4.Bölüm 'BULUŞMA'

7 0 0
                                    


Feyza'dan...

Bana cidden gelinlik göndermiş olamazdı!

Kutuyu detaylı incelemek için içeriye aldım. Askılı zannetiğm yerlerden tutup kaldırdığımda straplez bir elbiseydi. Aşırı miniydi. Boyum 170 canım etraftaki bücürlerle mi kıyaslıyordu bu beni. Beyaz beline kadar güpür ve taşları olan etek kısmı ise bol bol tüllerle dolu mini ama tülden cok acılacagını zannetmediğim kibar bir elbiseydi. Altında da beyaz altı mavi olan dolgu topuk kocaman en sevdigimden topuklu ayakkabıları.

Hımm ayakkabıları giyerdim belki ama bu elbiseyi asla! Neydi bunun amacı nikah falan mı kıyacaktı bana. Kendi kendime sırıttım.
Kutuyu kenara bırakıp giyinme odasındaki kocaman kıyafet dolabının 4 büyük kapısını açtım ve düşündüm bi ayakkabıyla baktım bir de dolaba. Maviler koyuydu ama ayakkabı beyaz olunca acık mavi gibiydi. Açık mavi bir elbisem asla yoktu ama biraz koyu bi rengi bulmuştum.

Üstüme geçirdim elbise tüm vücudumu kaplayan sıfır kol düz sade bir elbiseydi. Dizlerimin biraz altında bitiyordu. El çantası yerine biraz içi geniş beyaz bir kol çantası aldım. İçine koyacagım bir şey vardı.

Kasaya gittim siyah altın kaplamalı bir silahım vardı. Ne olur ne olmaz(!)Emniyetini kapttım ve içinin dolu olup olmadığına baktım. Doluydu.

Diger eşyalarımı da alıp cantaya koydum tam telefonu da koyarken mesaj geldi. Adresi attı diye düşünürken gelen mesaja şaşırdım.

'Baktım gelecek gibi değilsin ben aldırıyım dedim kapıdaki arabaya bin zorluk çıkartmazsın diye düşünüyorum '

Kapıda bir Mercedes vardı. Düşündüm en fazla ne olabilirdi ki.

Şoför kapımı actı rahatsızca bindim. Nereye diye sordum ama bilgi veremeyeceğini söyledi.
Araba ormanlık bir yola girmişti burda nikah kıymayı düşünmez diye tahmin ediyorum..
Biraz daha ilerde bir dağ evine gelince durdu araba. Burası için mi bu kadar süslendim ben diye sinirlendim. İnsan bir restoranda yemek falan ısmarlardı.

Kapıyı Yağız smokinli bir şekilde açtı. O an yüzümdeki ifadesizlik anlık olarak gitti ve sırıtmam kahkahaya döndü. Kibar ve cüretkar kahkalarım sonunda durdum ve "Burdan düğüne gidecegimiz konusunda hemfikiriz desene." Diyip tekrar güldüm.

Bozulmuştu. Umrumdamı?

"Gel içeriye." Dedi.
İçeri girince beni turuncu bir renk karşıladı? Mum ışıkları ile kaplı bir masa etrafında güller her yerde gül yaprakları geri dönüp gitmek istedim.

"Yağız'cım daha önce de reddedildin ortam değiştirip değiştirip şansını deneyeceksen benim seninle uğraşacak kadar vaktim yok canım." Diyip geri çıkmak için döndüm. Aracı da gitmişti tüh.
Kolumdan tutup geri kendine çekti. Yüzünü yüzüme yakınlaştırdı.

"Sadece yemek yiyeceğiz bence korkma benden bu kadar." Sırıtıyordu. Gerçekten korktuğumu falan mı sanmıştı. Aynı şekilde sırıtmasına karşılık verdim. Masaya doğru yöneldim. Sandalyelerden birine oturup

"Menüde ne var çok acıktım?" dedim.

İfadesizce geldi ve demir kloşları tabaktan kaldırdı güzel bir tabaktı. Tavuklu patatesli bir yemek pilav ve birkac meze vardı. Salata da akdeniz salatasıydı. Kırmızı et sevmeyen biri olarak bunu beğenmiştim.

"Mezeler hariç gerisini ben hazırladım."dedi. Sevinsem mi üzülsem mi?

"Harika tebrik falan mı bekliyorsun ne yapayım?"

"Hayır. Senden yetenekli biri ile karşılaştığında belki mutlu(!) olursun sanmıştım."dedi. Ne mutluluk ama.

"Zehirlenmem değilmi?"

Yerinde OlsaydımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin