Gerçekten de motive olmuştu. Ertesi hafta Sao Paulo deplasmanında kariyerinin ilk lig golünü atıp maçı kazanmışlardı. Velakin Fonte Nova Stadı'na geri döndüğünde taraftarla arası yine de düzelmemişti. İç sahada bir grubun protestosuna maruz kalmaya devam etti. Grafiğinin gitgide düşmesi, “bencil” ve zaman zaman fazla gösterişe kaçan futbol tarzı ve isteksizliği nedeniyle tribünlerin bir bölümündeki takıntı her tarafa sıçradı.
Ponte Preta maçında orta saha oyuncusu Paulo Roberto'ya attığı tokada hakem sarı kart göstermesine rağmen video görüntülerinden 4 maç ceza aldı. 3 sarı kart toplamından aldığı ekstra bir maçlık ceza, bileğindeki sakatlık ve özel hayatındaki sorunlar derken Talisca ligin 16-30. haftaları arasındaki 11 maçta hiç oynamadı. Kalan 4 maçta ise toplam 95 dakika forma giydi. Ne bir gol atabildi ne de asist yapabildi.
A takım formasıyla yılını dahi doldurmadığı halde yıldız bir futbolcunun paylaşılamadığı en iyi dönemlerindeki krizleri yönetmeye çalışıyordu. Hiç kimse olarak doğup biri olmaya çalışırken koca bir şehir onun yeteneklerini kurtarıcı olarak görmüş ve sonrasında âdeta lanetlenmişti. Aynı dönemde bonservisinin % 40'ının ismi bilinmeyen bir şirkete Kasım 2012'de çekirdek parasına satıldığı ayyuka çıktı. Talisca'nın tam da sözleşmesinin uzatıldığı zamandı ve bonservisinin yarısı, oyuncuya ödenen imza parasının yarısına uçup gitmişti. Taraftarlar ve bir kısım gazeteci kulüp başkanı ve yöneticilerini finansal darboğazdan dolayı istifaya çağırıyor, Talisca'yı da yuhalıyorlardı."