8-Başımız Belada

44 4 1
                                    

Ağlamayı kesip,kendime çeki düzen vermeye çalıştım.Böylesine güçsüz görünmemeliydim.

Yerden kalkıp,üstümdeki tozları silkelemeye başladığımda birisinin hıçkırarak ağladığını duydum.Bakmak için kafamı kaldırdığımda ağlayanın Isabel olduğunu farkettim.O an tekrardan ağlamaya başladım.Bir yandan da bağırıyordum:

-Hepsi benim suçum Isabel,seni bırakmamalıydım.Benim yüzümden bu acıları çekiyorsun.

Isabel ağlayarak; 'Hayır,ağlama burda olmak benim seçimimdi.Kendini suçlayamazsın.Hem ayağımın kırılması da senin suçun değildi.' dedi.

O an,ona o kadar üzülmüştüm ki onca şeye rağmen hala beni savunuyordu.

Ona söylemek istediklerimi aklımda toparlamaya çalışırken,kainin sesiyle irkildim.

''Eğer artık konuşmayı kesip onu en kısa sürede buradan çıkaramazsak asıl ozaman kendini suçlayabilirsin.''

Haklıydı.Kendimi o kadar kaptırmıştım ki.Buraya Isabel'i kurtarmak için geldiğimizi unutmuştum.

-Peki,bu demirleri nasıl kıracağız? dedim tedirgin bir sesle.

+Geri çekil,bir şeye karışma.

Kain bir süre gözlerini kapattıktan sonra,demirlere yaklaştı ve iki eliyle demirleri Isabel'in geçebileceği genişlikte açtı.

Ben ağzım açık olanları seyrederken,Isabel gayet sakin bir biçimde demirlerin arasından geçiyordu.

Isabel demirlerden çıktığında hemen şatodan çıkmamız gerektiğini biliyordum ama Isabel'in haline bakarsak hızımıza yetişebileceğinden şüpheliydim.Kain ne düşündüğümü anlamış olacak ki;

"Merak etme,o güçlü bir kız." diye kulağıma fısıldadı.

Isabel'i ben bir kolundan,kain bir kolundan tutup şatodan çıkmak için hızlıca yürümeye başladık.İçimde kötü bir his vardı.Sanki birisi bizi izliyormuş gibi bir his.

Hızlıca çıkışa doğru ilerlerken,arkamızdan birisinin

"Bakın,burada kimler varmış!"

diye söylendiğini duydum.Arkamızı döndüğümüzde bu sesin başkana ait olduğunu gördük.O an kendi kendime canım pahasına Isabel'i bir daha bırakmayacağıma dair yemin ettim.

Başkana doğru dönmüş,konuşmasının devamını getirmesini beklerken başkan sinirli gözlerle bizi süzüyordu.

"Burdan bu kadar kolay çıkacağınızı sanmıyordunuz herhalde ?" dedi.

Başkan kainin yanına gelip ona kötü kötü baktıktan sonra kaini alıp birkaç metre uzağımıza götürdü.Sonra da kainin kafasına tırnaklarını geçirip onu tek hamlede öldürdü.Isabel korkudan bana sarılırken ben olanları sakince izlemeye çalışıyordum.

Kaini soğukkanlılıkla öldürdükten sonra bize doğru yürürken Isabel bana sarılmayı bırakıp "Alex,gitmelisin" dedi.

Yine onu bırakıp gitmemi istiyordu,çektiği onca acıya rağmen...

"Aynı hatayı iki kez yapmak mı?Asla!"diye fısıldamamla Isabel'i kucağıma alıp koşmaya başlamam bir oldu.

Buradan nasıl çıkarım,Isabel'i nasıl kurtarırım hiçbir fikrim yoktu.Tek bildiğim başımızın büyük belada olduğuydu..

ZehirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin