Bölüm:2-Her Şeyin Başladığı Yer

40 16 12
                                    

Cesedin kaybolmasından bu yana 2 saat geçti. Polisler daha ciddi bir şekilde bu işe koyuldu. Belki de bu işle başından beri bu kadar ilgilenselerdi bunların hiçbiri olmazdı. Nasıl bir deli ceset çalar ki?

"Ash, uyudun mu?"

"Böyle bir şeyin mümkün olabileceğine inanabiliyor musun?"

"Neyin?"

"Uyuyabileceğimin."

"Sanırım hayır."

"Dianna, hemfikiriz değil mi?"

"Ne konuda?"

"Cesedin çalındığı konusunda."

"Sende acaba yaşıyor mu? fikrini aklından geçirdin değil mi?"

"Bize gelen not biraz kafamı karıştırdı. Ama hayır imkanı yok. Biri bizimle dalga geçiyor."

"Çok acımasızca."

"Cade'in insanlara yaptığı kadar değil. Belki de hak ediyoruzdur."

Acaba Cade sonunun böyle olacağını bilse değişir miydi? İnsanların değiştiğine inanan bir insan değilim. Bence sadece rol yapıyorlar. Peki rol bile yapsa bu onu kurtarabilir miydi? Çoğu insan rol yapar. Yeni bir ortama girdiğine o ortamda kendini sevdirmek için. Ya da bir işe girmek için. Ben ve Dianna çokta kötü insanlar değildik. Tabi ki Cade ile karşılaştırdığımızda. Bu yüzdendir ki Cade'i öldüren bir insanın bize de zarar verme olasılığının gayet yüksek olduğunu düşünüyorum. Sanırım cesetten çok bizim için endişeleniyorum. Birde şu not olayı var. Katille bu notları gönderen insan acaba aynı insan mı?

"Ashley, ben gidiyorum."

"Nereye?"

"Şeyle buluşacağım."

"Eğer Stephanie dersen seni burada öldürürüm."

"Hayır Zack diyecektim."

"Zack'le en son ne zaman görüştün? Her şey yolunda değil mi? Ayrılmadınız?"

"Hayır. Tabi ki hayır. Sadece çok yoğundum. Neyse ben çıkıyorum."

"Tamam. Bende Olivia ile buluşayım baya oluyor."

"Cade öldüğünden beri insanlarla iletişimimizi kopardık."

"Bizi anlayacaklardır. Hadi geç kalıyorsun Dianna."

Dianna çıktıktan yarım saat sonra hazırlanmaya başladım. Bugünün güzel olacağını hissediyordum. Umarım olurdu. Çünkü ihtiyacım buna gerçekten ihtiyacım vardı. Gerçekten. Olivia'ya buluşacağımız kafenin konumunu attım. Ve odamı düzenledikten sonra yola çıktım.

Mekana Olivia'dan önce gelmiştim. Kafenin duvarlarının rengi çok açık bir pembe tonuydu. Masalar bembeyaz olmakla beraber içeriye girdiğinizde huzur doluyordunuz. Çok aydınlıktı. Ve her zaman güzel kokardı. Odanın diğer bölümünde mutfak onun önünde ise vitrinler bulunuyordu. Vitrinin önünde duran küçük kız annesine beğendiği pasta dilimini gösteriyordu. Annesi kızının seçtiği pasta dilimini alırken Olivia içeri girdi.

"Ashley! Seni çok özledim. Nasılsın?"

"Olivia bende seni çok özledim. Fena değil sen?"

Olivia önce elini omzuma koyup bana baktı. Ve gülümsedi. Sonra da karşı sandalyeye oturdu. Her zaman modayı takip eden bir kız olarak giyimindeki kalitesiyle kendini ön plana çıkarmayı başarıyordu. Eğer dolabında moda olmayan bir şey görürse krizlere girebilirdi.

"Tatlım biliyorum çok zor. Yaşananlar...Ve siz onunla çok iyi arkadaştınız. Ben onunla çok uzak olsam bile nasıl üzüldüğümü anlatamam."

SırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin