Kadın akşamleyin hastaneye gidecekti. Gitmekte zorlanacağını anlayınca adamı arayıp birlikte hastaneye gitmek istediğini söyledi. Adam, annesine ve babasına kadının hastaneye gitmek istediğini; ama gitmekte zorlandığını ve kendisinden yardım istediğini söyledikten sonra, annesi ve babası tereddütsüz izin verdi gitmesi için. Adam kadının evine vardığında zile bastı. Kadın zilin sesini duyunca yerinden zar zor doğruldu, kapıyı açmak için ağır adımlarla giderek açtı. Adam, kadının durumunun iyice zorlaştığını görünce telaşlanıp:
"İyi misin?" diye sordu.
Kadın da tam:
"İyiyim." diyecekken baygınlık geçirdi ve adam kadının yere düşmesini önleyip dizlerinin üzerine çömelip kadını kucağında tuttu. Adam; kadına birkaç defa seslendi, nabzını yokladı. Kadın ses vermeyince adam iyice telaşlandı ve alelacele arabasına bindirip hastaneye yetiştirdi. Adam kadını kucakladığı gibi hasteneye koşar adımlarla girip orada bulunan hemşireler sedyeyi yetiştirdiler. Daha sonra kadını yoğun bakıma aldılar. Adam, kadına bir şey olacak korkusuyla o baştan o başa sürekli gidip geliyordu. Hemşirelerden biri adamın telaşlı halini görünce:
"Su getirmemi ister misiniz beyefendi?" dedi.
Adam da:
"İyi olur." dedi.
Hemşire de bir bardak su getirdikten sonra:
"Buyurun beyefendi." dedi.
Adam da:
"Sağolun hemşire hanım." dedi.
Adam suyu içip biraz kendine geldikten sonra doktorun çıkmasını bekledi.
1 saat... 2 saat... Aradan 3 saat geçtikten ve doktor yoğun bakımdan çıktıktan sonra adam telaşla doktora sordu:
"Doktor bey durumu nasıl? İyileşecek mi? Yapılması gereken ne varsa söyleyin, hemen yaparım.
Doktor da:
"Önce sakin olun beyefendi. Rahatsızlığını tam olarak teşhis etmiş değiliz. İlerleyen saatlerde durum ne olur görürüz. Önemli bir gelişme olursa size bilgi vereceğim. Şimdiden geçmiş olsun.
Adam ise:
"Sağolun doktor bey." dedi. Annesini arayarak:
"Anne, ben bu gece hastanede kalacağım." dedi.
Annesi de:
"Tamam oğlum, dikkat et. Geçmiş olsun." dedi.
Adam telefonu kapattıktan sonra saatler gece yarısını geçmiş ve 01:00'ı gösteriyordu. Adam, ağır adımlarla o baştan o başa eli çenesinde düşünceli halde gidip geliyordu. İyice yorulunca bir ara esnedi, oturdu ve bir süre sonra uykuya daldı.
Saatler artık sabahın 08:00'ını gösteriyordu. Hastanede bir doktor iki hemşire kalmıştı. Haftasonuydu çünkü. O esnada doktor geldi, adam uyandı, ne olup bittiğini anlayamadan doktor yoğun bakıma girdi. Bu esnada biraz meraklandı "Acaba bir şey mi oldu?" diye. Kadının bu esnada durumu biraz kritikleşmişti. Doktor yoğun bakımın dışına çıkarak:
"Hemşire hanım, hemşire hanım." diye bağırdı.
Hemşirenin geldiği sırada adam yine biraz telaşlanmıştı ve doktora:
"Doktor bey, ne oldu neyi var?" diye sordu.
Doktor ise:
"Telaşlanmayın beyefendi, endişelenecek bir durum yok. Bir süre daha müşahede altında tutacağız." dedi.
Daha sonra adam, doktorun bu dediklerini duyunca üzüldü ve:
"Allah'ım ne olur ona yardım et iyileşsin yoksa ben onsuz yaşayamam." dedi.
Daha sonra adam işyerini arayıp 1 aylık izin istediğini belirtti. İşyerinin sahibi her ne kadar istemese de (adam kadar o işyerinde çalışan yoktu) adam güç bela izin aldı.
Adam; gece gündüz demeden, yemeden içmeden sevdiği kadının yanından ayrılmıyordu. Çünkü sevdiği kadın hastanede yaşam mücadelesi veriyordu. Onun için yemek içmek, eğlenmek önemli olur mu? Bu yüzden geceleri uykusuz kalıp ne bir şeyler yiyor ne de içiyordu.
Bir gün akşam karanlığı iyice çökmüştü. Bu esnada doktor gelip yoğun bakıma girecekken adam biraz telaşlanarak:
"Doktor bey, ne oldu önemli bir şey yok değil mi?"
Doktor da:
Telaşlanmayın beyefendi, ben sizi gelişmelerden haberdar edeceğim." dedi ve yoğun bakıma girdi.
Adam yine merak ediyordu kadını. Yoğun bakım ünitesinin hemen yakınında bulunan sandalyelerden birine oturarak:
"Allah'ım ne olur ona yardım et. Allah'ım sen onu koru." diye dua ediyordu.
Bir süre sonra doktor çıktı. Adam doktorun çıktığını görünce hemen:
"Doktor bey, söyleyin durumu nedir?"
Doktor başı öne eğik şekilde derin bir nefes alarak:
"Maalesef hanımefendinin sol akciğerinde kanser hücreleri çoğalmış. Kalbine sıçrayabilir, kalp atışlarını tetikleyebilir ve kalp krizi geçirmesine sebep olabilir. Bu yüzden gece saat 00:00'da ameliyata alacağız. Şu anda saat 23:30. Bu yüzden kendinizi kaybetmeyin. Allah'ın izniyle iyileşecektir. Geçmiş olsun." dedi.
Doktor, adama her ne kadar: "Kendinizi kaybetmeyin." demiş olsa da nafile . . . Adam bir anda yere yığılıp baygınlık geçirdi. Bir süre sonra kendine gelen adam, hemşirelerin yardımıyla su içerek kendine gelmeye çalıştı. Kendisini toparlayarak, doktor adamı görünce eve giderek dinlenmesini istedi. Adam eve gitmek istemese de zar zor ayakta hastaneden çıkıp arabasına binerek eve gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Helal Sevdam
Romanceİnsanın bu hayatta gönülden seviyorum diyebildiği biri olmalı. Eğer birini severken bir yerde eksiğimiz varsa o eksiğimizi tamamlayıp yeniden kaldığımız yerden sevmeye devam etmeliyiz. Yani sonuç karşımızdaki kişi kim olursa olsun onu gerektiği gibi...