Bir süre sonra yine karşınızdayım! Bu arada kitap kapağı için justthonest'e çok teşekkür ederim :)
***
''Senin ağzına çiçek diker, her gün sularım git başımdan!'' diye bağırdım beni rahatsız eden Ömer'e. Aradan birkaç ay geçmişti ve haliyle Ekinle ben de birbirimize alışmıştık. Birbirimize biraz samimi davranıyorduk ve Ömer ile diğerleri bu durumu yanlış anlıyordu. Ömer gelip bana 'Ekinden mi hoşlanıyorsun?'diye soruyordu. Ömer gittikten sonra Deniz geliyordu ondan sonra da Berrak. Görkem benle uğraşmıyordu o biliyordu zaten hoşlanmadığımı.
''Kanka o nasıl söz öyle? Benim ağzıma çiçek dikersen bir daha o güzel sesimi nasıl duyarsın?'' dedi. Biraz sonra çıldıracaktım böyle devam ederlerse. ''Hoşlanmıyorum dediysem hoşlanmıyorum!'' dedim bağırarak. Üçü de güldü. Ben daha da sinirlenmeye başladım. ''Arkadaşlar eğer Güneş Ekinden hoşlanmasaydı bu kadar bağırmazdı değil mi?'' dedi Deniz. Derken gülmüştü bir de. Ben sinirle yerimden kalktım ve başka bir odaya gittim. Orada biraz daha kalsaydım sinir krizi geçirebilirdim.
Başım neden bilmiyorum ama biraz ağrıyordu. Gözlerimi kapatıp başıma masaj yaptım biraz. Birden kapı açılınca arkam kapıya dönük bir şekilde ''Kaç defa diyeceğim? Ben Eki-'' diyecektim ki arkamda Ekin'in olduğunu gördüm. Bana sırıtarak bakıyordu. Bu sırıtmadan hiç hoşlanmamıştım.
''Ne var?'' diye sordum. ''Hiç. Öyle bakmıştım.'' dedi. Yemin ederim bugün sınanıyordum. ''Hasta mısın sen ya? Birinin odasına öyle bakmak için girilir mi? Ne istiyorsunuz bugün benden anlamadım ki?!'' dedim. Sanırım biraz fazla bağırmıştım ama o an umursamadım. Zaten gülmesinden onun da beni çok ciddiye almadığı anlaşılıyordu. ''Ne gülüyorsun ya? Söyle hep beraber gülelim.'' dedim öğretmen misali. ''Gerçekten fazla salaksın.'' dedi. Elime yanımda duran yastığı aldım ve ona fırlattım. ''Bana böyle güzel bir iltifat ettiğin için bu da hediyem olsun.'' dedim. Ekin odadan gülerek çıktı.
Bir süre daha odamda kaldıktan sonra oturma odasına gittim. Ama gittiğimde kimse yoktu. Diğer odalara bakmaya başladım ama yine de kimseyi bulamadım. ''Deniz! Ömer, Berrak, Görkem, Ekin! Nerdesiniz ya!'' diye bağırdım evin içinde. Hala ses gelmemişti ve bende umursamayıp tam odama çıkacakken dış kapıyı birinin açmaya çalıştığını anladım. Kapı tıkırdıyordu ve anahtar dışında bir şeyle açılmaya çalışıldığı belliydi. Elime evde bulduğum değnek'e benzer şeyi aldım ve yavaşça kapıya doğru yürümeye başladım.
Kapının oraya geldiğimde ise kafasında siyah, hırsızların taktığı maskeyi takmış olan birini gördüm. O başka tarafa bakıyordu ve bende fırsat bilip arkasından geldim ve elimdeki şeyi kafasına geçirdim. Anında bayıldı ve yere düştü. Bende hemen maskeyi alıp çıkartmamla şok olmam bir oldu. Kafasına vurduğum kişi Ömer idi.
Ömer de böyle maske takıp buraya geldiğine göre bunlar bir iş çeviriyorlardı. Hemen Ömer'in cebindeki telefonunu aldım ve açtım. Şifre olmadığını görünce rahatladım ve hemen mesajlara girdim. Mesajlarda yazanlar benim hakkımdaydı.
Gönderen: Berrak
Ömer Mars'ın yanına maskeyle gitmen lazım yapabilirsin değil mi? Biz gizli yerimizdeyiz.
Gizli yerde neresi oluyor? Mars ben mi oluyordum? Bunlar hiçbir şeylerini benden saklamazlardı ve şuan saklıyorlarsa gerçekten bir şey oluyordu. Hemen Berrak'a mesaj attım.
Gönderilen: Berrak
Berrak tam olarak gizli yer neresi oluyordu?
Diye mesaj yazdım. Çok geçmeden yeni bir mesaj geldi.
Gönderen: Berrak
Hadi ama Ömer! Yeri biliyorsun işte her zaman geldiğimiz yer. Hadi çabuk ol. Ben telefonu kapatıyorum.
Evet gerçekten bugün çok güzel bir gündü. Önce arkadaşlarımın hepsi benle uğraştı ve beni sinir etti. Ardından bir de Ekin de iyice sinir etti, şimdi de hiçbiri ortada yok. ÇOK GÜZEL!
Ben yine onlara sinir olurken,Ömer de uyanmaya başlıyordu. Bir an önce uyansaydı da diğerlerinin gizli yerlerini söyleseydi...
***
Biraz, azıcık heyecanlı bitirmek istedim :) Sizce Güneşten ne saklıyorlar? Ömer neden eve maskeyle gelmişti. Bir sonraki bölümde neler olacak bakalım :) Bu bölümü beğendiyseniz oylamayı unutmayın! :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORAKİ
Teen FictionBir kız ... Annesi onu terk etmiş, üvey annesi onu zorla evlendirmeye çalışıyor. Ama kaçtığı ülkede hayatı değişiyor... Ölen sevgilisinden sonra, bidaha kimse için kalbinin atmayacağına söz veriyor. Ancak gittiği yerde bu sözü bozmak zorunda kalıyor...