Semih

570 30 3
                                    

   Semih’in bu denli açık sözlü olacağını hiç düşünmemiştim . Aslında bu sözleri söylerken kötü bir niyet taşımadığını biliyordum ama bu kalbimin kırılmasına engel olmadı . Cevap vermedim . Belki hatasını anlar diye başımı önüme eğdim . Derste bir iki kez konuşmaya yeltendi ama sonra vazgeçti . Zil çalınca özür dilemesine izin vermeden lavaboya koştum . Neden lavabo olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu ama sanırım sınıfımızın yakınında olduğundan dolayı çıkar çıkmaz gözüme çarptı ve bende içeri daldım .

   Zil yeni çalmış olduğundan olacak ki kimse yoktu . Bu da benim kendimi aynada rahatça izlemem için iyi bir zamanlamaydı . Aynaya baktığımda Semih’i suçlamamam gerektiğini , sadece dürüst olduğunu düşündüm . Çünkü aynadaki görüntü gerçekten berbattı . Alnımın ortalarına doğru bir sivilce ordusu vardı . Kimi patlatılmış kimi yeni çıktığı için kıpkırmızıydı . Ayrıca kaşlarımın biçimsizliği , gözlerimin uykulu olması ve hiç makyaj taşımaması yüzümün kötü görünmesinin diğer nedenleriydi . Bir an gözümün önünde sınıftaki diğer kızların pürüzsüz ciltleri belirdi . O kusursuzluğun onlara doğuştan verildiğini sanmıyorum . Peki ben neden onlar gibi değildim ? Benim neden güzel görünmek gibi bir çabam yoktu ?

   Önüme eğdiğim başımı bu sefer sırf yüz hatlarımı incelemek için kaldırdım . Gözlerim büyük ve renkliydi . Üstelik yamuk falanda değildi . Belki de birçok kızın sahip olmak istediği gözlere sahiptim . Dudaklarımsa çekici ve alımlıydı . En azından kötü değildi . Burnum büyük ve çirkin değildi . E kepçe kulakta olmadığım için çokta çirkin olmadığıma karar verdim . Hayır , hayır çirkindim . Ama bunun sebebi yüz hatlarım değildi . Peki ben neden duruyordum ki ? Ben de hiç olmazsa diğer kızlar kadar makyaj yaparak güzel olabilirdim .

   Ben böyle derin derin düşünürken kapı kolu hareket etti ama açılmadı . Sanırım birileri kararsızdı ya da meşgul olduğundan girmeyi erteliyordu . Gözlerimi kapı kolundan aldığımda yine aynaya kaydılar . Ben de içeri girecek kızın bu çirkin görüntüyle beni tanımasını istemediğimden olsa gerek hemen tuvalete girip kapıyı kilitledim . Tuvalet kapağının temiz olduğuna emin olduktan sonra üzerine oturdum ve kapıdaki kızların içeri girmesini bekledim . Yaklaşık on saniye sonra girdiler ve bilmediğim bir konu hakkında konuşmaya başladılar . Benim beklediğim sözcükler benim hakkımda olanlardı . Bu kızların bizim sınıftan olduğuna emindim çünkü lavabonun yakınlarında sadece bizim sınıf vardı . Benim hakkımda konuşacaklarını da biliyordum çünkü her kız lavaboda dedikodu yapardı . Tuvaletlerden birinin dolu olduğunu anlamasınlar diye çok sessiz olarak dinlemeye devam ettim . Beklediğim konu da çok gecikmedi .

   -Yeni gelen kız nasıl sence ?

-Şüphesiz çok çirkin , suratı o kadar bakımsız ki !

-Evet haklısın yeni kız geleceğini duyduğumda çok güzel olur diye korkmuştum . Belki Ayaz konusunda bir rakibim daha olur diye . Ama yok yok , bu kızdan bi halt olmaz . Yüzüne her baktığımda güzelliğime şükrediyorum .

   Sessizce dinlemeye çalışırken gözyaşlarımın döküldüğünü hissettim . Çıkıp istesem onlar kadar güzel olabileceğimi haykırmak istiyordum . Ama yapmadım . Peki neden istemiyordum ? Bu zamana kadar neden istememiştim ? Gözyaşlarımı silip yeni dünyama hazırlanmak için kalktım . Kapıyı açtım ve yanlarından geçerken şu kendini beğenmiş kızların sulu gözlerimi görmesine izin verdim . Kapıyı sertçe çarpıp çıktım . Daha birkaç adım atmıştım ki arkamdan bir ses :

-Oh sonunda ! Nerede kaldın ? Kaç dakikadır seni bekliyorum .

   Çevreme bir göz gezdirdim ve kimsecikler olmadığını görünce bu sözlerin bana söylendiğini düşünerek arkama döndüm . Haklıydım . Seslenen şu dobra Semih’ti . Ve ben dönünce sırtını yasladığı duvardan uzaklaşarak yanıma geldi :

    -Bak ben… böyle üzüleceğini bilmiyordum. Ve gerçekten kırılman için falan söylemedim. Sadece… ne bileyim şaka yaptım işte kendimce. Senden çok özür dilerim.

    -Hayır, hayır özür dilemen gerek yok. Zaten fazlasıyla haklısın. Ben… sınıftaki hatta okuldaki tüm kızların en çirkiniyim.

    Dedikten sonra hızla arkamı dönüp koşmaya başladım. Nereye mi? Bilmem. Öyle koşuyordum işte. Çıkış kapısına doğru yöneldim. Çıktığımda etrafıma bir göz gezdirdim. Bir bank çarptı gözüme. Yürüyerek ona doğru gittim, oturdum ve başımı eğip ellerimin arasına aldım.gözlerimi kapadım ve düşünmeye başladım. Ben de onlar kadar güzel olabilirdim. Onca bakım ürünleri var eminim bana da etkileri olur. Peki ama nereden başlayacaktım. Cevapları  çok gecikmedi.

-          Dert etmene gerek yok sen de onlar kadar güzel olabilirsin. Sadece birkaç bakım ürününe ihtiyacın var.

  Kafamı kaldırdım. Yine Semih idi.

-          Peki nasıl? Hangi bakım ürünleriyle?

-           Bak benim bir ikizim var, ama bu okulda değil. O da bir iki sene önce görünümünü hiç beğenmiyordu. Doğru ürünler kullandı. Ve şimdi erkekler peşinde dolaşıyor. İstersen seni onunla tanıştırayım. Bir kızdan yardım almak ister misin?

-          O..olur.

-          Evet hem de çok güzel olur.

-          Ama ben çıkışa kadar burada kalamam.

-          Tamam, sen müdür yardımcısını hastayım diye kandır. Ben de kaçarım. Senin ilk günden başın yanmasın.

     Müdür yardımcısının odasına girdiğimde biraz suratımı ekşitmem izin almam için yeterli oldu. Hiçbir kıza bakmamaya çalışarak izin kağıdını sınıfa bıraktım. Daha sonra hızla dışarı çıktım ve Semih’i beklemeye koyuldum. Biraz sonra Semih okul duvarının biraz ilerisinden bana doğru geliyordu. Şaşkınlıkla nereden çıktığını sordum. O da bana arka kapıların kaçmak için daha uygun olduğunu söyledi.

    Semih telefonundan kız kardeşini aradı.sanırım bugün okula gitmemiş.telefonu kapattıktan sonra bana döndü ve :

-          Eee, bi dakika! Daha senin adını bile bilmiyorum. Evet ya adın ne senin?

-          Ah! Evet unutmuşum. Lena ben .

-           Lena mı? Türk değil misin?

-          Babam Türk. Hem Lena diye hiç Türk yokmu?

-          Bilmem pek duymadım. Ben de Semih , biliyorsun zaten.

     Semih’in hızlı adımlarına ayak uydurmak için yürüyüş tempomu biraz değiştirdim. Daha sonra derste nasıl da adımı söylemediğimi düşündüm. Neyse bir cafede oturduk ve Semih’in kız kardeşini bekledik. Beklerken tavsiye almam gerekip gerekmediğini düşündüm. Ama ben bu konulara hiç hakim değildim.  Bu yüzden gerektiği kararına vardım. Birazdan sınıftaki kızlardan pek de farkı olmayan biri masamıza doğru geldi ve Semih ayağa kalktığında bu kızın onun ikizi olduğunu anladım. Semih konuya girmem yeterince yardımcı oldu ve uzun uzun konuştuk. Bu arada adının Serap olduğunu öğrendim ve en az ikizi kadar şirin biriydi. Daha sonra Serap kol çantasından bir kağıt çıkardı ve bana uzattı. Belli ki hazırlıklı gelmişti. Benim olmadığım kadar. Bana bu kağıtta yazanların kullanmam gereken bakım ürünlerinin isimleri olduğunu söyledi. Ben de hemen kağıdı cebime tıkıştırdım. Şimdi ise yapmam gereken şey babama mantıklı bir açıklama yaparak evden yeterince para alıp bu ürünleri temin etmekti.

     Okuldan bir bahaneyle çıktığımı babamın bilmemesi gerekiyordu. Çünkü onun nasihatlarını dinlemek istemiyordum. Ve sanırım yarın gideceği için içinde şüphe kalmamasını istiyordum. Eğer kalırsa benimle bir süre daha burada kalabilirdi. Bu da benim için yeterince sıkıcı bir şeydi.

ÇAKMA SARIŞINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin