Flashback
Nico
Kampta kalmaya karar verdiğimden beri Will'in bana ısınmaya çalıştığını hissediyordum. Benimle fazla ilgilenmişti. Genellikle insanlar benden kaçmayı tercih ederler bu yüzden onu fazla sıcak hissetmiştim. Daha sonra Jason ile konuşurken duydum. Will Holly'e (Nike melezi) çıkma teklifi etmiş. Holly'de kabul edince çıkmaya başlamışlar. İnanamadım ilk duyduğumda ama gerçekmiş. Tam o nokta benim uçurumdan düşerken tutunduğum minik ama umutlu kaya parçasının kopuşu gibiydi. Düşüyordum tutabileceğim hiçbir parça kalmamıştı sonunda. Evet hayat yine yapacağını yapmıştı. Yine aynı uçurumdan yine aynı çaresizlikle düşüyordum tek fark bu sefer yanımda durup bana el uzatacak kimse yoktu. Bu sefer yanlız düşüyordum.
Flashback sonuSessiz, sakin ve yalnız kulübemden çıktım. Daha kimse uyanmamıştı. Saat beş filan olmalıydı. Her zamanki gibi harpyalar etrafta devriye geziyorlardı ve her zamanki gibi beni fark etmiyorlardı. Çok geçmeden ormana varmıştım. Nerdeyse her sabah kafa dinlemek için buraya gelirdim. Her şey normal gidiyordu arkamdan gelen ani çatırtı sesine kadar.
"Kim var orada?"
"Pardon seni korkutmak istememiştim."
"Laurel?"
"Evet ben. İlk defa beni ikizimle karıştırmayan biri, teşekkürler."
"Neden buradasın?"
"Şey aslında 2-3 gündür seni sabahları kulübenden çıkarken görüyordum, merak edip seni takip ettim."
"Peki."
" Ne pekisi? Ne yapacaksın burada?"
"Bir ağaca tırmanıp dinlenmeyi planlıyorum. Konuşacak veya sıkılacaksan gidebili-"
"Nico ben buraya seninle konuşmak için geldim."
"Evet seni dinliyorum."
"Bilirsin ben ve ikizim Holly arasında hep çekişme olmuştur ve şimdi onun sevgilisi var. Açıkçası o sevdiği çocukla çıkıyor bu nedenle bende hoşlandığım çocukla çıkmak istiyorum.
Kısacası Nico benimle çıkar mısın?"
"Laurel? Sen şimdi benimle çıkmak mı istiyorsun?"
"Evet ama kabul etmezsen etme ama lütfen kims-"
"Tabiki seninle çıkarım."
***
Sabah kapımın tıklanması ile uyandım. En başta şaşırdım çünkü normalde kimse kapımı tıklatmazdı. Sıcacık yatağımdan kalkarak kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtım ve karşımda Holly duruyordu. İlk Laurel sonra Holly ne yapıyor bu ikizler diye düşünüyordum. Derken Holly konuşmaya başladı.
"Şey... Naber?"
"Holly sabahın köründe burada ne arıyorsun?"
"Ben aslında seninle biraz konuşmak istiyorum."
İkizi ile ne kadar benzediklerini düşündüm.
"Gene mi?" diye mırıldandım.
"Efendim?"
"Yok birşey. Evet, seni dinliyorum."
"İçeri gelebilir miyim?"
"Tabiki." dedim istemeye istemeye.
Holly içeri girdi ve gördüğü ilk yatağa oturdu.
"Duydum ki kardeşime çıkma teklifi etmişsin."
"Hayır o... Evet ettim" diyerek yalan söyledim çünkü Laurel'i küçük düşürmek istemedim.
"Biliyorsun bende Will ile çıkıyorum. Ama Will bana fazla soğuk davranmaya başladı. Onu anlayamıyorum. Sen onun çok yakın arkadaşısın, bana bu konuda biraz yardım eder misin? Hem yemeklerini aksatmaya başladı. Hastalanmasından korkuyorum."
O anda nedense ısınmaya başladığımı hissettim. Sanırım onun başına birşey gelmesinden korkuyordum.
"Nasıl yardım edebilirim?"
"Onunla konuşabilirsin mesela. Ben bilmiyorum o yüzden buraya geldim."
"Evet onunla konuşabilirim."
"Teşekkürler Nico. Bu iyiliğini unutmayacağım" diyerek Holly kulübeden ayrıldı.
Ve yine yalnız kalmıştım. Sıcacık yatağıma dönmek istiyordum ama içimdeki duyguyu bastıramıyordum. Will için endişeleniyordum. O beni sevmese bile ben duygularımı bastıramıyordum. Hemen onun yanına gidip ona sarılmak istiyordum ama öğleden sonrayı bekleyecektim.Bölümleri bir Will bir Nico'nun ağzından yazacağım. Umarım beğenirsiniz☺️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
a little bit solangelo
FanfictionWill korktu. Bir daha ona açıklama şansı olacak mıydı? Yoksa ilk ve son şansını boşa mı harcamıştı? Bu bir "felakete" yol açacak mıydı? Yoksa aksine iyi mi olacaktı? Bildiği tek şey vardı oda hiçbirşey bilmediğiydi. Bilmediği bir yerde tarif almadan...