6-Kaçış

68 4 0
                                    

Başkanın dedikleri karşısında şok olmuştum.Ceza çekmeye değecek bir şey yapmamıştım ben,ya da öyle sanıyordum.Lanet olsun şimdi ne yapacaktım?Öyle durup bana zarar vermelerine izin veremezdim.

Başkan hizmetçisine benimle yalnız kalmak istediğini söyledi ve adam odadan çıktı.Başkan elini neşterlerin üstünde gezdirirken ben korkudan soğuk terler döküyordum.Biraz güç toplayıp bağırmaya başladım.Lütfen bana acıyın,lütfen! diye bağırıyordum ama başkan sessizliğini koruyup benimle konuşmamakta kararlıydı.

------------------------------------

Birden çığlıklarım hızlanmaya başladı.Çünkü başkanın kafası kanlar içinde göğsümde duruyordu.

Birden bir el çığlık atmamam için ağzımı kapattı.Beni sakinleştirdikten sonra yüzüme doğru eğildi ve gözlerimin içine baktı.

ISABEL ?

Odada sadece loş bir ışık vardı.İnsanları tam ayırt edemiyordum.

-Alexander buradan gitmeliyiz.

İşte şimdi o olduğunu anlamıştım.Bu sesi her yerde tanırdım.O beni kurtarmaya mı gelmişti,yoksa bu da mı bir oyundu?Ah Isabel ah beni hep tereddütte bırakıyorsun.

Ellerimi ve ayaklarımı bağlı olduğum yataktan hızlıca çözmeye başladı.Yavaşça doğrulmama yardım etti.Ayaklarımın üzerine indim ve yürümeye çalıştım.

+Isabel onu sen mi öldürdün?

-Evet bunu yapmalıydım yoksa o seni öldürecekti.

+Ama burada olduğumu nerden biliyordun?

-Ben her an seni takip ediyordum.

+Peki,neden?

-Onu boşver dedi ve birden durdu.Ve etrafı kollamaya başladı.GİTMELİYİZ diye bağırdı ve beni kolumdan tutup aşağı doğru götürdü.

Koşuyorduk ama ortalıkta kimseler yoktu.Peki o zaman biz niye koşuyorduk?

Kafamı birden yana çevirdim ve bir deste cüsseli adamın bize doğru geldiğini gördüm.Isabel adımlarını hızlandırdı ben de ona uydum.

Sonunda şatodan çıkmıştık ama adamlar hala arkamızdaydı.Çok hızlı koşuyorlardı bize yetişmeleri an meselesiydi.

Hızımızı arttırdık ve adamlara fark attık.Birden Isabel'in ayaği takıldı ve düştü.Ona yardım etmek amaçlı durdum ama ayağı kırılmıştı ve çok kötü durumdaydı.Bana 'Gitmelisin Alex ilerideki kırmızı ağacı bul.' dedi.Tam itiraz edecektim ki adamlar yaklaştı ve Isabel bana ''Koş seni lanet olası,koş!'' diye bağırmaya başladı.

Toparlandım ve koşmaya başladım.Gözüm arkadaydı.Adamlar Isabel'in yanına ulaşmışlardı ve yarısı onu yaka paça götürürken diğer yarısı da peşimden geliyordu.

Ben ne yapmıştım?O bana yardım etmişti fakat ben onu bırakıp gitmiştim.Kendimden iğreniyordum benim için işkence çekecekti,belki ölecekti.Ama uğruna bunlara katlanacağı kişi ne yapmıştı?Onu bırakıp gitmişti.

Artık koşacak gücümün kalmadığını hissettim.Hem ruhsal hem de bedensel yönden acı çekiyordum.

Nefes nefese yere yığıldım.Adamlar yanıma gelmek üzereydiler.Kafamı doğrulttum ve yaklaşık iki metre ilerisinde kırmızı bir ağaç olduğunu farkettim.Isabel'in bahsettiği ağaç bu olmalıydı.Yerimden kalktım ve kendimi zorlayıp ağacın yanına gitmeyi başardım.

Buradan sonrası için gücüm yoktu.Kendimi bir an evindeki mutlu günlerimde hayal ettim.Isabel'i görmeden öncesini,bütün bunları yaşamadan öncesini..Ne güzel günlerdi normal bir insan gibi yaşıyordum.

"Keşke evimde olsam."diye iç geçirdim ve birden kendimi o gün Isabel'le tanıştığımız ormanda buldum. Etrafıma bakındım,kendi dünyamdaydım.Beni yakalamaya çalışan adamlar yoktu.

Ya da kırmızı gökyüzü.

Sadece etrafımda yeşil ağaçlar vardı.Sessizliğe bürünmüş bir ormanın içindeydim.

Birden yanında durduğum ağaca baktım.İşaretliydi.Üstüne kırmızı bir çarpı konulmuştu.Demek ki burada bu ağaç,onların dünyasında ise kırmızı ağaç dünyalarımızın arasındaki geçiş kapısıydı.

Havanın karardığını fark ederek ormandan çıkmak için yürümeye başladım.Bir yandan aklımda hep Isabel vardı.Ona ne olmuştu?Mutlaka en kısa zamanda oraya geri dönüp Isabel'i kurtaracaktım.

Eve vardım.Herşey koyduğum yerde duruyordu.Yalnız bir adamım ben,ne bekliyordum ki?Asıl evde bir karışıklık olması anormal olurdu.

İş saati geliyordu.İşyerinde çalışanların nabzını yoklamak için oraya gitmeye karar verdim.

İşyerine vardığımda patron "Kovuldun!"diye uzaktan bağırdı.

+"2 haftadır işe gelmiyorsun şimdi ne yüzle buraya geldin?Defol!"

Cevap vermedim ve direk işyerinden çıktım.Umrumda değildi.Artık normal bir insan gibi yaşayamayacaktım.Bu daha önemliydi.Gördüklerim hiçbir zaman peşimden ayrılmayacaktı.

Eve geldim,gelmemle birlikte büyük bir şok geçirdim.Salonda beyazlar içinde,pembe tenli yaşlı bir adam oturuyordu.Kıpkırmızı gözleri üç metre öteden belli oluyordu.

Ve bu adam benim evimde,benim salonunda oturuyordu!

ZehirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin