"Nerede kaldın?"
"Pardon, Bayan Dall."
"Her neyse. Çayını masaya koydum."
"Teşekkür ederim."
Kadın itici miydi yoksa kaybetti kızı dolayısı ile üzgün müydü bilmiyorum. Ama anlamak çok zordu. Uzun zamandır yüzünün güldüğünü hatırlamıyorum. Gerçi Cade buradayken de çok güldüğünü hatırlamıyorum. Sanırım bizden çok hoşlanmıyor. Acaba kızının başına gelenlerin bizim yüzümüzden mi olduğunu zannediyor? Cade'in diğer insanlara yaptığını bilmeden bizi mi yargılıyor? Belki de Cade huyunu annesinden almıştır. Verdiği çayda zehir aramalı mıyım?
Bardağın başta dar ama giderek genişleyen bir yapısı var. Kulpu o kadar dar ki parmaklarım sığmıyor. Bir hanımefendi olmak epey zor olsa gerek. Hangi insanın parmağı oraya sığar ki? Pardon, Bayan Dall'in parmağı oraya gayet sığıyor.
Acaba kızının ölümü onda nasıl bir etki bıraktı? Biz onu birkaç yıldır tanıyoruz ama annesinin Cade'i hepimizden iyi tanıdığı aşikar. Biz bile bu kadar üzüldüysek, her yerde onun sesini arıyorsak, kim bilir annesi ne haldedir? Bu sebepten dolayı az önce söylediklerimin çok kaba olduğunu düşünüyorum. Pardon Bayan Dall, kaba olmak istemezdim. Ama bana bu kadar ürkütücü bakmaya devam ederseniz, bence siz de benden özür dilemelisiniz.
Dianna gerçekten kimin yazdığını buldu mu acaba? Buradan bir önce kurtulmalıyım. Daha da önemli bir sorum var aslında. Dianna'ya gerçekten güvenmeli miyim? İki zor soru. İkisinin de cevabı canımı acıtacak gibi hissediyorum.
"Bayan Dall, çay için teşekkürler."
"Rica ederim."
"Benim artık gitmem gerek."
"Şimdi mi? Biraz daha kal."
"Şey. Biraz işim varda."
"Az sonra gidersin. Biraz sohbet edelim. İşin çok acil değildir."
Ah bir bilseniz ne kadar acil. Önüme kırmızı halı sererek yollarsınız beni buradan. Ama bilmiyorsunuz. Kimse bilmiyor. Şimdilik...
"Ashley, sana güvenebilirim değil mi?"
"Tabi ki Bayan Dall."
"Cade'i kim öldürmüş olabilir bir fikrin var mı? Kim benim kızımı öldürdü?"
"Emin olun bilmiyorum. Keşke bilseydim. Olanlar çok karışık. Yakında çözülecektir. Merak etmeyin."
"Polislere mi güveniyorsun? Onlar mı çözecek? Onların hiç doğru düzgün bir cinayet çözdüğünü gördün mü?"
"Bayan Dall, eminim bir şekilde ortaya çıkacak."
"Ben hiç emin değilim. Eğer polis bulmazsa. Ben bulurum."
"Merak etmeyin. Benim gitmem lazım. Şüphelendiğim biri olursa mutlaka haber veririm."
Sonunda özgürlük. Umarım Dianna gerçekten kim olduğunu bulmuştur.
"Dianna, çıktım nereye geleyim?"
"Mesaj atarım. Yakın. Yürüyerek gelebilirsin."
Gerçekten yakın. En fazla beş dakika sürer herhalde. Bayan Dall'in evinden yürümeye başladım. Bu mahalle eskisinden daha kasvetliydi. Artık çocuklar bahçelerde oynamıyordu. Bu sokakta en çok çocuk bağırışları duyardınız. Ama her akıllı aile doğal olarak çocuklarının dışarı çıkmasına izin vermiyor. Bütün evlerin önündeki bahçeler daha az renkli. Hava daha gri. Cade gittiği gibi bütün güzellikleri de yanında götürdü. Tam istediği şey. O gittikten sonra kimsenin mutlu olmasını istemezdi. Galiba istediği oluyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırlar
Teen FictionHer genç kızın sırları vardır değil mi? Peki her sır paylaşılır mı? Bazı sırlar bilinmeyecek kadar kötüyse gizli kalması daha mı iyidir? Bir sır sonsuza kadar saklanır mı? Muhteşem bir lise hayatı yaşayan üç yakın arkadaşın da elbette ki sırları va...