1 bölüm

4 1 0
                                    

Artık cok yorulmuştum bu şehirden, insanlarından ve onların baskılarından. Herkes kendine yapıyor ama hiç kimse farkında değil. Herkes bu baskılardan dolayı kendi özgürlüğünü kısıtlıyor, ama farkında değiller. O yüzden ben bu yerdeki bütün insalardan sıkıldım. Hep kendi çıkarlarını düşünüp herkesi eziyorlar. Herkes paragöz olmuş, ama bu kadar zenginlik düşünülmeseydi fakirlik olur muydu?

Ben de artık bu yüzden burdan gitmeye karar verdim. Kendime yeni hayat kurup, hayallerimin peşinde koşmalıyım. Kimsenin olmadığı bir yere gidecektim. İnsanların yaşamayı düşlemediği bir yer olmalıydı burası. Pencerden dışarı baktım ve düşündüm. Bu içinde bulunduğum karanlıktan sıyrılıp aydınlığa doğru gitmeliydim. Tıpkı bir pervane gibi ışığa doğru uçmak! Bunu herkese söylemistim, ama herkes beni dalga konusu bellemişti. Gülmüşlerdi. Herkesin dilinde dolaştım. Ama tüm bunlara rağmen pes etmedim , onları duymamazlıktan geldim. Cesaretimi geç toplasam da gün bitmeden yola koyuldum.

Akşam olmaya başladı, hava yavaşça karardı. Gözlerimde uykuluydu. Ben artık pes edecektim. Yüreyecek halim kalmamıştı. Zaten karanlık da bastı. Uyumaya karar verdim. Bir ağaç buldum, altına uzandım ve ufka doğru bakarak yavaşça uykuya daldım.
Uykumun içinde yüzüme gelen aşırı ışıkla gözlerimi açtım. Ve karşımda güneşi gördüm. Hemen ayağa kalkıp koşmaya başladım. Ama bir gariplik vardı. Ne kadar koşmaya çalışsam da koşamıyordum. Bem koşmaya çalıstıkça sanki tüm evren iş birliği yapmış gibi aksine hareket ediyordum. Ne kadar çabalasam da boşuna. Güneş git gide uzaklaştı ve ardından kayboldu. Ayaklarım beni taşıyamayacak duruma geldiğinde yere diz çöktüm ve ağlamaya başladım. Gözyaşlarım yere damla damla dökülürken yerde küçük bir su birikintisi oluşturdu.
Omzuma dokunan yumuşak bir elle o nayif sesi duyduğumda hemen arkama döndüm. Karşımdaki bendim. Ama nasıl olabilir ki. Ben burdaydım. Evren benim aksime çalışırken ben hala karşımdaki kopyama bakıyordum. Nayif sesiyle tekrar konustu. "Üzülme!" dedi. Herşey çözülmeyi bekleyen bir bulmaca gibi karşıma çıkarken bende bu bulmacaların içinde kayboluyordum. Hemen kendimi toparladım ve şaşkın bir sesle "sende kimsin " diyebildim. Karşımdakide sorduğum soruya bekletmeden cevap verdi. " benim kim olduğum önemli değil" dedi ve yine aynı tonla " sana birşey söyleceğim, eger yaşamak istiyorsan kim olduğunu ve yaşamanın ne oldugunu bul. Niçin yaşadığını ve amacının ne olduğunu sorgula. Bu senin yolun olsun. Bak o zman göreceksin ki güneş cokta uzağında sayılmaz."

Üzerimde uçuşan kusların sesleriyle uyandım. Bu gördüklerimin hepsi rüyaymış. Ama çok gerçekçiydi. Etrafıma baktığımda bir orman gödüm. Hemen yola koyuldum. Ormanın girişine geldiğimde uzun ağaçların ortasından yararak giren bir yol vardı. Sanki bu yol ormanı ikiye bölmüştü. Orman çok ürkütüycu baştan aşağı karanlıktan oluşan aralardan sızan ışıklar ise ormanı korkutucu görünmesinde yardım ediyordu. Etrafıma bakındım bu yoldan başka yol yoktu. Burdan geçmek zorundaydım. Cesaretimi toplayıp girdim. Ormanın sessizliği içinde sadece üzerine bastığım agac dallarının sesi vardı. Onun dışında hic bir ses duymadım.

Derken bir ses duydum. Sanki bir şey beni takip ediyordu. Hemen etrafıma bakındım. Korku tüm vücudumu ele geçirirken önüme bembeyaz bir kurt atladı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 09, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

güneşe giden bir yolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin