9.Bölüm

10 3 0
                                    

Güzel bir gün olmasını umaraktan yeni güne uyandım.

Çadırın içinde 4 kişi kaldık. Şuan üçüde yatıyordu.Bende çadırı açaraktan çadırdan çıktım. Çıktığımda  nerdeyse herkes uyanmış geziniyordu. İlk karşıma çıkan Mert'e "Günaydın" dedim. Oda bana "Günaydın Mira" dedi. Beni gören hocalar,öğrenciler aslında herkes desek yeridir ki "Hele şükür uyanabildin prensescim" dediler. Ben de onlara "Tamam ya ben direk kızları uyandırıp geliyorum.Sonra çıkarız doğa yürüyüşüne." dediğimde Serhat hoca "Biz sizi mi bekleyecektik? Biz çıktık bile." dedi. Bende "Peki hocam" diyerek çadıra koştum.

"Kıızlaar herkes doğa yürüyüşüne çıkmış. Bizi beklememişler. Yaa,hâla uyuyorlar" diye bağırdım. "Of boşver kanka ya." dediler ve sonunda uyandılar.

Kahvaltıyı yapar yapmaz gezmeye karar verdik. Ormana doğru açılmaya başladık. O kadar güzel o kadar huzur verici ki insanın ayrılası gelmiyor.
Kızlarla burda zibilyon tane fotoğraf çekilebiliriz. Fazlasıyla her yerde resim çekilince geri dönmeye karar verdik. Giderken ayağıma doğru gelen bir yılanı görünce bağırarak koşmaya başladım. Kızlar farklı bir yerden bense ormanın en içine doğru koşmaya başladım. En sonunda durduğumda kızlardan ayrıldığımı ve burayı bilmediğimi farkedince bağırmaya başladım. Sesim çınlandıkça daha çok bağırmaya başladım. Ama ne duyan vardı ne gören. İşte şu anda ben kaybolmuştum.

Bir ağacın dalına doğru tırmanıp beklemeye başladım. Sonuçta yerde yılan falan çıkar. "Yardım edin! Sesimi duyan yokmu? Ya lütfen duyun lütfen" diye bağırıp ağlamaya başladım. Ağlamakta ne ya. Kendime gelmeliydim. "Ben güçlü bir kızım" diyerekten ağacın dalından inip ormanın bir köşesine doğru gitmeye başladım. Gittikçe dahada bi sessizlik oluşuyordu.

Evet şimdi daha da çok kayboldum. Yolumu bulma gibi bir ihtimalim de kalmadığına göre yine bir ağacın dalına tırmandım. Havada kararıyordu. Ağlamaklı "Kimse yokmuu?" diye bağırdım. Sadece kendi sesimi tekrarlarca duyuyordum. Beni kim duyacaktı ki. En azından kızlar kamp yerine ulaştılarsa beni söylemişlerdir. "Beni arıyor olsunlar" lütfen diyerek kendimi teselli ettim.

Gece olmuştu. Ama hâla kayıptım. Acaba kızlar ulaştılarmı , beni arıyorlarmı ? Kafayı yiyecektim.

"Olsun be Mira. Ölümün de burda vahşi yırtıcı hayvanların seni yemesiyle olsun. Zaten bir ailem yok. Beni merak eden biride yok. Beni seven biride yok. Ölmekmiş demek sonum" diyerek gözlerimi kapattım.

Gece uyandığımda gelen o korkulu seslerle o kadar irkildim ki şu anda hıçkıra hıçkıra ağlıyorum.

Uyuyamıyorum.Sabahı bekler bir şekilde bacaklarımı da kendime çekerek "Lütfen sabah olsun lütfen" dedim.

Güneş ışığını görünce daldan inip kendime bir yol aramaya başladım. Gözlerim o kadar acıyordu ki zor açtım.

"Lütfen artık beni duyun lütfen ya lütfen. Çok acıktım,çok susadım." diyerek bağırdım.

Anladım ya artık burda ölecektim. Açlıktan mı yoksa yem olmaktan mı orasını bilmesemde ölecektim.

Yemek de bulamadım. Açım,susadım,uykusuzum,yorgunum. Ruh halim eskisine dönsün istiyorum.

Bacaklarım,kollarım kanar bir şekilde ormanda yürümeye devam ettim.Batan dikenler çok canımı yaksada bu yollardan geçmek zorundaydım.

Yine bir sonuçsuzluk. Yolumu bulmam imkansız artık. En fazla beni bulabilirler. Doğrusu oda imkansız.

Değişik bir yiyecek buldum. Ne olduğunu bilmesemde yemek zorundayım. Yediğim şeyin tadı fazlasıyla kötüydü. Direk ağzımdan çıkardım.

Hayata Karşı 1-1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin