Selam Arkadaşlar! Bu benim ilk hikayem. Insanlar, ben bu kitabı yazmaya başladığımı söylediğimde bana karşı fazla ön yargılı davrandılar. "Yapamazsın, dediler. 'Yapacağım' dedim." Ve en sonunda bu hikayeyi yazmaya karar verdim. İnşallah beğenirsiniz.
İyi Okumalar!
İnsanın hayatında ona daima ışık tutan biri vardır. Benim ışığım ise kuşkusuz Güneş'ti. Güneş sayesinde var oldum ben. O bana bir ışık oldu. Yaşamak icin bir sebebim olduğunu hatırlattı. Peki ya ben kim miyim? Ben Dolunay Aken.
İnsanlar cok guzel bir kız olduğumu söyleyip duruyorlar. Ben de aslında güzel bir kız olduğumu biliyorum. Ama yine de insanlar bunu söylediği zaman" Hadi canım ordan abartmayın" diyorum.
Fazla mütevazı bir insanım farkındayım. Ama bu benim yapımda var. Kendimi ovup durmaktan hoslanan biri degilim. Bugün okula gitmek icin hazırlanırken annemin aşağıdan seslendiğini duydum. "Hadi kızım, okula gec kalacaksın gel kahvaltını yap da hemen çık ilk gunden geç kalma." dedi. Haklıydı kadın. Saate baktığımda 08:10 olduğunu gördüm.
Gerçekten de gec kalacaktım. Hemen saçımı açtım. Cok az bir makyaj yaptıktan sonra kahvaltıya indim. Annemin yanağından bir makas alıp "Günaydın güzellik" dedim. Masaya oturdum ve hızlı bir şekilde kahvaltımı yaptım. Evden çıktım ve önceden annemin çağırmış olduğu taksiye bindim. Okula geldiğimde Berçin'in okul kapısında elinde telefonla beklediğini gördüm. Ben bu kızı gerçekten çok seviyordum.
Yanına gittim ve kocaman sarıldım. O da benim sarılışıma karşılık verdi. Okula gireceğim sırada gözüme takılan kişiyle olduğum yerde kaldım. O da kimdi...
Karşımda gördüğüm çocukla gözlerim yerlerinden çıkacakmışcasına açıldı. Bu çocuk da neydi böyle. "Meteor mübarek." diye geçirdim içinden. Bercin'e de çocuğun olduğu tarafı gösterdim. Ve koluna girerek çocuğun olduğu tarafa doğru götürdüm. Bu çocukla bir an once tanışmalıydım. Yanına gittiğimde elimi uzattım. " Selam. Ben Dolunay." ve elimi sıkarak konuştu. "Selam Dolunay. Ben de Güneş. Tanıştığıma memnun oldum." dedi. "Hangi okuldan geldin?" diye bir soru yönelttim. " Benim geldiğim okullu bildiğini pek sanmıyorum. Burdaki çoğunluk bilmez. Devlet okulundan geldim. Bursluyum."dedi. Vayy canına demek bursluydu. Hem yakışıklı hem de zeki demek. Allahım sana geliyorum. "Neden bu kadar ön yargılısın bizim gibi insanlar için. Senin bildiğin insanlardan değiliz biz"dedim. Sonra konuyu kapatarak yanımda telefonla uğraşan Bercin'i gösterdim. "Güneşciğim. Bu da benim arkadaşım Bercin" dedim. Bercin elindeki telefonla ilgilenmeyi bırakarak bana ters bir bakış attı. Allah allah ne oluyordu bu kıza böyle. Güneş elini Bercin'e uzattı ve "Merhaba Bercin tanıştığıma memnun oldum" dedi. "Bercin elini sıkarak "Ben de memnun oldum." dedi. Sonra ben araya balıklama atladım ve Güneş'e "Hangi sınıftasın?"diye sordum. "12-B" diye cevap verdi. İnanamıyorum aynı sınıftayızzz. "O halde yeni sınıf arkadaşlarına merhaba demelisin" dedim. "Iyi"dedi. "Sizinle aynı sınıfta olmak güzelmiş" diye de eklemeyi unutmadı. Zil çaldığında müdür kürsüye çıktı ve her sene olduğu gibi konuşmasını yaptı. Sınıflara çıktığımız zaman ilk dersin geometri olduğunu öğrendik. Off allahım. Siz bizi okuldan bıktırmak icin elinizden geleni yapıyorsunuz. Senenin ilk dersi geometri mi olur yaaa. Fatih Hocanın gelmesi ile herkes ayaklandı. Bir tek o. Bir o ayağa kalkmamıştı. GÜNEŞ. Hoca Gunesi umursamadan kendisini tanıtmasını istedi. Gunes ise ayaga kalkmadan " Adım Güneş ERTAN. Savaş lisesinden geliyorum." dedi ve sustu. Fatih hoca ona "Hoşgeldin"dedi ve derse geçti. Teneffüs zili çaldıktan sonra herkes aşağı indi. Bercin ile birlikte kantine inecekken Güneş bileğimden tuttu ve bana burada kalmamı soyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sayende Ben #Wattsy2017
ChickLitEger Güneş ışığını Ay'a yansıtmasıydı Dolunay var olmazdı..