BİRİKİM 3.BÖLÜM
"Dikkat! Nefes al."
Okuduğum kitaptaki bu satırlar fazlasıyla tanıdık fakat benliğimin ellerine kelepçe takacak kadarda tehlikeliydi. Bir zaman çizelgesinin içerisinde olupda o zamana ait hissetmemek tamda kelepçe takılacak bir hareketti fakat ruhumu esir mi alıyordu yoksa beni tamamen mi yok etmek istiyordu karar veremiyordum. Ruhuna kelepçeyi vuran bir beden iradesizdi ve iradesiz bir beden de tehlikeliydi. Zihnimin kenarlarında yüzüyor akıntıya kapılmamaya çalışıyordum, kapılmamaya ant içmiş gibiydim ve bedenimi zedeleyen, ruhumu lekeyen kayalara çarpmaktaydım, benden arta kalan parçaları beklide bu şekilde yok ediyordum. 'Dikkat! Nefes al.' Nefes almak yaşamadığım bu süreçte ne kadar kıymetli ve pahabiçilemez olabilirdiki zorunda hissettiğim bu yaşamı ellerimin arasında, tam parmaklarımın kenetlendiği o noktada ne kadar tutabilirdim.. Kendimden bahsettiğim bu noktada kimden bahsettiğim oldukça bilindikti. Ellerimin arasında tutsam bile akıp giden kaybolan şeyler olacaktı ve o şeyler sadece beni değil herkesi etkileyecek, karmaşanın içindeki gerçekliği bulacaktı o gerçeklik ki hakikat bir karanlıktı erişilebilindiği müddetçe tehlikeli arz edildiği taktirde kalıtsallaşacaktı. Somut olarak aykırı olduğumu düşünen zihnim soyut olarak kavramların ustasıydı. Bir kuklayı oynatan yada oynayan her ikisinide yer edinmiştim. Ben. Birikim.. yaşadığım ve yaşayacağım bu süreçte aslında daha çok Birikimleşecek, birden fazla ruhun kelepçesini kendi bulduğum anahtar ile açacaktım.
-Bir gün öncesi-
Çocukken oynadığımız o parktaydım. Volkan her zaman atılgan ve hızlı bir çocukluk geçirmişti ben ise ona oranla kitaplara düşkün ve sakin bir çocukluk geçirmiştim beynimde ayırabildiğim ve kimsenin tercih etmeyeceği kelime oyunlarını, okuduğum kitaplara borçluyum fakat yinede bu mükemmel bir çocukluk geçirdiğim anlamına gelmiyordu. Zeki olsam bile bir seylere o yaşta katkıda bulunamıyordum. Babam ben iki yaşında iken ölmüştü ve Annemden işittiğim kadarı ile bize Annemin küçük kardeşi yardım etmiş daha sonrasında ise Anneme ölmüş babasından miras kaldığı ortaya çıkmıştı çocukluğumun bu kısmını herkesin aksine oldukça net hatırlamaktaydım. Küçüktüm ama büyük düşüncelere sahiptim amaçladığım şeyleri yapıyordum her ne kadar sonucu mükemmel olmasada geç kalmamak adına yapabildiğim kadarını yapıyordum. Her zaman bir eksi oluyordu, bu benim saçma bulduğum bir eksiklik fakat başkaları açısından her şey demekti. O zamanlar küçüktüm ve daha dokuz yaşında iken bir makale kaleme aldığımda büyük bir alay konusu olmuştu üstelik zihnimi akıttığım o kağıdı okuma gereği bile duyulmamıştı, aynı yazıyı hiç değiştirmeksizin on beş yaşımda da vermiştim o zaman kesiminde ciddiye alınmıştım ve yazım bana il birinciliği getirmişti. Bu zamanın anlamsızlığını ve herkesin dilini esir almış saatlerin önemsizliğiydi. Öğrendiğim ve kanıtlanmış bir gerçek, kullanılamadığı taktirde sadece bir işkence hatta bir mağlubiyetti. Değerlendirilmediği süreçte beklemenin bir anlamı yoktu, ben nettim ve olabildiğinin en iyisini yapmadığım taktirde bunu insanoğluna sunmayı layık görmezdim. Şimdi o makalede geçen bir kelime okulumun adı olarak ele alınmıştı ve ben pes etmediğim süreçte zaman bana iyi şeyleri sunmayı seviyordu. Zihnimin bu tozlu sayfalarını kapatmış şuandaki benliğime odaklanmayı bir an unutmuştum beni o sayfalardan çekip alan bir kahkaha sesi oldu.
"Ağlayacaksan oynamayalım birader."
Volkanın sesini işitmem ile kafasına topu geçirmiştim.
"Ne zaman ağladığımı gördün."
Topu elinde sektirmeye başladığında neşesi gayet yerindeydi. Konuşmayıda ihmal etmemişti.
"Çocuğun birisi kafamı sıraya geçirmişti ve sivri kısımı kafamı deldiğinde ağlayan birisini tanıyorum ben ama.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİRİKİM
Mystery / ThrillerSonun Başlangıcı. Her son tam bir son mudur? Sona erdiğini düşündüğü her zaman kesiminde yeni bir son ile karşılaşacak olan bir Adam. Tek zaman, tek kavram. Tek kelime. BİRİKİM.