Bölüm-3: Sır, Namustur

17 2 0
                                    

                    -----3 Yıl Önce-----
    +Evet çocuklar.. Bugünkü dersimizin bitiminde sizlere çok önemli bir şeyden bahsedeceğimi söylemiştim.. Bu günden itibaren sizlere ömrünüzün sonuna kadar işinize yarayacak bazı kurallar söyleyeceğim.. Bunları uyguladığınız takdirde hayatınızın her anı güzelleşecektir.. Öyleyse ilk kuralımıza geçelim..
     Kural 1: Tökezleme, düşersin..
Bunu ister bir kağıda yazın, ister aklınıza.. Ama bunu ne şekilde olursa olsun uygulayın.. Şimdi serbestsiniz..
     Ali yavaşça oturduğu yerden kalkarken kendisini takip eden gözlerin farkında değildi.. Zaten olmasına da imkan yoktu.. Antrenman sırasında yeteri kadar yorulduğu için bir an önce kalkıp gitmek istiyordu evine..
Biraz sonra onu takip eden gözler takibi bıraktı ve gözlerin sahibi cebinden telefonu çıkartıp bir numarayı çevirdi.. Birkaç saniye sonra ise telefon açılmış olacak ki karşı tarafa "Merhaba, yeni oğlumuz hayırlı olsun" dedi ve hemen kapattı..
      Adam kendisine yaklaşan boks antrenörünü fark edince toparlandı..
     - Selamun Aleyküm Fatih usta..
     + Aleyküm Selam hocam..
     - Hayırdır inşallah hangi rüzgar attı seni buraya?.
     + Hayır inşallah hocam, hayır..
     Bıyık altından gülerek terk etti orayı Fatih usta..
     Kendisi iri yapılı pehlivan gibi bir adamdı.. Dışarıdan bakanların bir bar bodyguardı sandığının aksine el arabasında köfte satarak geçimini sağlıyordu.. Yaşına rağmen yüzündeki çizgilerden ve saçlarındaki aklıklardan hayatın acı tecrübeleriyle yetiştiği hemen anlaşılıyordu..
                ----- Ertesi Gün -----
     Yine bir ders günü bitmişti ve antrenör yine bir kural söylemişti:
     - Kural 2: Ümit en etkili silahtır.. Onu asla kaybetmeyin..
     Yine bitmişti bir ders günü daha ve Fatih usta yine oradaydı fakat bu kez uzaktan izlemiyordu.. Usulca Aliye yanaştı ve omzuna dokundu.. Aniden dönen Aliye tebessüm ederek;
     -Gel evlat, sana bir köfte ısmarlayayım..
    dedi..
     Ali zaten yorulmuş ve acıkmıştı.. Üstelik Fatih ustanın ellerinden köfte yiyen bir daha asla başka yerden yiyemezdi.. Hemen kabul etti ve Fatih ustanın peşine takıldı..
      Fatih usta el arabasının başında değil evinde ısmarlayacaktı köfteyi.. Aliyle birlikte merdivenlerden çıktılar ve içeri girdiler.. Hiç adeti olmamasına rağmen Aliden mutfakta yardım etmesini istedi.. Bir taraftan iş yapıyor diğer taraftan da Aliyi soru yağmuruna tutuyordu:
      - Evlat, Vatanını ne kadar seversin?.
     + Tabiki de çok severim Fatih usta, soru mu bu da?.
     - Elbette seveceksin evladım.. Peki gün gelince bu vatan için her şeyinden vazgeçer misin?.
     + Fatih usta.. Dediklerinden pek bir anlam çıkaramıyorum ama yine de samimi cevaplar vermeye devam edeceğim.. Sonucu çok merak ediyorum.. Ve evet.. Gerekirse bu Vatan için canımdan da vazgeçerim..
      Fatih usta tebessüm ediyordu.. Bir çocuktan böylesine cevaplar almayı hiç beklemezdi.. İçinden birkez daha "tam isabet etmişim" diye mırıldanmaktan kendini alamamıştı..
      Biraz sonra Aliye elindeki işi bırakmasını söyledi.. Kendisi de elini yıkadı ve masaya beraberce oturdular.. Cebinden cüzdanını çıkardı ve Aliye bakarak:
     - Evlat, şu andan itibaren devlet tarafından çok büyük bir vebal yüklenecek üzerine.. Artık Sen bu devletin gizli bir askerisin ve hayatını buna göre devam ettireceksin.. Bu günden sonra antrenmandan sonra benim yanıma geleceksin ve burada bazı şeyler üzerinde çalışıp seni eğiteceğiz.. Bu andan itibaren ikimizin arasındaki bu sohbeti ifşa etmen, devlet sırrını ifşa etmen niteliğindedir ve cezası ölümdür..
     Alinin gözleri büyümüştü.. Yıllardır köftesini doya doya yediği Fatih usta devlet için çalışan gizli bir birimin ajanı olduğunu söylüyordu ve kendisini seçmiş, onu eğitip tıpkı kendi gibi bir ajan olarak yetiştireceğini söylemişti.. Bir anda sorular birikmeye başladı aklına..
      Neden onu seçmişti?. Neye dayanarak onu seçmişti?. Bunların hepsi sonu gelmeyecek olan soruların sadece başlangıcıydı..

Kurtlar Ve KartallarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin