Beraber yaşayamadığınız insana hiç beraber ölmeyi teklif ettiniz mi? Ben ettim. Malesef bunu da kabul etmedi. Tek yaşamak ya da tek ölmek... Hangisi daha hoş olur? Bilmiyorum. Bu yastık bu kadar rahatsızlık verici değildi, halbuki şimdilerde beton gibi. Aslında balkondan bakıyormuş gibi yapıp düşebilirim. Kimse intihar olduğunu anlamaz bile. Çok fazla sarkmıştım ve başım dönüyordu, olamaz mı? Böylece arkamdan korktu kaçtı diyemezler değil mi? Hep insanlara göre yaşamak zorunda kalmadık mı? Sevinçlerimiz, hayallerimiz, giydiklerimiz, yediklerimiz, içtiklerimiz... Her yaşadığımızda toplumun yönlendirmesi yok mu? İnsanlar istemez diye aşklarımızdan vazgeçmedik mi? Korktuğumuz tabularla insanların esiri olmadık mı yıllarca? Ölürken bile yıkmaktan korktuğumuz tabular... Ne kadar aptalım! Arkamdan ne derlerse desinler sanki duyacakmışım gibi... Ölmek ya da ölüm değil korkum. İnsanların dayatmaları ve lanet olası çeneleri! Neden karışırlar ki bana? Bu hayat kimin? Benim mi? Sizin mi? Peki ya sen hayatımın aşkı? Tek yönlü bir kara trenin iki durağı arasındaki en güzel şey. Bir kez olsun o dudaklarından öpemeyeceğim güzel ve imkansız kız. Sen de arkamdan 'Korktu ve kaçtı.' der misin?
Bir çok gece saldırıyorum sana düşlerde. Üstünü parçalarcasına soyuyorum. Çölde kaybolan bir bedevinin, en güzel vahayı buluşu gibi öpüyorum ıslak tenini. Lanet olsun yine yapamıyorum işte! Utanıyorum kendimden ve düşlerimden. Seni ne kadar sevdiğimi anlatabilmek isterdim sana. Yıllardır içimde tuttuklarımı boşaltmak için kaç saate, kaç sayfaya ihtiyacım var hesaplayamıyorum. Her şeyi anlatabilir miyim bir gecede sana? Şimdi seninle geçmişime bir yolculuğa çıkacağız bu sayfalarda. Her sayfada biraz daha derine ineceğiz seninle. Okuduğun her kelime seni, benim hayatıma bir adım daha yaklaştıracak. Açtığın her sayfada çocukluğumla, hayallerimle, korkularımla, benimle tanışacaksın.
İlk domino taşı ben henüz 14 yaşımdayken düşmüştü.
Nemli toprağın kokusu ilk kez rahatsızlık uyandırıyordu içimde. Avucumdaki toprağı içindeki ufak taşlara aldırmaksızın sıkıyordum. Avuçlarımın kanamaya başladığını hissediyordum. Nemli toprak daha da nemleniyor, nemin kokusu burnumu sızlatıyordu. İnsan sesleri arasında birbirine karışan dualar sinsi bir ayrılık gibi dolduruyor içimi. Bir son mu bu? Annem... Tenine çarpan toprak canını yakıyor mu? Karanlıktan korkardın. Şimdi burada yapayalnız karanlığa mahkum mu olacaksın? Ufak bir çocuk gibi bacağına yapışıp bende geleceğim desem götürür müsün beni de? Biliyorum hep babam yüzünden! O, seni çok üzdü.
Bunca yıldır ayrılığın rengini siyah olarak bilirdim oysa saf beyazmış ayrılık. Senin tenin kadar beyaz... Dayım küreği elime tutuştururken toprak yavaş yavaş üstünü örtüyordu. Oysa ben nasıl yapabilirim? Koruyucu meleğimin üstüne nasıl toprak atarım? Seninle gelmek istiyorum anne. Beni burada yalnız bırakamazsın. Bu kadar dehşet ve kötülük dolu bir dünyada vahşi canavarların, insanların icinde tek başıma kalamam. Hangi süper kahraman senden daha cesur olabilir ki? Yırt at üzerine atılan toprağı! Kalk anne, gidelim buradan.
Tanımadığım ya da tanıyamadığım suretlerle dolu her yer. İnsanlar bir bir gelip "Başın sağolsun yavrum." diyor, üzüntülerini dile getiriyordu. Sanırım samimi değiller, gözüme bakanları sayılı. Gözlerime bakmadan acımı nasıl paylaşabilirler ki? Birer birer kaçıyorlardı buradan. Ortalık boşalmaya başladığında tanımadığım bir kadın kolları arasına alıp beni sıkı sıkı sarıyor "Ah garibim bu yaşta öksüz mü kalacaktın?" diyor. Kim bu kadın? Bana neden sarılıyor! Bana artık yetim mi diyecekler?
Günlerdir odamdan çıkmamıştım. Babam defalarca kapıma gelip benimle konuşmaya çalışmıştı. Kazanan taraf hep ben olmuştum. Odama girememiş ve geri dönmüştü her seferinde. Gündüzleri eve gelen kalabalık, akşamları odamın kilitli kapısıydı onu benden uzak tutan. Bugün yine kalabalıktı evimizin salonu, bunu gelen seslerden anlayabiliyordum. Hatta seslerinden tanıyabiliyordum bazılarını. Biraz sonra en tanıdık ses çalıyordu kapımı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Domino Etkisi
Short StorySonsuzluğa gözlerini dikmiş, sonsuzluk için gözlerini kapatmaya hazır bir genç.