II

1.1K 120 47
                                    

BÖLÜM ADI: 'İNTİKAM'

🎈

Kaykayı durdurarak bana bakmakta olan Şeyma'ya sırıtarak, göz kırptım. Benden gözlerini kaçırarak Baran'ın koluna girdi. Beş aydır sevgili oduklarını öğrendim. Sevgili olayları bana çok saçma geliyor. Sevgili oluyorsunuz "Aşığım." Diye ortalıklarda geziyorsunuz. Sonra ayrıldıktan sonra "Sevmiyordum zaten." Saçmalık! Ben aşka inanırdım. Gerçekten var olduğunu babam ve annemden, ne kadar hayalide olsa kitaplardan öğrenmiştim. Aşk vardı ve bir gün banada uğramasını isterdim.

"Gülüyorsun." Sesiyle kafamı Baran'a çevirdim. Kaşları çatık, yanında Şeyma ile bana bakıyorlardı. Gülümsedim. "Ben gülüyorum." Onlara bir adım attım. "Ama size yapacaklarımdan sonra gülemeyeceksiniz." Baran'a baktım. "Bunu en iyi sen bilirsin oğlan çocuğu."

Şeyma çıkışarak "Ne demek istiyorsun."

Sırıttım. "Yumurta diyorum." Sırıtmam genişledi. "Saçlara faydalı bebeğim."

...

"Dersi dinle 734 Mısra Derin." Kafamı kaldırarak öğretmene baktım. Numara ve ad soyad. Bize böyle seslenirdi. Göz devirerek kitabımı okumaya devam ettim. Sayfayı çevirmiştim ki "Çık dışarı." Yanımda bağıran öğretmenle kitabımı kapatarak, ayağa kalktım. Sakin bir şekilde sınıftan çıkarken arkamdan öğretmenin "Terbiyesiz." Dediğini duymuştum.

Sınıfların şubelerine göz gezdirirken gözlerim birinde takılıp kaldı. Biranda gelen cesaretle kapıyı tıklatarak sınıfa girdim. Bütün sınıf bana bakarken buna Baran ve Şeyma da dahil. Öğretmene dönerek yapmacık bir gülümsemeyle. "Dersinizi böldüğüm için üzgünüm." Bakışlarımı Şeyma'ya diktim. "Bugün nöbetçi benim, müdür Şeyma Derin'i çağırıyor."

Öğretmen "Neden?" Dudaklarımı büzdüm. "Bilmiyorum ki!"

Şeyma kafasını olumsuz anlamda kafasını salladı. "Gitmek istemiyorum." Aceleyle bacağımı salladım. "Önemliymiş."

Öğretmen "Hadi kızım kalk bütün ders seni mi bekleyeceğiz?" Şeyma isteksiz bir şekilde sıradan kalkarken ağır adımlarla önümden ilerlemeye başladım. Sınıfın kapısına kapatmadan önce bakışlarımı Baran'a diktim. Sırıtarak göz kırptım. Sınıfın kapısını kapatarak, müdürün odasına doğru ilerleyen kuzenime yetişerek kolundan tuttum. Kulağına eğilerek "Müdür biraz bekleyebilir seninle işimiz var."

...

"Sen yaptın!" Baran üzerime yürürken Şeyma'nın hıçkırıkları daha çok yükselmişti. Bacaklarımı sıraya doğru uzatarak başımı geriye attım. Kahkaha atarak. "Evet."

Baran üzerime doğru gelirken, doğruldum. Kolumdan tuttuğunda dengemi kaybederek sıradan düştüm. Baran beni tutarak yürümeye başlamasıyla peşinden sürükleniyordum. "Bırak lan kolumu." Şiddetle bağırdım. Benim bağırmamdan daha yüksek bağırarak. "Kapa çeneni Mısra! Sen çok oldun artık."

"Siz bana bulaşmadan önce düşünecektiniz!" Tuttuğu kolumdan kurtulmaya çalıştım. Olmayınca diğer elimi yumruk yaparak yüzüne vurdum. Anında kolumu bırakmış, elleri yüzüne gitmişti.

"Benim isteğim dışında kimse bana dokunamaz." Baran'a doğru ilerleyip yüzüne bir daha yumruk vurmamla yere düştü. Sinirle elimi sallamaya başladım. "Gerizekallı! Elim acıdı." Elimi üflerken, yerde acıyla yüzünü tutan Baran'ın üzerinden atlayarak sınıftan çıktım.

Elimin üzeri yara içindeydi. Şeyma'nın saçlarını yollarken tırnaklarını elime geçirmişti! Oysa ki o benim en sevdiğim elimdi be.

Sınıfa ilerleyerek, boş sınıftaki çantamı aldım. Sırtıma takarak, ıslık çalarak boş koridorda ilerlemeye başladım.

...

Uzun kızıl saçlarımı taramaya başladım. Saçlarımdan gelen kokuyla gözlerimi kapattım. Şampuan kokusunu cidden seviyordum!

Saçlarıma ulaşamadığım kısımlarla sinirle ofladım. "Melodi!" Evde ikimizden başkası yoktu.

"Geliyorum." Sesiyle gülümsedim. Koşarak elindeki ayısıyla gelmesiyle masum masum ona bakmaya başladım. Dişlerini gösterecek şekilde sırıttı. "Saçlarını mı tarayacağım?" Kafamı olumlu bir şekilde sallamamla ayısına yatağımın üzerine özenle koyduktan sonra yanıma geldi.

Tarağı ona uzattığımda benim gibi yere oturarak saçlarımı ağır ağır taramaya başladı. "Ablacığım." Susmasıyla. "Efendim Meloşum." Diye cevap verdim.

"Bugün çok mutlusun yoksa.." Kafamı çevirerek Melodi'ye baktım. "Yoksa?"

Kıkırdadı. "Patates kızartması mı yedin?" Yüzümü buruşturdum. "Onun gibi bir şey." Mırıldandım.

Arkamdan biranda sarılmasıyla, duraksadım. Kafasını saçlarıma daldırdı. "Abliş çok güzel kokuyorsun." Kıkırdadım. Arkamı dönerek Melodi'yi yere yatırarak gıdıklamaya başladım.

Kafamı boynuna gömerek, öptükten sonra yanına yatarak kafamı ona çevirdim. Esneyerek gözlerini kapattı. Doğrularak, Melodi'yi kucağıma aldım. Gözlerini açar gibi oldu ama geri kapatmasıyla, gülerek yatağa yatırdım.

Numara yaptığını biliyordum. Ayağa kalkarak kapıya doğru ilerlemeye başladım. "Melodi'de uyuduğuna göre, bende onun yatağında yatayım bari." Dememle arkamdan bağırdı. "Uyumuyordum ki! Şaka yaptım."

Arkama dönerek. "Seni pis yalancı." Yüzünü buruşturdu. Kollarını açarak bana baktı. "Bugün beraber uyuyalım mı?"

"Bir düşüneyim." Merakla bana bakmasıyla gülerek ona baktım. "Tamam." Bir çığlık kopararak yana kaydı.

Melodi'nin yanına yatarak sıkıca sarıldım. Benden biraz ayrılarak bana baktı. "Abla?" Gülümseyerek ona baktım. "Efendim ablamm."

"Hiç ayrılmayacağız değil mi?"

Güldüm. "Hiç."

Telefon sesiyle, Melodi'den ayrıldım. Ev telefonu çalıyordu. Salona doğru ilerlemeye başladım. Melodi'nin de arkamdan geldiğini duyuyordum. Telefonu açarak kulağıma yaklaştırdım.

"İyi günler biz Nilay Derin ve Erdem Derin'in evini aramıştık." Sesi tedirgin gibiydi kaşlarım çatıldı. "Buyrun ben kızıyım."

"Başınız sağ olsun." İşte o üç kelime hayatımı bitiren. Bir daha gülemediğim o üç kelime. Telefonu yerine koyarak donuk bakışlarımı bana gülerek bakan kardeşime çevirdim.

Zorla yutkunarak, kendimi yere bıraktım. "Ablacığım iyi misin?" Bana merakla bakan kardeşime cevap veremeden ağzımdan bir hıçkırık kaçtı.

"Öldüler." Diye fısıldadım. "Öldüler."

🎈

Mısra Derin ●Yeşil Serisi 0.5●Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin