3. Bölüm 'KORKU'

6 1 0
                                    

Keyifli okumalar...

Yağız'dan..

Korku,acı, dehşet... Daha tarif edemediğim birçok duyguyu aynı anda yaşıyordum. En büyüğü ise nefretti. O kıza olan nefretim....

Gözümün önünde patlayan arabamın kulağımda kesilmeyen uğultusu, yüzüme vuran sıcaklık kardeşimin öne savrulan bedeni. Yaptığım yanlıştı evet ama bu bu kadar büyük bir intikam olacak kadar kötü değildi ki. Tamam onun acısına, yarasına tuz basmıştım evet ama bu bana yapılmazdı ki...

Gözümden ard arda damlalar düştü. Kolay kolay ağlamazdım ben. Bu koymuştu..

Annem ve babam iş gezisine gitmişlerdi, 2 haftalığına bana bırakmıştılardi evi ve kardeşimi bana emanet etmişlerdi ama ben siktiğimin intikamı yüzünden onun yanışını izliyordum.

Elimdeki benzin dolu bidon gürültü ile yere düştü. Ama gürültünün şiddetini bastıran bir ses vardı kulağımda hiç-bir şey duymuyordum sanki.

Arabaya koşan adımlarım birden durdu. Dizlerimdeki tüm gücü kaybettim ve dizellerimin üstüne düştüm. Gözümün önünde yanan alevler bana araştırırken karşılaştığım Feyza'nın yanan evini hatırlattı. Kalbim acıya sarsıldı. O tüm ailesini o yangında kaybetmişti. Ve tam o anda pişman oldum. Neden öyle saçma bir sunum yaptığımı ona geçmişini neden hatırlattığımı bir türlü anlam verememiştim.

Bir kız çığlığı sesi duydum. Ve yanıma gelip beni sarsan bir çift güçsüz kol...

Gökçe...

Ama nasıl?

Hayal miydi? Bana sarılan kız kardeşim miydi. Az önce öldü sandığım. Feyza'nın patlatmış olduğu arabada sandığım.

Ona sıkıca sardım. Bir kişinin yada başka bir şeyin kıymetini onu kaybetmeden anlamıyordunuz. Kaybetme duygusu ağır bastığında tüm duygular iç içe girip kendimizden nefret etmenizi sağlıyordu. En çokta pişmanlık.

Bir an vücudumu korkunç bir nefret daha sardı. Belki benim yerimde olan biri Feyza'ya teşekkür ederdi, senin sayende kıymet bildim der ağlardı ama ben daha çok nefret etmiştim.

Kafamı çevirdiğimde gözlerini anlamadığım bir ifâde ile bana bakan Feyza'yı gördüm. Elini dudaklarına götürdü ve bir duman daha çekti sigarasından.

Onun için bu kadardı işte. Duygusuz sürtüğün tekiydi. Vicdanını kendi elleri ile öldürmüş yalancı. Kendimi tutamadım ve Gökçe'yi sardığım kolları çektim Feyza'ya atıldım. Onun siyah şeytan rengi saçlarını tek tek yolup kafasını kopartmak istiyordum. Ama araya giren Tolga buna engel oldu.

Ve bütün arkadaşları tek tek girdikleri evin bahçesinden dışarı çıktılar.

"Bunu hak etmiştin kuzen" demesi ile Tolga'nın yüzüne yumruğumu geçirmem bir olmuştu. Diğer çift olan kardeşlerden biri üstüme atlayınca Feyza "Savaş" demesi ile geri çekildi.

"Sen dalga geçip gülerken herkese o bir yalancı derken, ben senin sadece üç dakika yaşadığın duyguyu senelerdir yaşıyorum. Şimdi beni anladın mı? Sadece kardeşini kaybettim zannettin ama ben kardeşimi annemi babamı tüm ailemi kaybettim. O yüzden bir daha birinin yarasına tuz basacaksan 2 kez düşün Ertekin..."

Ve ben orada bakakalmış bir şekilde dururken o çoktan arabasına doğru ilerlemişti. Belki haklıydı belki de çok abartmıştım. Ama zamanı geriye alamazdım ki...

Tam o anda bir el koluma değdi. Daldığım düşünceden kurtuldum. "Abi hadi eve gidelim artık" diyen Gökçe'ye çevirdim bakışlarımı. 17 yaşındaydı. Sarı saçlı ve mavi gözlüydü. Bana hiç benzemiyordu. Esmerdim ben, siyah ve kahve arası bir göz rengine sahiptim.
Tüm masumluğu ile bakarken gözüne sağdan vuran ateşi o an fark ettim.

Yerinde OlsaydımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin