topspin, topun yarım daire çizerek karşı tarafa gitmesi

Top sert bir şekilde bana gelince aynı sertlikle karşılık verdim. Bu atış inlememe sebep olurken, boynumdan başıma doğru yükselen acıyı hissedebiliyordum.

Tekrar topu karşılamaya çalıştığında, top alakasız bir yere gitmişti. Hakemin düdüğü ile hızla koça ilerledim. Boynumu işaret ettiğimde, derin bir nefes alarak sağlıkçıyı çağrmıştı. Bayan Lewis, boynumla ilgilenirken bana bir şeyler anlatıyordu, ancak anlamakta zorluk çekiyordum.

"Savunmaya dikkat et, Mila. Kilitleniyorsun. Odaklanmaya çalış. Antremanda gayet iyiydin, yine yapabileceğini biliyorsun."

Koç konuşurken, dikkatimi o değil, tribünde oturan ve soğuk bakışlarıyla beni süzen kız çekiyordu. Bu okuldan olmadığına emindim, onu daha önce hiç görmemiştim.

"...blok yaparken daha dikkatli ol. Topa vurmaya çalışırken açını da ayarla. Bu maç çoktan senin, Camila. Senden iyisi olmadığını biliyorsun."

Bakışlarımı kızdan çekip koça yönelttim ve başımı hafifçe salladım. Omzuma vurup tekrar sandalyesine ilerledi.

Bayan Lewis'e teşekkür edip boynumu yavaşça hareket ettirdim. Gözlerim istemsizce tribündeki kıza kayıyordu. Hala bakışlarını üzerimde hissediyordum.

Sonunda kızı boşverip adımlarımı masaya yönlendirdim.

Bu maç benimdi, tıpkı her maç olduğu gibi.

table tennis/camrenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin