Yunanistan. Sıcak ve güzel ülke. Ama gerçekten sıcak.
Bu cinayetlerden kurtulamıyoruz.Ülkenin maliye bakanı öldürüldü! Bakan! Gerçi eknomik krizdeki bir ülkede maliye bakanı pek sevilmez ama bana garip geldi. Ve çook güzel bir haberim daha var. En önemli ipucu kaunağımız Klaus kaçtı. Güne puanım 10!
Cesetle Jackle birlikte Akropolise gittiğiz de karşılaştık orada öylece duruyordu! Hemen olay yeri incelemyi aradık ve ipucu aramaya başladık.
Ben ipucu ararken Jack bir kızla konuşyordu! Kızla! Hem de Yunan! Yunanlıları bilirsin eğlenmeyi severler. Kız ise resmen Jakle flörtleşmeye çalışıyordu. Madem burası bir olay yeri burada ona göre davransınlar dedim kendi kendime. Pantalonumda silahımı çıkardım iki el ateş ettim havaya doğru. Kız da amma korkakmış. Hemen yere düştü. Insanlar şaşkın şaşkın bana bakıyorlardı. "Burada cinayet işlendi. Umarım ona göre davranırsınız" diye bağırdım. O kız ve diğer insanlar uzaklaştılar.
"Amacın ne Jennifer senin?!"
"Duydun ya az önce amacımı. Biraz olayla ilgilenseydin buna gerek duymazdım."
"Sen benim Valentini ile konuşmama mı sinirlendin" bunu derken gülünsüyordu
" Ismini ne çabuk öğrenmişsin!" Dedikten sonra kırdığım potu fark ettim "Ihh Şey yani bizim böyle şeylere harcayacak vaktimiz yokken senin bunlarla uğraşman sinirlendirdi beni."
"Sen her sinirlendiğinde böylr tatlı oluyorsan ben.."
"Jaaack" diyerek sözünü kestim. Neden yaptım bilmiyorum. Pek iltifata alışık bir insan olmadığımdan sanırım."
Cinayet boyunca yunanistan adaları voyunca gittik geldik. Ve katil kim çıktı? Bakan yardımcısı!
Yok krizin sorumlusu oymuş da o yüzden oldürmüş de biz de yedik. Adam sonra mahkeme de açıldı. Ve o örgütten çıktı.30 sene de hapis yedi zaten.
Mahkemeden sonraki gün İtalya'ya gidecektik. O akşamımız tamamen boştu yani.
Jack mahkemeden sonra yanıma geldi. "Özür dilerim"
"Ne için"
"Ilk gittiğimiz yerde olanlar. Haklıydın. Bazen böyle davranabiliyorum."
"Sorun değil. Benim yaptığım da doğru değildi ya birine gelseydi."
"Kendimi bir yemekle tam olarak affetirebilir miyim?"
Gülümsereyek "tamam o zaman" bana saati mesaj atarsın." Diyerek oradan uzaklaştım. Bu işleri beceremiyorum. Başka bir kız olsa benim gibi hemen kendi koyverip kaçmazdı. 🤦♀️
Otele gittiğimde Angela'yı aradım odama geldi. O en baştan beri benle Jacki farkında. Ne giyineceğime onla karar verdim. Beyaz danyelli bir yaz elbisesi, çiçekli bir taç, sandeletler. Tam bir yaz perisi gibi!Makyajsız ve öz.
Jack saat geldiğimde kapımı çaldı. Kapıyî açtım. Mavi bir gömleği, krem rengi pantolunu vardı. Beni görünce bir ıslık çaldı.
"Jack!"
"Tamam.Ama iltifatkara alışmalısın."
Birlikte bir taksiye binip kumsalda bir restorana gittik. Free bir restorandı. Tam bir sahil restoranı. Masamız dışarıdaydı. Önceden yer ayırtmış galiba. Sipaeişi verdik. Jack bana bakıyordu başımı ne oldu anlamında salladım? "Bir şey. Daldım öyle"dedi. O an beni düşünsene. Bana bakarken dalıp kaldı!BANA BAKARKEN! O sırada birden Edgar Allen Poe'nun şu mısralarını okumaya başladı;
"Haziran bir gece yarısı
Tenimde serin, gizemli ayışığı
Altın kıyıları
Nemli, baygın tütsüler yayan
Dingin zirvelere
Ezgiler eşliğinde akışan damlacıkları
Usulca evrensel vadiye kanatlanan
Ulaşılmaz, gizemli ayışığı...
Eğiliyor biberiyeler mezarına,
Zambaklar dalgalara
Çürüyor suskun yıkıntılar
Göğsüne sarıp gecenin sisini
Çekiliyor sonsuz uykuya
Lethe gibi, bak! Nehir, bile bile
Uyukluyor yatağında
Hiç uyanmayacakmış gibi
Irene'in yazgılarıyla yattığı yerde
Uyuyor tüm güzellikler!
Ah, görkemli prenses! Gerçek olabilir mi-
Bu pencere, kara geceye açılan?
Ürkünç kımıltılar perdelerde
Eğleniyor alaycı ruhlar ağaç tepesinde
Sesleniyor her aralıktan
Arsızca odanda dolaşan
Bedensiz ruhlar, büyücüler
Süslü kapağı altında gömütünün
Gizlenmiş uyuyan ruhun,
Uzayıp kısalıyor duvarlarda gölgeler
Beyaz hayaletler gibi uçuşan...
Ah, sevgili prensesim! Hiç mi korkmuyorsun?
Ne rüyalar görüyorsun?
Belli ki uzak denizlerden gelmişsin
Küçük bahçemizin sadık ağaçlarına
Ne tuhaf rengin... Giysilerin...
Saçlarının uzunluğu
Ve bu dayanılmaz sessizlik!
Prenses uyuyor! Ah, bırakın uyusun
Kutsal sığınağında Tanrı'nın, derin derin
Bir kez daha kutsal kılınsın bu oda
Bu yatak, melankolik, bir kez daha!
Yalvarırım Tanrım, gözleri açılmadan
Gömütüne hayaletler uğramadan
Uyusun prensesim!
Aşkım uyuyor! Ah, bırakın uyusun
İncitmesin solucanlar bedenini
Uyusun sonsuza dek
Yaşlı ormanın loş kuytularında
Açılsın yüksek kemerleri gömütünün
Dağıtarak karanlığı ansızın
Üzerinde işlemeli tabut örtüleri
Anımsatır atalarının cenazesini
Utkulu, sevinçli, huzur verici...
Küçük bir kızken
Taş atardı prenses
Ayrıksı bir gömüt kapısına
Bir yankı daha, her taşla
Ürkerdi düşüncesinden bile,
Günahkar çocuk, biçare!
Ölünün iniltisiydi, yükselen gömütten...."
"Jack bu çok güzel ."
"Seni ve Haziran akşamlarını hayale edimce aklıma geldi.:
Bu bölüm nasıldı? Düşüncelerinizi yazarsanız sevinirim.
![](https://img.wattpad.com/cover/100340148-288-k130404.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADVENTURES LOVE -Criminal Case-
Fiksi PenggemarJennifer iyi bir polistir ve sonunda dünyanın en iyi polislerinin olduğu büroda çalışmaya başlamıştı. Dünya yı geziyordu. Ama başına beklenmedik bir şey geldi .Jack o onun -yaramaz - partneri iş arkadaşı idi.