~KARANLIK~🔥1🔥

61 9 4
                                    



17 yaşındaki bir kızın hayatı nasıl olmalıydı sizce? Bence biraz eğlenmeli, gezmeli yada arkadaşlarıyla pijama partisi yapmalı. Tabi bunlar normal genç kızları için geçerli. Ben onlardan biri asla olmadım. Asla eğlenmedim, gezmedim yada pijama partisi vermedim veya veremedim...
Adım Güneş evin tek kızıyım. Annem bir alkolik babam ise mafya. Bu belki size klişe gelebilir, ama emin olun babamı tanıdıktan sonra anlayacaksınız.

Bugün günlerden salı ve 4 ay sonra bugün doğum günüm var. Şu yaşıma kadar hep doğum günü partisi veren insanları kıskanmışımdır. Yanlarında aileleri, arkadaşları var. Benim ise ne aile demeye bin şahit gerek bir ailem var, ne de adam akıllı arkadaşlarım. Anıl ve Ada dışında tabi. Annemin alkolik, babamınsa mafya olduğunu bilen ve bununla birlikte yanımda duran sadece iki kişi.

2 yıllık tedavimden sonra ilk defa özgürdüm. Buna üzülmeli mi yokta sevinmeli miydim bilmiyorum. Eve gidip annemi ve babamı görmeye hazır olduğumu düşünmüyordum. Onlar yüzünden 2 yıl hapis hayatı yaşadım. Akıl hastalıkları tedavisi aldım. Her gün rüyama giren ve orda öldürdüğüm adamlar danmı yoksa olmadığı halde etrafta gördüğüm saçma sapan şeylerden mi bahsedeyim.

Babanızın mafya olmasının zorluklarından biri işte bunlarda. Hak etmediği halde öldürdüğü adamlar benim rüyama giriyordu. Ve sanki beynime beynime bıçak batırıyorlardı. Ben bunları hak etmemiştim. Onun hatalarının bedeli benim 2 yılımı aldı, Benim!.

"Kuşuumm çıkmışsın, niye aramadın hemen gelirdik. Çok bekledin mi? Nasılsın iyisin dimi?-" daha devam edicekken Adaya hızla sarıldım. Konuşmaya gücüm yoktu, sadece yanımda birini görmeye, ona dokunmaya ihtiyacım vardı. Adadan ayrıldıktan sonra, akan göz yaşlarımı elimin tersiyle silip Anıla yaklaştım. Tam sarılıcakken beni tuttu ve zoraki gülümseyip
"Ağlayan insanlardan nefret ederim ona göre. dedi ve beni kendine çekip sarıldı. Bana söylüyordu fakat omuzumda göz yaşı hissedebiliyordum. Anıldan ayrıldıktan sonra karşımda hüngür hüngür ağlayan Adaya dönüp,

"Benim için gerçekten ağlayan iki kişisiniz. Beni benden fazla düşünen, seven sizsiniz. Bakın etrafınıza" zorla yutkunup etrafa baktım "Ne annem ne babam burda. Umurlarında bile değilim. İnsanın ailesi tarafından sevilmediğini bilmek çok zor bir şey. Ben onlarsız yürümeyi öğrendim. onlarsız konuşmayı, düşmeyi kalkmayı öğrendim. Şimdi de onlarsız yaşayacağım, hep olduğu gibi." sözüm bittikten sonra Anıl da Ada da bana sımsıkı sarıldı ve ağlamaya başladılar. Bu hayatta en zor şey gülmektir, ve ben o zoru başarıp hep güleceğim.

~~~~~ 2 GÜN SONRA~~~~~

"Sana diyorum şu derse girmeyelim diye. Sıfırcıyı çekicek halim yok!!" Adanın en sık yaptığı şeyle yine karşı karşıyaydım yine. Bu hocayla bi alıp veremediği vardı bu kızın. Ne zaman onun dersine girsek kaytarma çabaları vardı.

"Sıfırcının bile derslerini özlemişim ya. Bırakta bugün dinleyeyim Ada!. diye çıkıştım şakasına. yan sıramda oturan Ada, sırasına hızla oturdu ve kollarını birbirine bağlayıp, boğa gibi solumaya başladı. Asanın arkasında oturan Anılda Adanın yanağını sıkıp olaya dahil oldu.

"Olum sadece bu dersten geçemiyorum az oturda dinleyek. dediğinde sırıttım ve bende önüme döndüm.

Hoca sınıfa girdiğinde etrafına bakındı ve gözleri beni buldu.

"Arıza, kalk bakalım. dediğinde Anıl öfkeyle yerinden kalkıcakken onu durdurdum. Yerimden yavaş yavaş kalktığımda bütün gözler beni buldu.

"Deli hastanesinden çıkmışsın." diye alay ederek konuştu. O deli dediği hastanede sakin kalmayı öğrenmiştim ve fazla takılmıyordum. Fakat Anıl fazla sinirliydi bu söylenenlere. Hızla yerinden kalktı ve hocaya doğru yürümeye başladı. Adayla birlikte Anıla doğru adım atıcakken bize dönüp 'durun!' der gibi baktığı için kımıldamadık.

KARANLIK!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin