-2-

529 38 3
                                    

  Kafasını dağıtmak için ve biraz da sıkıldığı için üstüne aldığı montla dışarı atmıştı kendini. Ona karşı esen rüzgar içini titretiyor ama o bunu umursamadan yoluna devam ediyordu. Tabiki yine yalnızdı ve yine o her daim gittiği yere konumlanmış bir şekilde yürüyordu. Aslında kalbinin ve rüzgarın götürdüğü yere gidiyor ama bütün yollar kurtulamaksızın o bara çıkıyordu.

Sarhoş olmak pek onun tarzı olmasa da kendini çoğu zamanlar orada buluyordu. Alkol onun tek arkadaşı, bardaki barmenler onunla diyalog kuran tek insanlardı.

Kapıdan içeri girdi ve soğuğun ardından gelen tatlı sıcaklığın onu mayıştırmasına izin verdi. İçeriden gelen keskin ve güçlü gardenya kokusu onu uzun zaman sonra ilk kez gülümsetmişti. Yüzünde belli belirsiz oluşan gülümsemesi çok uzun sürmeden yine yerini hayattan umudu kalmamış bir yüz ifadesine bırakmıştı.

Günün güneşin battığı zamanlarında olduğu için bar yavaş yavaş dolmaya başlamıştı, geç saatlere kalmamalıydı zira ona göre ne kadar kalabalık o kadar tehlikeydi artık. İstemese de insanlardan uzak yaşamaya alışmıştı ve bunu bozmayı tehlikeli görüyordu.

Birkaç bardak, birkaç şişe derken daha da mayışmış ve bu ona haz verirken düşüncelerinden de arınmasını sağlamıştı. Boğazındaki acı yumruyu saymazsak harika hissediyordu.Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi harika hissinin de sonu anılarını hatırlamaya başlayınca gelmiş oldu. Boğazındaki yumru nefes almasını engelleyecek kadar büyünce derince bir nefes almaya çalıştı, sadece çalıştı.(Öldü falan jkjjkfds)

Bu düşüncelerle boğuşurken düşünceleri barmen tarafından bölündü.

'' Bir bardak daha ister misiniz efendim?''

'' Teşekkürler, almayayım.''

Barmen onu yalnız bırakınca boş bardağıyla ahşap masada oynuyor, daireler çiziyordu. Dalgınlıkla masadaki çizikleri incelerken masanın üstünde bir telefon numarası yazılı olduğunu gördü. Beynindeki tartışmasının sonucunda telefonuyla fotoğrafını çekmeye karar verdi. Arada onun da çılgınlık yapmasından zarar gelmezdi, değil mi?

*****

Başı çok az döndüğü için sağ salim eve varmıştı. Başı biraz ağrıyordu bu yüzden başını yatağa koyup yatmak istiyordu. Ama iradesi ve kalbi bunun zıttını istiyordu. Zaten yaşadığı her an düşündüğü şeyler yine peşini bırakmamış, bir bir beynini doldurmuştu.

Çoğu zaman da ,şuan olduğu gibi, içine bir intihar etme isteği doluyor, ama bu cesareti kendinde bulamıyordu.

Aslında intihar etse kimsenin hayatında bir değişiklik yaratmayacağını çok iyi biliyordu. Bir kaç kere intihar etmeye kalkışmıştı ama bir türlü ölmeyi başaramamıştı.

Kesin kararlıydı, bu sefer ölecekti.

Çekmecesinden bu amaçla aldığı silahı çıkarıp masanın üstüne koydu. Bunu yapmalıydı.

Ama masanın üstündeki silah ile bakışınca ölüm korkusu sarmıştı bedenini.

Şuan da zaten bir ölü gibiydi. Yürüyen bir ceset gibi hayattan hiç bir amacı kalmamıştı.

Bunu yapmasa bile ölüyordu içten içe, ölüyordu her gün..

Bunu yapabilecekti, yapmalıydı, yapacaktı..

Masanın üstündeki telefonuna kaydı gözü..

O telefon numarası.. Biraz eğlenmeden ölmek istemediğini farketti.

Tek diyalog kurduğu kişilerin barmenler olduğunu hatırlayınca gerçekten de böyle ölmemesi gerektiğini düşündü.

Ölmeden önce biriyle konuşmak istiyordu. Belki arkadaş olabilirlerdi.

Belki o kişi onu intihar etmekten alıkoyabilirdi.

Onun için oyun şimdi başlıyordu...

-----------

Yeniden selam..

Çok geçmeden yeni bölüm atacağımı söylememiştim değil mi?

Tabi siz şaşırdınız. Bu kız 40 yılda bir bölüm atardı, kafasına saksıdüştü falan diyebilirsiniz.. Ya da demezsiniz jdjdnd

Okul bitince geri döndüm tabi ..

Bu yüzden sizi bölümsüz bırakmamak için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım...

Sizde kitapları okuyun ve kütüphanenizden çıkarmayın lütfen.:))

Hoşçakalın, umut ile kalın..

Hoşçakalın, umut ile kalın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Russian Roulette | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin