S. 13.

40 8 3
                                    

Ali'den...

Meral annemlerin evine gelip hayatımı mahvedeli tam iki hafta geçti. İrem'i ise tam anlamıyla son kez orda gördüm diyebilirim. Hiçbir şey anlamıyordum. İrem'in benden uzaklaşmış olmasına, Meral'le bir şey yaşamamıza rağmen bir bebeğimin olacağına anlam veremiyordum. Üstelik bunlar da yetmezmiş gibi İrem'in çok çalışıp kusursuz bir dosya hazırlamasına rağmen ihaleyi kaybetmiş olması da oldukça işi berbat ediyordu. Annem ise Meral'le evlenmem gerektiğini, bunun bir namus meselesi olduğunu her gördüğünde üstüne bastıra bastıra söylüyordu.

Ne yapacağımı bilmeyecek haldeydim. Günlerdir şirkete gitmemiş işleri evimde hallediyordum. En azından İrem ben yokken şirkette daha rahat çalışırdı değil mi? Telefonlara da gerekmedikçe cevap vermiyordum. Meral ise aynı annem gibi baskılarını arttırıyor, karnındaki bebek için babalık yapmam gerektiğini söylüyordu.

Kapımın çalınmasıyla saatlerdir yattığım yataktan doğruldum. Israrlı bir şekilde çalan kapıya doğru yöneldiğimde aynadan son kez kendime baktım. Gözlerim uykusuzluktan şişmiş bir vaziyetteydi. Kapının çalmasına daha fazla dayanamayıp yavaş bir hareketle kapıyı açtım. Gelen kişi sevgili abimdi.

"Ali? Günlerdir neredesin sen? Kaç kere aradım seni." söyledikleri bittiğinde kapıyı iyice açıp eve girmesi için kenara çekildim. İçeriye girip ilk olarak yüzüme baktı. "Oğlum ne bu halin?"

"Hoşgeldin abi." dedim gülümsemeye çalışarak. "İyiyim ben ya merak etme beni. Uykusuzluktan bu haldeyim." beraber salona geçtik.

"Ali bak bu halin hal değil. Gel bana ne düşünüyorsan anlat. Rahatlarsın en azından." telaş yaparak söylemişti. Benim için endişelenmesi gayet doğaldı. İlk defa beni bu halde gördü. Etrafımdaki insanlara karşı hep bana bir şey olmaz havası verdiğim için abimin bu denli endişelenmesi normaldi.

"Ne diyeyim abi. Olanları biliyorsun. İlk önce şu bebek işi sonra... Sonra ihaleyi kaybetmemiz. Ne yapacağım abi ben. O bebek benim değil abi. Ben Meral'le birlikte olmadım. Bunu o da biliyor." sinir kat sayım arttıkça artıyordu.

"Birlikte olmadım diyorsun ama Meral'in elinde rapor var Ali. Çocuğun senden olduğuna dair rapor var." dedi. Yüksek çıkmıştı sesi.

"Neyse abi boşver şimdi bunu ben sana başka bir şey soracağım." dedim bir hışımla. Sorsa mıydım kararsız kaldım. Abim pür dikkat beni izliyordu. "Abi. İrem'i gördün mü bu sıralar?" sorduğum soruya cevabı kafasını sallamak oldu. "Ne yapıyordu? Konuştunuz mu hiç?" dedim.

"Abicim sen neden İrem'i bu denli merak ediyorsun? Bir şeyler mi hissediyorsun yoksa?" soruya soruyla cevap vermişti. Varlığı mutlu ediyordu ama hissedip hissetmeme konusuna da gelince... Ahh, bilmiyorum. İyi bir kızdı. Annem kötü olduğunda yanımda olup bana güç vermişti.

"Hayır abi. Ben sadece... Bilmiyorum. Meral'in annemlere geldiği gün İrem sinirlenip gitti evden. Arkasından gittim ama çoktan bir taksiye binmişti bile. Onu eve bırakacaktım. Anlam veremiyorum abi neden sinirlendi? Neden çekip gitti? Bilmiyorum." dedim bir hışımla.

"Ben sanırım biliyorum Ali. Yani İrem'in senden uzaklaşma nedenini biliyorum." dedi abim.

"Anlat o zaman abi bileyim." bilmem gerekiyordu.

"Belki biliyorsundur. İrem'in Müge adında bir arkadaşı var." hatırlamaya çalıştım. Evet bana yemek yedikten sonra bahsetmişti. Ben bunları düşünürken abim devam etti. "Biz iki hafta önce Müge'yle tatsız bir şekilde tanıştık. Tabi sonra öğrendim ki İrem'in arkadaşıymış. Geçen gün Müge'ye bir işim düşmüştü. Buluştuk ve ben İrem'i sordum. Sonra yemekten bahsettim. O da bana olanları anlattı tabi. Müge'nin nişanlısı iki ay önce Müge'yi aldatmış. Bil bakalım Müge'nin nişanlısı kimmiş?" dedi ve elindeki telefonu sehpaya bırakıp bana döndü. Sorar gözlerle abime baktım. "Tamam söyleyeceğim. Selim Çetiner. Ve hatta Müge'yi aldattığı kız ise Meral." duyduklarım karşısında şaşkınlığımı gizleme ihtiyacı duymadım.

"Bir dakika bir dakika. Yani o zaman İrem bu yüzden beni beklemeden gitti buradan." taşlar yerine oturmuştu.

"Aynen öyle kardeşim." oturduğum yerden hızlıca kalktım ve arabanın anahtarlarını alıp evden çıkmaya karar verdim. Bir şeyler yapmam gerekiyordu.

"Ali nereye gidiyorsun?" abime açıklama yapacak vaktim yoktu. Kapıyı açıp dışarı çıkınca sertçe arkamdan kapıyı kapattım. Dışarıya çıktığımda vakit kaybetmeden arabama doğru hızlı adımlarla ilerledim. Arabamın önüne gelince arabanın kilidini açıp arabaya bindim. Saate baktım. 13:26'ydı. İrem şuanda şirkette olabilirdi. Bu yüzden arabayı şirkete doğru sürdüm.

                  ⚜️⚜️⚜️⚜️⚜️

İrem'den...

İhaleyi alamamış olmam başlı başına çok kötü bir olaydı. Ali Bey terfi konusundan bahsetmişti fakat ihaleyi alamayınca olduğum yerde sayıyordum. Evet yanlış görmediniz Ali Bey dedim. Çünkü onun yüzünü bile görmek istemiyorum. Her ne kadar üzerimde emeği geçen bir insan olsa da en yakın arkadaşımın üzülmesine sebep olan birisinin nişanlısıymış bir zamanlar. İki haftadır Ali Bey nereye ben tam tersine gidiyordum. Hazırladığım raporları Funda'ya bırakıyor ardından da görünmeden odama geçiyordum. İkimiz için de en sağlıklısı buydu.

Son zamanlarda dikkatimi çeken şey ise Ali Bey'in şirkete gelmemiş olmasıydı. Hatta hiç gelmiyordu. Funda'ya bu durumu sorduğumda hasta olduğunu ve bir süre işleri evden yürüteceğini söylemişti.

"İrem?" tanıdık sesi duyunca bir anda afallayınca bakmamak için dosyalara daha çok yoğunlaştım. "İrem duymuyormuş gibi davranma. Benden kaçmana bile anlam verememişken yapma bunu. Bana ne olduğunu söyle." derin bir nefes aldım. Ne yapmaya çalışıyordu bu adam? Sesin sahibine yüzümü döndüğümde sakin kalmayı diledim.

"Buyrun Ali Bey. Bir isteğiniz mi var?" soğukkanlılıkla konuşmuştum. Olması gereken de buydu.

"İrem bak sana doğruları anlatacağım ama beni dinleyeceksin. En azından bana bakmasanda bunu yap." söylediklerinden sonra gidip odamın kapısını kapattı ve karşımdaki sandalyelerden birine oturdu. Konuşmasına devam etti. "Bak İrem. Öncelikle bunları tüm samimiyetimle söylüyorum." dedi ve arkamdaki duvara bakarak konuşmasını sürdürdü.

"Annem kötü olduğu gün. Hatırlarsan eve bir kız gelmişti." unutmak ne mümkün. "O kız bir zamanlar nişanlımdı evet. Ben sana bunun aslını anlatmak için geldim."

"Bunları anlatmanıza ger..." hemen sözümü kesti. "Gerek var İrem, gerek var. Belki adını da biliyorsundur. Meral. Ben onunla sadece üç hafta nişanlı kaldım. O zamanlar ailem Meral'i çok seviyordu. Bende tanıdık dedim ve kabul etmiştim evlenmeyi. Sevmiyordum. Dediğim gibi ailem seviyordu. Meral'i tanıdıkça soğudum ondan. Aileme uygun bir gelin adayı değildi. Bir gün... " duraksadı. O zamanları yaşıyor gibi bir hali vardı.

" Bir gün içkiyi fazla kaçırmış. Sonra arkadaşım dediği o herifin evinde kalmıştı. Onunla ne yaşayıp ne yaşamadıklarını bilmiyorum. Tek bildiğim yaptıklarıyla aileme iyi bir gelin olamayacağıydı. Direk yüzükleri attım tabi. Bunu kendine yediremeyip babasıyla beraber şirketime çomak sokmaya başladılar. Bir çok ihaleyi Meral'in babası Nedim yüzünden kaybettim ben. Yani bu ihaleyi kaybetmenin tek sebebi Nedim. Bundan dolayı kızamadım sana." neler yaşamıştı böyle. İlk önce aldatılmak sonra ise şirkette olanlar. Ali'yi izlemekle yetindim. Konuşması boyunca bana bakmamıştı. Belki böyle daha rahat konuşuyordu.

"Ben Meral'le birlikte olmadım İrem. Ne kadar rapor getirirse getirsin o bebek benim değil. Benim değil!" diye bağırdı ve benim konuşmamı beklemeden kapıyı çarparak çıktı odadan.

Az önce olanlar da neydi? Ali bas bas bağırıyordu benim değil diye. Peki bana neden açıklama yapıyordu ki? Ben neyiydim de onun açıklama yapıyordu? Kafam allak bullak oldu. Dosyalara baktım daha fazla çalışacak kafa mı bırakmıştı Ali bende? En iyisi sert bir kahve içmek ve kendime gelmeye çalışmaktı.

Multimedia: Meral Kahveci 💕

SorunluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin