NOT

339 26 3
                                    

     Evegirdiktensonraaklımbaşımageldi. Ne yapıyorum ki ben? Tamam, beni kurtardığı için minnet duymam normal ama neden sarıldım ki? Hatta az daha öpüşecektik. Yok canım! Ben ve biriyle öpüşmek! Ne alaka!

       Hemen odama çıktım ve kendimi yumuşacık yatağıma attım. Bugün yaşanılanları aklıma getirdim. Yüzümde aptal bir gülümseme vardı. Umursamadım. Devam ettim sırıtmaya. Bu zevki kendime yaşatmalıydım. Hayatımda ilk kez bir erkeğe karşı böyle duygular hissediyordum. Hatta ilk kez yabancı bir erkeğe sarıldım. Bu aptal sırıtmayı kendime çok görmemeliydim.

     Hadi her şeyi anladım da sarılmak ne Lena ya? Bol bol teşekkür edip eve girebilirdin. Ama sarıldın. Hem de iki kez. Of! Şimdi Ayaz da yanlış anlayacak. Aslında doğru anlayacak. Çünkü ondan hoşlanmadım değil. Ama benim suçum yok ki! Etkilenilmeyecek gibi birisi değil. Ama yine de sarılmamalıydım.  Aman Allahım! Onunla daha bugün tanıştım ve yaşadıklarımız gerçekten etkileyiciydi. Peki Ayaz olmasaydı ben ne yapacaktım. Ayy! İyi ki gelmişsin yakışıklı çocuk.

    Peki Semih, Semih ne olacak? İyi de ben onu sevmiyorum ki! Sadece o beni kıskanıyor. Yani ben ona… ne derler?... ümit verdiğimi düşünmüyorum. Ayrıca ben onu sadece arkadaş olarak görüyorum. Sanırım o beni fazlasıyla yanlış anladı. Çünkü yemek sırasında bana söyledikleri resmen onun beni kıskandığının kanıtıdır. Neyse! Ben daha fazla düşünmeyeyim. Çünkü bir çıkmaza gideceğim belli.

     Kalktım. Sabah çıkarken iyi ki elime aldığım montumun cebindeki paramı almak için elimi attım ve ne varsa çıkardım. Paramın yanında bir de kağıt parçası vardı. Açtım. Bir telefon numarası vardı. Alt tarafına ‘’Yarın saat 12 de parkta buluşalım’’ yazıyordu. Tabii ki altına da ‘’Ayaz’’ ismi iliştirilmişti. Gözlerim ve ağzım açık bir şekilde kağıtta yazanları tekrar tekrar okudum.

    Şaşkınlıkla mutluluk arasında bir yerdeydim. Aslında ikisinin de içindeydim. Bir kağıt parçasının beni bu kadar mutlu edeceği hiç aklıma gelmezdi. İyi de Ayaz bunu ne ara yazmıştı? Hadi sarıldığımızda cebime koydu diyelim. Ama ne zaman yazmıştı? Acaba önceden mi yazmıştı? Ama nereden biliyordu ki, yoksa… neyse o tarafını düşünmeyelim. Bir ara yazıp koymuştur işte. Ah! Bu kağıt demek oluyor ki; o da benden hoşlanmış. Ah, hayır ama bir günde bu kadar şey fazla geldi.

    Kendimle konuşmamı bölüp, üzerimi değiştirdim. Daha sonra hiçbir şeyle uğraşmadan yatağıma girdim. Yarın parka gidecek miyim? Tabii ki!

   AYAZ

     Okul çıkışı ufak bir araştırmadan sonra Lena’nın evini öğrendim. Daha sonra birkaç arkadaşla güzel bir plan yaptık ve Lena’nın gelmesini bekledik. Biraz gecikti ama bu benim için sorun değil çünkü havanın kararması işimize yaradı. Yağmur da planı daha da güzelleştirdi. Lena geldiğinde planı uygulamaya koyulduk. İşe yaradı. Kız bayağı korktu. Daha sonra çevresindeki tek tanıdık ben olduğum için, tabi kızı kurtarma numaramın da etkisiyle bana güvenmeye başladı. Biliyordum ki güvenin arkasından sevgi de gelir. Ben de bunu kullanarak Lena’yı kendime yaklaştırdım. Ama bunun devamının gelmesi gerekiyordu. Bu yüzden cebine önceden hazırladığım bir not yerleştirdim. O masum bir kızdı ve eminim etkilenecekti. Tabii yakışıklı olmamın da faydası var. Ayrıca kız gerçekten güzel ve temiz birisiydi. Masumdu. Gerekmediği kadar. Eğer bu masumluğundan kurtulmazsa birçok kişi ona zarar verebilir. Belki benim ona yaşattıklarımın bir oyun olduğunu öğrenince bu kadar masum olmaz. Bak yaa! Kızı kandırırken bile iyilik yapıyorum. Bir kanatlarım eksik galiba…

     Yatağımda uzanırken çok şey düşünürüm. Bu sefer düşüncelerimin konusu masum kız oldu. Neyse! Beni fazla ilgilendirmez. Sonuçta her şey şu arkadaşlarımın ağzını kapatmak değil mi? Tamam işte. Pek kafa yormaya gerek yok. Yarın da parka gelsin de, işimiz kolaylaşsın.

ÇAKMA SARIŞINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin