Uyanış

21 2 0
                                    

-Will! Bugün uyanacak mısın?!

Beni uyanmam için sarsan annemi uyandığımı belli etmek için gözümü açıp ona dik dik bakmam gerekti.
Anlamış olacak ki geriye doğru bir adım atıp arkasını döndü.

Annem orta yaşlı bir ev hanımıydı, yüzü kırışık, saçları dağınık ve sol elinde bir içki şişesi olurdu her zaman. Anne dendiğinde bu portre gelirdi aklıma.

-Sana kahvaltı hazırladım.

Hiçbir zaman mükemmel bir ilişkimiz olmadı. Kendimi annemi kollarını kesmekten kurtarırken hatırladıkça bu ondan soğumama sebep oluyordu.
Bana kahvaltı hazırlaması ise gayet ilginçti. Bugün büyük gün olsa dahi.

Uyku sersemi olamadım hiçbir zaman. Biraz sersemimdir, ama uyku sersemi değilim. Uyandığı gibi gözleri açılan ve ayağa kalkan, uyuklayamayan tiplerdendim.
Buna rağmen bugün yataktan kalkmak istemiyordum.

Zoraki konuştum.

-Birazdan geliyorum, teşekkürler.

Son kelime biraz kısıktı.
Annem odamdan çıktı, bense ayağa kalkıp dün geceden hazırladığım eski ama hala bana yakışan kıyafetlerimi giydim. Odadan çıkmadan önce son bir kere daha aynaya baktım,
1.82 boylarındaydım, geniş omuzlarım vardı. Koyu sarı saçlarım ve kahverengi gözlere sahiptim. Ortalama bir tipim var diyebilirdim fakat ilk okuldan beri hiçbir kızla konuşamamıştım.

Lise 2'ye gidiyordum bu arada.

Rutubetli koridoru geçtikten sonra mutfağa girdim, masanın üzerinde bir omlet birkaç tane krep ve peynir zeytin vardı. Ben bunlara göz gezdirirken annem sofraya iki bardak çay koydu ve oturup bana bakmaya başladı.
Ben ise kapının eşiğinden odayı seyrediyordum.
Çöpteki dolu içki şişesini görebiliyordum, veya ezilmiş sigaraları.
Bunları neden attı?

-Kahvaltı güzel gözüküyor.

Yılların harap ettiği kahverengi gözlerinde bir sevinç ışıltısı gördüm.
O hala benim annemdi.

-Yemek yapmayı unutmamış olmak güzel.

Ikimizde gülümseyerek masada yerimizi aldık.
Ve belki yıllar sonra, tam 10 yıl sonra, annem ile beraber kahvaltı yapıyorduk.

Ben Will Utriusque. 16 yaşında bir lise öğrencisiyim ve size evrenimden bahsedeceğim.

Abnormis Kent'te yaşıyorum. Burada insanlar erkenden işlerine gider, ölene kadar çalışır ve evlerine dinlenmeye gidip tekrar ertesi gün işlerine dönerler.

Fakat abnormis olan bu değil.
Bu evrende, herkesin ayrı bir formu vardır. Titan ve Dev formu. Titanlar yıllardır görülmüyor, bu yüzden onlardan bahsetmeye gerek yok.

Devler ise, her insana ait dev bir formdur. O anki halinin iki katını bir element sayesinde alır. Ateş, Su, Toprak.. bunlar temeldir. Fakat her elementten bir dev olabilir, en nadiri ise Mecha'dır. Milyarlarca yıllık evrenimizde bile kayıda geçen sadece 83 tane var iken, soyları bitmiş bile olabilir.

Peki düzen nasıl sağlanıyor derseniz ise, size anlatayım.

Günlük hayatta Dev Formuna geçemezsin.

Devlet bu gücü yasaklıyor. Sadece işlerimizde kullanma iznimiz var, bir hammalın agır kütle betonları tek başına taşıması ya da önemli bir insanın korunması.

Eğer bu yasakları çiğnersen ADYA senin için gelir ve seni sessizleştirir.

Yani öldürür.

Fakat benim ADYA'dan şimdilik korkmama gerek yok. Çünkü ben %1'lik bir ihtimalin içindeyim, Dev Formum yok. Ben hiçim.

Her çocuğun dev formu 4 yaşında ortaya çıkar. Benimkisi ise negatif.

8 yaşında, negatif.
Bu olay yıllarca eziklenmeme, grupların beni dışlamasına sebep oldu.
Bu saçmalık, zaten dönüşemiyorsunuz ki! İzin yok!

Her neyse. Bugün 16. Yaş günüm ve ben tekrar kontrole gideceğim. Annem muhtemelen bunun için bana iyi davranıyor, fakat yinede iyi hissetirdi.

Birkaç saat sonra Dev Kubbe'nin önündeydim.

Dev Kubbe dönüşmemiz için izin olan nadir yerlerdendi. Kapının önünde tahminen 4 yaşında onlarca çocuk vardı, ve yine muhtemelen hepsinin Dev Formu vardı.

Benden daha üstündüler.

Dev Kubbe, devasa bir kubbesi olan elektromanyetik kalkanlı bir yapıydı. İçeriden hiçbir dev dışarı çıkamazdı.

Acaba annem beni izlemeye gelir miydi?

Birkaç dakika sonra sıraya girip içeri girdik. İçerisi son derece sade bir yapıya sahipti fakat buraya zaten 2 defa gelmiştim.
Bu son gelişim değildi. Buna emindim.

Küçük çocuklarla beraber bir odada beklemeye başladık, birkaç tanesi ağlıyor, bazılarının beti benzi atmıştı.

Eh, bende farklı değildim zaten.

İçeriye genç bir kadın girdi ve çocuklara gülümsedi.

-Hazır mıyız gençler?!

+(topluluk halinde) Eveeet!

Bense bu çocukça durumdan utanarak kafamı dahada duvara gömdüm.

-Will Utri- ilk olarak sen çıkacaksın!

Bu kadını önceden görmemiştim fakat soy adımı okuyamaması garip değildi. Kimse ilk defada telaffuz edemiyordu, ziyanı da yoktu zaten.

Ayağa kalktım ve emin olmaya çalıştığım adımlarla kadını takip ettim.

Platforma ilk çıktığımda etrafımdaki insanlardan bir kıkırtı duyuldu.
Sonuçta herkes 4 yaşında bir velet bekliyordu.

Kel beyaz uniformalı bir adam dalga geçercesine konuştu.
- 12 yıl sonra hazırsan bir dene, Will.

Bu herifi tanıyordum ve hiç de sevdiğim birisi değildi. Muhtemelen buradan sonra ot çekmeye şehrin ara sokaklarına gidecekti.

Konsantre olmam gerek.

Konsantre.

Aklıma hep konsantre olmaya çalışırken abuk subuk şeyler geliyordu, umarım sadece bana olmuyordur.

Sadece ıkınmamla geçen 5 dakika.

Yine olmadı, başaramadım. Hatalıydım, yaşamamam gerekliydi.

Etrafımdan fısırtılar geliyordu, "Yazık, Bu nasıl mümkün?, 2. Sınıf insan."

Kel adam kahkaha atarak konuştu.

-Sahneye bırakmadığın için teşekkürler, seni piç.

O ne dedi? Babam..

Elimdeki kanın kaynamasını hissedebiliyordum sanki. Kalabalık susmuştu, kimse konuşmuyordu.
Bacaklarım da karıncalanıyordu...

Ve bu adam neden bu kadar küçüldü? Sanki onu ezebilecekmişim gibi..

Küçük bir kız tiz sesle çığlık attı.

-Bu bir Mecha!

Mecha. O halde niye bu kadar sakinim? Ve neden kendimi kontrol edemiyorum? Az önce elime aldığım kel şimdi jelimsi bir kıvamdaydı da.

Bu güzel hissettirdi, kafamı kalabalığa çevirdim.

Evreni evren yapan yegane şey, insanlar kaçıyordu. Artık evrende insanın içi kadar karanlık, ve boştu. İnsanlar gitti, çığlıkları boşluğu doldurdu.

Mecha 84Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin