süpriz gezi (5)

274 16 6
                                    

ikiside kapının şiddetle açılmasıyla uyandı pencereden vuran güneş sayesinde sabah olduğunu ve karşılarında ki kişilere hesap vermek zorunda olduklarını anladılar . . 

içeri girenlerin beyza'nın annesi ve ana kraliçe (ve tabi bide tercüman) olduğunu anlamaları çok uzun sürmemişti ikiside ne yapacaklarını bilemez bir şekilde kanapeden kalkmaya yeltendiler ikiside bu durum karşısında çok utanmışlardı beyza durumu toparlamak için "  çok özür dileriz akşam film izlerken uyuya kalmışız " dedi kim bum : " evet efendim çok özür dileriz sadece film izliyorduk "  bu açıklamalarla pekte tatmin olmayan elif hanım ( beyza'nın annesi) susmakla yetindi ana kraliçe ise bu durumdan pekte rahatsız olmuşa benzemiyordu içinde ki sese kulak verip karşısında ki dünya tatlısı iki gence güvenmeyi seçti elif hanım " peki kahvaltı 45 dakika sonra başlayacak hazırlansanız iyi olur " der demez beyza ile kim bum nasıl kaçacaklarını şaşırdılar beyza direk odasına girdi banyoda ılık bir duş aldıktan sonra kıyafetlerini giyinmek üzere kıyafet odasına geçti üstüne beyaz ve bazı kısımları sadece dantelle kaplı olan sıfır kollu bir bluz altına ise  ispanyol paça bir pantolon giydi ve belindeki kemerle uyumlu ayakkabılar . . . kim bum ise odasında ne kadar mahçup olduğunu düşünmekten kendini alamıyor du düşünceleri onu çok bunatmıştı oda hizmetçilerine odadan çıkmalarını emretti ve kendisi için hazırlanan sportif bir pantolon ve yine pantolonuna uyumlu çizgili bir tshirt giydi tam çıkacağı sırada kapının çaldığını farketti "buyrun" dedi ve kapıdaki güzelliğe baka kaldı beyazlar içinde tıpkı bir kuğu ya benziyordu beyza yine o sıcak gülümsemesi suratındaydı öyle içten öyle candan bvakıyordu ki gözlerinde kaybolmaktan korkuyor du kim bum derken beyza " kim bum konuşsak iyi olur zaten kahvaltıya 15 dakika var , vaktin var değil mi " "evet tabi ki dünkü durumdan bahsediyorsan bak o konuda senden özür dilerim tedbirli davranmam gerekiyordu " " hayır bu konuda özür dilemene gerek yok senin kadar bende hatalıyım ve de bunun farkındayım hem biz utanılacak bişi yapmadık ki sadece film izlerken uyuya kaldık o kadar  zaten ben bu konuda konuşmak için gelmedim sana birşeyler sormam lazım sen şuan üniversite okuyor musun ? " "evet okuyorum neden sordun " " sen okuduğuna göre benim de okumama izin vereceklerdir heralde değil mi ?" "hangi bölümde okuyorsun "  " dişhekimliği " "  hımm bunu kralla görüşmem lazım ama meraklanma halletmek için elimden ne gerekiyorsa yapıcam " "gerçekten mi çok teşekkür ederim " dedi ve kim bum un boynuna sarıldı sevinçten beyza o kadar mutluy du ki ne yaptığının farkında bile değildi sonra geri çekildi tekrardan teşekkür etti ve kendine söve söve odadan çıktı kim bum u ve içinde oluşan heyecanı başbaşa bırakark . . . bu hisler kim bum un daha önce hiç yaşayamadığı hislerdi çünkü o hep belli başlı kalıplar içerisinde yaşamaya alışmıştı bu farklılık onun hoşuna gidiyordu . Daha sonra kim bum da odasından çıkarak yemek salonun yolunu tuttu ve bilin bakalım ne oldu tabi ki beyza ile karşılaştı ama beyza utancından kafasını kaldırıp kim bum a bakamıyor du biraz ileri gittim diye düşündü ikiside kahvaltı salonuna aynı anda girdiler ve bütün sofra ahalisi onlara bakıyordu ikiside hızlıca kendilerine ayrılan karşılık sandalyelere oturdular ve beyzanın babası izin isteyerek konuşmaya başladı " biliyorsunuz ki bu işi bir an önce halletmemiz gerekiyor zaten uzatmanın ne manası var ki bence 2 hafta sonra düğünü yapalım " beyza gerçekten çok şaşırmıştı kim bum un sa içten içe sevinmesini sağlamıştı zaten onlara bırakılan bir kararda değil di bu büyüklerin onay vermesi yeterli geliyordu bu sırada elif hanımda onaylayıcı ve hafif kinayeli bir laf söyledi " evet ne kadar erken o kadar iyi yoksa pek iyi şeyler olmayacak " bu sırada beyza ile kim bum göz göze geldiler ve ikiside utancından gözlerini tabaklarında oynadıkları yiyeceklere devirdiler "iyi peki madem gençlerden de ses çıkmadı 2 hafta sonra yapalım düğünü ilk başta türkiyede bir düğün olsun daha sonra kore ye gidelim ordada bir düğün yapalım " beyza gerçekten kendi düğünü hakkında konuştuklarına inanamıyordu bu gerçek miydi prenses olacaktı hatta zamanı gelince ana kraliçe değil mi yoksa kim bum un da bi haremi var mı diye düşündü ama pekte ihtimal vermediği bu düşünce kafasında çokça yer etmişti daha sonra kahvaltı bitti ve sohbet odasına geçildi elif hanım istanbulu ankarayı anlatıyordu kız kulesini topkapı sarayını piyerlotiyi kapalı çarşıyı mısır çarşısını . . . kim bum " anlattığınız yerler çok ilginç efendim keşke burda bulunduğum süre içerisinde oraları görebilme fırsatım olsa " " merak etme lütfen beyza sana çok güzel rehberlik eder zaten sizin için bir program hazırlandı bir çok yeri gezebileceksiniz " " beyzayla mı "  " evet düğün öncesinde beraberce vakit geçirmeni iyi olur diye düşündük " " evet efendim çok iyi düşünmüşsünüz " bu sırada kim bum beyza ya bakıp o harika gülümsemesiyle gülünce beyza nın yine midesinde kelebekler uçuştu bu his gerçekten ona çok uzak bir histi uzun zamandan beri yaşamamıştı ama yinede bu hissi seviyordu " tabiki bende bundan zevk duyarım hem ne kadar iyi bi rehber olduğumu herkes bilir " "  iyi o zaman biz de öğrenelim bakalım ne kadar iyi bir rehber olduğunu " dedi kim bum "yalnız baba lütfen korumaları almayalım yanımıza " " kızım sen ne dediğinin farkında mısın hayır onu bırak yanında kore ülkesinin veliat prensi var " " ya baba lütfen " " beyza böyle birşeyin özelliklede bu zamanda tartışmasını yapmayalım lütfen " "tamam baba özür dilerim " " ee hadi o zaman hazırlanın bakalım gezilecek çok yer var bu gün istanbula gidiyorsunuz uçağı hazırlattım ama 12 den önce köşk te olmanız gerekiyor " dedi elif hanım ve beyza ile kim bum hazırlanmak için odalarına gittiler beyza güneş gözlüğünü taktı saçlarınıda hafif bi taradıktan sonra arabaya girdiğinde kim bumun arabada onu beklediğini gördü ve " ah bu kadınlar sanırım hepsi aynı hepsi bekletiyor " " Allahahllah başka hangi kadınları bekledin bakalım " " yok yani lafın gelişi " "kesin öyledir "  şoför hava alanına sürdü arabayı ve geldiklerinde harika bir jet onları bekliyordu ve jete bindiler kim bum " şimdi ilk nereye gidicez " diye sordu "seni ilk kız kulesine götürmek istiyordum ama orası akşam çok güzel oluyor o yüzden ilk ordan haliçteki ıhlamur kasrına daha sonra çırağan sarayına gideriz ordan galata kulesine ordanda sultanahmet camii sonra piyarlotiye gidip bi çay içeriz en sonundada kız kulesi nasıl güzel plan mı ? " " çok dolu olduğu kesin" "emin ol çok eğlenicez hele şu korumaları bi atlatalım " "da nasıl olucak ki o iş " "senelerin tecrübesi merak etme sen " "iyi hadi bakalım " " 1 saatimiz var uçakta geçireceğimiz sırayla birbirimize soru soralım mı ? " "aslında harika fikir " "hadi ilk sen " kim bum ne soracağını düşündü ve aklına bir soru geldi " hayat planın neydi? " "aslına bakarsan şuan yapacaklarımdan çok uzaktı ben öncelikle üniversiteyi bitirip kendime bi diş hastanesi açmak istiyordum özelliklede bi katı sadece çocuklara özel olacaktı sadece onlar için oyun parkı eğlence merkezi birsürü oyun ve tabi birde diş muayenehanesi çocukları gerçekten çok seviyorum onlara özel bir ilgim ve alakam var neyse daha sonra aşık olduğum adamla evlenip 5 tane çocuk yapmaktı bu hayallerim çok uzakta ama yine de " " bu kadar çocuk istediğine şaşırdım neyse sıra sende "  " peki senin hayat planın ne diye sormayacağım nede olsa size pek bi tercih hakkı vermiyorlar ama eğer tercih hakkın olsa nasıl bi hayat sürmek isterdin ? " "sanırım sakin sessiz huzurlu bir hayat dilerdim saray işleri ülke hepsi çok zor ve çok stresli ama dediğin gibi tercih hakkım yok kız kardeşimin yerinde olmak istedim " "ne bi kız kardeşin mi var ? " "evet bundan haberin yok mu ? " "tabikide söylemedin ki " "iyi söylemiş oldum umarın sana iyi arkadaşlık eder çok hoş bir kızdır " "umarım hadi bakalım şimdi sıra senden sen sor " "bu evlilikten beklentin ne " " bilmiyorum aslında pek bi beklentim yok zamanla oluşuk bence yani elbet ki . . . neyse " "ama ben tam cevap alamadım " "peki bu cevabı sana zamanla göstericem " "iyi peki madem " "peki sen söyle bakalım haremin var mı ?"  " harem mi neden sordun "  " sen benim kocam olucaksın ve benim kocam öyle her istediğini özelliklede böyle birşeyi yapamaz "  "evet kocan olucam ve de haremi olmayan bir kral sanırım " "sanırım mı ? " "sen benim hayatımda olduğun sırada böyle birşeye izin vermezsin bunu anlamış oldum hem zaten bizde harem kavramı yok olsa bile sen yanımdayken gözüm başka kızları görmez merak etme " " hadi ya o kadar kadın koruman var ama " "bakıyorumda gözlerin çok iyi çalışıyor " "evet bu konularda çok çalışır " "merak etmene gerek yok istersen korumalarımı sen seçebilirisin " "evet bunu tercih ederim çok iyi olur " "iyi o zaman morelinde yerine geldiyse sıra bende " " ben sorsam olur mu ?" "ee hadi bakalım prenses sen sor " "hangi tarihte doğdun " "16 aralık" "vayy o zaman yay burcusun en iyi anlaştığım burç yay burcudur bende koç burcuyum " "bahsettiğin şey nedir " "burçlar mı doğum tarihinin senin özelliklerin üzerinde ki etkisidir " "vay bizim kültürümüzde yok" "ee kültürlerimizi öğrenelim karşılıklı olarak  biz karı koca olucaz "  ikisinede çok uzak gelen karı koca kavramı 2 hafta sonra onların üzerlerine yapışıp kalacaktı derken istanbula vardılar onları makam arabası bekliyordu arabaya bindiler beyza "şimdi benim dediklerimi uygulaki rahatça kaçabilelim olur mu ?" "bu biraz sakıncalı değil mi" " merak etme ben doğma büyüme istanbulluyum " "ee hadi bakalım " bu sırada beyza yoldaki benzin istasyonunda durmak  istedi ve lavobaya koştu kim bum a mesaj attı ( bir ara aldılar işte numaralarını ) "sende kızlar tuvaletinin önüne geldiler korumaların seni görmediğine emin ol " kim bumn da talimatlara uyarak kızlar tuvaletinin önüne geldi ve beyza dışarı çıktı kim bum a işaret ederek beni takip et dedi ve tuvaletin arkasına doğru gittiler bu sırada az kalsın kim bum yakalanıyordu ki beyza onu elinden tutup onları bekleyen taksiye doğru sürükledi girdiklerinde kim bum tutuştuklarıeline baktı beyza bunu farkedip elini çekmek istediği halde kim bum buna izin vermedi beyza da buna tepki göstermedi ve beyza şoförün nereye abla sorusuna " haliç ıhlamur kasrı " cevabını verdi bu sırada taksici kendini tutamayıp " bacım türk erkeklerinin suyu mu çıktı nedir bu gençlerdeki çekik sevdası " dedi beyza buna kahkahalarla gülerken kim bum da soru soran gözlerle bakıyordu " ne dedi " "türk  erkeklerinin suyu mu çıktıda bi çekikle birliktesin dedi " kim bum baya şaşkındı bi prens ilk defa böyle bir konuma düşüyordu en sonunda ıhlamur kasrına geldiler hala elele tutuşuyorlardı bu şekilde tam denizin kenarında dışı çok görkemli kocaman bir konağın önüne geldiler "vay be burası çok güzel bi yer" "diymi ilk gördüğümde dilim tutulmuştu " "etkilenmemek elde değil " daha sonra içeri girdiler ordan daha sonra çırağan sayına gittiler bu çok geniş bi malikaneydi aslında dışı ıhlamur kasrına çok benziyordu ama bunun içi daha görkemliydi kim bum buraya gerçekten hayran kalmıştı çok etkilenmişe benziyor du ki ağzından şu sözler dökülüverdi " düğünümüzü burda yapalım " " sen ciddi misin " "evet ben buraya bayıldım çok harika bi yer " beyza çok mutlu oldu evet belki zorla evvlendiriliyorlardı ama onunla evlenen adam bu konuda istekliydi ve ordan sultan ahmet camii ne gittiler yapısı görkemi ve ihtişamı kim bum u hayran bırakmıştı içine girdiklerindeyse hayranlığı ikiye katladı çok ihtişamlı bir yerdi kubbesi çinileri aydınlarma halkaları hepsine hayran kaldı buradan çıkıp piyerlotiye gittiler ikiside yorulmuşlardı burdaki manzara gerçekten harikaydı sanki tüm istanbul ayaklarının altındaymış gibi beyza iki çay istedi ve " bak bakalım sizin çaylar mı güzel yoksa bizim ki mi ?" " iyi deneyelim bakalım " dedi ve şeker atmadan çaydan bir yudum aldı "ama bu acı gibi" "tabiki şeker atmadın ki " dedi ve beyza 2 şeker attı çayına " bak bakalım böyle nasıl" ve bir yudum aldı kim bum bu sefer yüzünde olumlu bir ifadeyle konuşmaya başladı "evet sanırım bunu gerçekten sevdim " "ben sana demiştim dimi " "evet iyiki seni tanıdım bugün gerçekten çok güzel geçti " "daha dur en güzeli kaldı seni istanbulun incisine götürücem kız kulesine ama ondan önce telefeliğe binelim olur mu "  "bana uyar " "hadi o zamn " dedi beyza ve telefeliğe binmek için gişelerin oraya gittiler ve bi kabinin içine girdiler yerlerine oturup etrafı izlemeye koyuldular bu sırada kim bum bi halme yapıp beyzanın elini tutmaya çalıştı beyza tepki vermeyince iyice cesaret alarak elini tuttu ve elini yüzünün hizasına getirp öptü beyza ona gülümseyerek baktı ve " ama ben seni buraya istanbulu izleyesin diye getirdim beni izleyesin diye değil " kim bum gülümsedi ve etrafı izlemeye başladı tur bitince telefelikten elele çıktılar "daha hava kararmadı o yüzden gel kağıt helva alalım" "yeni birşeyler daha hadi bakalım " ve önlerindeki küçük büfeden 2 tane kağıt helva aldı beyza birini kim bum a verdi diğeriniyse kendisi aldı ikiside kağıt helvalarını bitirince hava iyice karamıştı "hadi şimdi feribota binmemiz lazım" "e hani hava kararınca kız kulesine gidiccektik " "e gidicez ya işte " "nasıl yani kız kulesi nerdeki "  " denizin ortasında " "ne denizin ortasında mı" "evet ya merak etme çok güzel bi yer " "tamam rehberim sensin prenses " "bunu çok seviyorum " "neyi " "bana prenses demeni " "bunu öğrendiğim iyi oldu prenses " "e hadi binelim artık orda iyi bir akşam yemeği yeriz " diyip feribota bidiler beyza birşeyler almak için büfeye gitti ve elinde 2 çayla geri döndü " al bakalım o beğendiğin çaydan" çaylarını içene kadar kız kulesine geldiler iskele çıktılar beyza derin bir nefes alıp deniz kokusunu içine çekti "bakma bu kadar güzel olduğuna çokacıklı bir hikayesi vardır buranın " "sanırım şimdi anlatmak istemiyorsun ben çok acıktım hadi yemek yiyelm " dedi kim bum ve beyza ile kız kulesinin görkemli restoranında yemek yediler daha sonra feribotla karaya çıktılar ve dirak hava alanına gittiler korumalrın sabahtan beri onları aradığını beyza biliyordu ve herzaman ki taktiği uyguladı "eğer babamın haberi olursa işten atılırsınız haberiniz olsun" ve uçağa binip ankaraya gittiler ikiside çok yorgun düşmüşlerdi yarın sabah ki gerginlikten habersiz ikiside uykuya daldı sabah kahvaltı salonuna geçmeden ana salona geçmeleri söylendi ikisinide zorlu bir sorgu bekliyordu akif bey (beyzanın babası) hayli sinirli duruyordu kralda aynı şekilde ve akif bey gazeteyi masaya attı ikiside gördüklerinden şok olmuşlardı akif bey "sanırım ikinizde bize bir açıklama borçlusunuz " dedi . . 

merhaba arkadaşlar uzun zamandan beri yazamıyordum çok özür dilerim artık kısa kısada oolsa yayınlamaya çalışıcam güzel bir yerde bitirdiğimi düşünüyorum umarım zevkle okursunuz 2359 kelime yazdım valla parmaklarım koptu seviliyorsunuz lütfen vetolamayı unutmayın sizleri seviyorum :*

Düşlerimin(!) prensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin