Alice

7 2 0
                                    

Sesin sahibine baktım, sonsuz gözleri ile beni süzüyordu. Benim yaşlarımda, benden daha olgun gözleri vardı.
Orada sonsuza kadar kalabilirdim.

Fakat arkama bakmamla gördüğüm tek şey bundan ibaret değildi.

Binalar, evler ve derme çatma yapılar. Burası bir şehirdi. Kalabalık açılan kapıdan benim olduğum alana merak ile bakıyordu, herkez içeri giren bana bir uzaylı imajı yakıştırmıştı resmen.
Ayrı bir evren gibiydi burası.

Ve kız hala bana bakıyordu.
Saatlerdir uyuşmuş olan ağız kaslarım konuşmaktan memnun gibiydi.
- Herhangi bir klube kayıt olduğumu hatırlayamıyorum.

Mükemmel. Kötü bir şakanın tam sırası!
Kız gülümsedi. Gülümserken hep böyle güzel miydi?
+Kayıt olman yada olmaman ATYA'yı pek ilgilendirmiyor gibi, titan çocuk!

Titan? Bu soru beynimde yankılandı.
Son yüzyıllarda hiç titan yoktu, titan ne diye sorarsanız... Bir çocuk korkutma hikayesidir.
-Titan çocuk? Bunu sevdim.
Onun bana taktığı her ismi sevebilirdim. İsterse ponçikella bile diyebilirdi.

Kız üstünde olduğum sedyeyle beraber beni tekrar süzdü.
+Sonsuza kadar orada mı kalacaksın peki, Titan Çocuk?
Sonunda tekrar gülümsedi.
Üzerinde olduğum sedyeden çevik bir haraketle atlayıp biraz hava yapmak istemiştim aslında.
Fakat dondurma kıvamı almış kaslarım buna izin vermedi, yerdeki toprağın tadına baktım bunun yerine.

Kız kahkalar atarken doğrulmaya çalışıyordum, bizi izleyen topluluktan da gülme sesleri geliyordu. Ne kadar doğrulmaya çalışsam nafile kalıyor, kaslarım içi boşmuş gibi haraket ediyordu. Sonuçta sadece yerde debeleniyordum.

+Sakin olabilirsin, serumun etkisi. Sanırım dozu fazla kaçırmışlar.

Kız yanıma gelip elini uzattı. O el omzuma dokunan el miydi acaba?

+Ben Alice. Buradan sonra benimle kalabilirsin.

Elini son bir çabayla tuttum, beklediğimin aksine hızla beni kendine çekip ayakta durmamı sağladı.

Sadece beden olarak değil.

Kalabalık yavaştan dağılıyordu, herkes kendi işine bakmaya başlamıştı, bu beni bir parça rahatlattı.
Alice, elimden tutmaya devam ederek ilerlemeye başladı. Sedyeyi öylece orada bıraktık, ilerlemeye devam ettikçe sokak aralarına girmeye başlıyorduk.

Halk ise, biraz tuhaf demek yerinde olurdu. Aramızda sivil giyinimli elinde otomatik tüfek olan insanlar geçiyordu, üstelik kokuya bakarsak buralarda bir yerde birilerinin öldüğüne emindim.

İnsanlar birbirini korku dolu gözlerle süzüyor, boş bir an kolluyordu. Alice elimi tutmasa burada panik atak geçirebilirdim.

Birkaç dakika sonra 2 metre ötemde biri başkasının çuvalını kaptığı gibi koşmaya başladı. Daha da kötüsü, o çuvalın içinde ne olduğunu bilmek istemiyorum.

Mimariye gelirsek, derme çatma kerpiç binalar arasında ilerliyorduk. Kimi zaman sokaklar daraldıkça daralıyor, kimi zaman ise birşeylerin üzerinden atlamamız gerekiyordu.

Tüm bunlara rağmen Alice'yi sadece 42 dakikadır tanıyordum. Ona sırf güzel olduğu için mi güveniyordum? Benimle doğru düzgün konuşmadı bile. Sadece bir klube girdiğimle alakalı birşeyler söyledi...

Ama güdülerim Alice'ye güvenmem gerektiğini söylüyordu.
Başka şansım da yok gibiydi, elimden tutmuş beni ara sokaklarda sürüklüyordu.

-Bu yol nereye varacak?

+Klübe.

-Daha derin bir açıklama yapabilirsin.

Bana imalı bir bakış atmakla yetindi. Ama imayı pek anlamadım, belkide sadece konuşmamamı istemiştir.

Peki, bende konuşmam.

-Ben Will, belki gerçek adımı bilmek istersin.

Konuştum.

+Pek istemezdim.
Dedi.

Keşke konuşmasaydım. Çömez muamelesi felan mı görüyordum?!

Birkaç dakika sonra eski bir binaya girdik. İçeriye loş bir ışık vuruyordu ve küflü duvarlar insanın yüzünü ekşitiyordu.

Bir koridoru geçtikten sonra önünde bodyguard olduğu belli olan birinin durduğu bir kapıya geldik.
Adamın elinde yarı otomatik bir tüfek vardı.

Alice adama dik dik baktı. Adam anlayamadığım bir ifade ile acele kapıyı açtı.

Alice o adama sadece bakarak onu korkutmuş muydu?

İçeri ağır adımlarla girdik. Duvarların kenarlarına yaslanmış insanlar ot çekiyor kafayı buluyordu. Ortam çok ağır bir koku altındaydı.

Yine aynı durumdaki bir kapıya geldik.

Buradaki adam Alice'e soğuk bakıyordu.
Alice buna sinirlenmiş gibiydi, birkaç saat önceki sempatik kız sanki şimdi bir askerdi.

-Kapıyı aç, Deku.
Alice bunu imalı bir şekilde söyledi.

+Benimle öyle konuşmaman gerektiğini anlatmıştım, fahişe.
Küfüre rağmen kapıyı açıp kenarda bekledi. Uzatmak istemiyordu anlaşılan.

Alice gülümseyerek içeri girdi. İçeride bir masa ve sandalye vardı sadece. Ve mafya babası gibi gözüken iyi giyimli bir adam.

Alice kıkırdadı, sesinde neşe vardı resmen.
-Çocuğu getirdim, baba. Bir kuzu gibi geliverdi.

Tüm tüylerim diken diken oldu. Buraya Alice'nin samimiyetine güvendiğim için gelmiştim.. kandırıldım mı?

+Güzel iş, Alice.

İçeriye az önce kapıdaki adam girdi.

En son sadece yüzüme yediğim dipçiği hatırlıyorum.

Yeniden dünya karardı, insanlar önemini bir defa daha kaybetti gözümde.

Acaba annem ne yapıyordu?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 31, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Mecha 84Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin