1.BÖLÜM

1.3K 237 1.1K
                                    

***

Aracımın kapısı açıldığında içeriye küçük bir kız çocuğu girdi, gözlerine bakıyor gözlerindeki anlamsızlığı çözmeye çalışıyordum. Bana bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibiydi. Ağzından çıkacak kelimeler ile düşünceleri boğuluyor gibiydi.

"Umarım aklından "küçük kız çocuğu" diye geçmiyorumdur."

Konuştuğu anda sözleri beynimde birlik olup anlamamı sağlayabilmişti.

"Tamda bunu düşünüyordum."

"On dokuz yaşındayım."

"Beni ilgilendirmiyor."

Elimdeki oka kaymıştı gözü ve o tuhaf bakışlarını okta gezdirmeye başladı.

"Hımm sana not vermem gerekiyor."

Anlamayan gözler ile ona baktığımda bakışlarımı yarıda kesti.

"Merak etme, ödev gibi değil."

Gözlerimi devirip elimdeki oku arkaya fırlatmıştım.

"Yavaş ol yavaş be" 

Bakışlarımı tekrar kıza çevirdiğimde sakin kalmaya çalıştığını farkettim. Amacı neydi bunun?

"Neyse al notu."

Notu aracın içine bırakıp kayıplara karışmıştı. Gerçekten bu ekip can acıtırdı, belliki insanları küçük yaşta alıp eğitiyorlar ve ellerine bir kimlik vermiyorlardı, onlara kim olduklarını söylemiyor kendi istedikleri "şey" olmalarını istiyorlardı. Bu hangi açıdan bakılırsa bakılsın kötüydü. Kendin hakkında gerçek anlamda bir şey bilmemek. Kayıp olmak. Kaybolurken yaşamak. Bir amaç uğruna var olmak ama o amacının bile başkası tarafından yönetilmesi, işte bu acımasızlığın dip noktasıydı.
Notu ellerimin arasına almaya başladım ve bu kayıp Dünya'nın ilk anahtarını ellerimle açmış bulundum.

"Geri dönüş yapacağını umuyoruz."

Arkasına da numaralarını koymuşlardı. Tek bir numaraya bağlıydı işte. Tek bir numara çift hayat. Notu arka koltuğa koydum ve şimdi kendimden, gözlerimden, bakışlarımdan kaçmamanın zamanıydı. Bilinmezlik kuyusunda kaybolmuş bir bilinçsizdim bu durumda ya boğulacak ya boğulacaktım. Bakışlarımı dikiz aynasına diktiğimde şimdiden buz dağının arkasında görünen o dev kaya parçalarını tahmin edebiliyordum. Beni bu yoldan kurtarabilecek ne geçmişim nede geleceğim var, beni bu yoldan kurtaracak bir şimdim birde ben varım. Bu konuda bildiğim tek bir şey var. Bu insanların kim olduğunu biliyorum, beni bir meydan savaşının Er'i yaptılar fakat bana bir şey yapmadılar sadece canım uğruna kendimden feda etmemi istediler. Bir şeyi göz ardı ettiler, bu savaşta beni güçlü yapacaklardı ve benim buradan çıkardığım sonuç, bilinmezlik kuyusu dolacak ve ben boğulduğum halde ölmeyeceğim.

***

Eve doğru yürürken burnuma gelen boğuk havayı içime çektim. Temiz hava sadece güzel bir ruh verebilirdi, bu yüzden kirli bir Dünyada yaşıyoruz. Adımlar yavaştı, ama belkide bundan sonra en hızlı adım bile bana en yavaş adım olarak gelebilirdi. Anahtarı kapıya yerleştirdim ve kapı büyük bir gürültü ile açıldı. Birinci adım. İkinci adım ve üçüncü adım. İşte bulunmam gereken asıl mekandaydım. Yemek kokusu her zamanki gibi bütün evi sarmıştı. Her açıdan hakim olduğum kokulardı.

BİRİKİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin