"Her şey başlangıçta son bulur..."
"Elimde kelebekli defterle kala kaldım. Onu çok özlüyorum. Daha bir hafta önce dövüşüyorduk. Nasıl oldu da şu anda yanımda o yok. O bu yaşta ölmeyi hiç hak etmemişti..."
Herkesin korkudan giremediği çeşitli cinayetlerin işlendiği o ıssız, karanlık ormandayım. Güneş batmak üzere. Hava soğumaya başlarken ben göz yaşlarımın sıcaklığıyla yetinmeye başladım. Bacağımdaki titreşimle gerçek dünyaya döndüm." Alo! Anne."
" Carrie, hava karardı ama sen hala evde değilsin?"
" Anne evin çok yakınındayım. Hava almak için yürüyüşe çıkmıştım da geliyorum,endişelenme."
" Tamam Carrie. Dikkat et kendine. Bu kasaba fazla güvenli değil. Biliyorsun tatlım?"
" Biliyorum, anne. Şu anda kapıdayım açar mısın? Yol boyunca eşlik ettin bana. "
" Hhaha... Tatlım geldim kapa hadi."
" Tamam."
...
" Hoşgeldin Carrie. "
" Hoşbuldum annem. Karnım kurt gibi aç ne yaptın bakalım " diyerekten sarıldım. Annem kulağıma yaklaşıp" Tyrik'in en sevdiği... " boğazına düğümlenmişti kelimeler.
" Tamam anne. Anlamıyorum neden bu kadar üzüyorsun kendini. 1 haftadan beri hiçbir şey yemiyorsun ayrıca uyumuyorsun ve günlerdir ağlıyorsun. Tyrik bizim hep güçlü olmamızı isterdi. İleride bir asker olmak istiyordu ve bize bunu defalarca söylemişti. Hatırlamıyor musun?"
İkimiz birlikte" Eğer ben ölürsem üzülmek yok. Eninde sonunda hepimiz öleceğiz bu kaçınılmaz bir gerçek ve ağlarsanız ben daha çok üzülürüm. Sizin hep yanınızda olacağım. Tek fark ise beni göremeyeceksiniz. Anlaştık mı anne,baba ve Carrie?! "dedikten sonra annem 15 yaşındaki kardeşim için daha da ağlamaya devam etti.
" Dolly! Artık ağlamayı bırakmalısın. Hiçbirimiz bunun olmasını istemedik değil mi? "diyerekten lafa karıştı babam.
" Evet, anne. Bu hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Biz de çok üzülüyoruz ama hayatımıza devam etmeliyiz. Tyrik bunu isterdi. Biliyorsun değil mi?
" Haklısınız ama oğlum daha yeni öldü. Anlayışla karşılayın, lütfen.?"
" Dolly içeri geçelim hadi. "
"....... "
...
Akşam yemeğinde hiç konuşmadık. O kötü bir histi ki sanki oyunculuk eğitimi almamış ve yeteneği olmayan üç kişinin aile rolünü canlandırmasını andırıyordu. Soğuk,sessiz bi o kadar da çok sesli bir isyan...
Birkaç kaşık çorbadan içtikten sonra gıcırdayan tahta merdivenlerden yukarı doğru çıktım.
Hala inanamıyorumdum. Buraya geleli daha üç ay oldu ve bir hafta önce de kardeşim öldü. Zaman çok hızlı akıyor.
Kardeşimin öldürülme nedeni hala belli olmadı. Cumartesi günü yeniden polis merkezinden beni çağırıyorlar.
Yorgunluktan hiçbir şey yapmayacağım. Sadece uyumak istiyorum, sadece. Beni bu dünyadan uzaklaştıran tek şey bu olsa gerek...
...
"Evet, Bayan Carrie. Şöyle oturun lütfen."
"Teşekkürler Şerif."
"Hmmmm... Size birkaç soru soracağım. Hazırsanız...." endişeli bir şekilde şerifin sözünü keserek
"Hazırım. Sorabilirsiniz."
"Kardeşiniz Tyrik öldüğünde neredeydiniz?"
"Ben...Mutfaktaydım."
"Bayan Carrie ayrıntıya girin lütfen."
"Hatırladığım her şeyi anlatsam daha iyi olacak sanırım."
"Kesinlikle, Bayan Carrie."
"Hmmm... Aslında şöyle başladı. Sabah kalktık. Kahvaltımızı yaptık ve annemgilin dışarı çıkması gerekti. İşleri vardı.
Annem giderken dışarı çıkmamamız için bizi uyardı.
10-15 dakika sonra ise Tyrik'e film izleyebileceğimizi söyledim. O da kabul etti. Mısır patlatmayı unutunca mutfağa gittim. Tyrik film izlemeye öyle bir koyulmuştu ki benim gittiğimi bile anlamadı.
Mutfağın bahçeye açılan kapısının ordan hışırtılar gelmeye başlamıştı. Oraya doğru gittiğimde hiçbir şey yoktu. Büyük ihtimalle kedidir diyip geçtim.
Biraz zaman geçti. Tyrik'e seslendim. Cevap vermedi. Salona döndüğümde ise Tyrik yoktu. 5-6 saniye sonra ise o dehşet verici çığlık sesi geldi. O ses Tyrik'e aitti. Benden yardım istemişti.
Mutfağa tekrar dönüp en keskin bıçağı aldım. Salonun bahçeye açılan kapısından ormana doğru koştum. Zaten evimizin arkasında orman vardı.
Son sürat koştum, nefes bile almadan fakat karşımdakini görünce hayatımda hiç tatmadığım o acıyı tattım. Karşımda Tyrik'in cansız bedeni bana doğru dönüktü. İyice yaklaştım.
Tyrik'in suratına desenler çiziliydi. Boynunda da 4 tane nokta vardı. Daha doğrusu ısırılmıştı ya da bir şeyler batırmışlardı. Bilmiyorum ama yüzünde çeşitli simgeler vardı.Bu kadar Şerif. "
" Bayan Carrie. Bu olay saat kaç gibi gerçekleşti?"
" Sanırım akşam beşte oldu."
" Tamam sizi birkaç dakikalığına düşüncelerinizle baş başa bırakıyorum."
...
Gözyaşlarımı silerken kapıdan içeriye genç bir polis geldi. Göz göze geldiğimizde her şey donmuştu.Şerif bu durumdan şüphelenince
" Gel bakalım Kevin. Elindekiler ne? "
" Şerif Daxton elimdekiler Tyrik cinayeti hakkında."
" Hmm... Bir bakalım. Katil hakkındaki bilgiler bize bir tek kişiyi gösteriyor."
"Evet Şerif Daxton. Çok yakınlarımızda aslında ve bunu neden önceden fark etmedik ki?"
"Haklısın,Kevin. Ama katil çok zeki. Önceki cinayetlerinde de arkasında farklı izleri bırakınca bulamadık. Neyse sen işine geri dön daha çözmemiz gereken çok cinayet var."
Kevin giderken gözleri bana kin kusuyordu. Kendimi toparlayaraktan
"Şerif Daxton katil kim? "
" Bunu bana mı soruyorsun, Carrie? "
" Şerif Daxton lütfen daha açıklayıcı konuşun. Dediklerinizden hiçbir şey anlamıyorum. Şüpheleniyorum. "
" Katil sensin Carrie!!!"