Bölüm 1

174 89 72
                                    

Gözlerimi açtığımda hiç tanımadığım bir odanın içerisindeydim. Yattığım tek kişilik eski mavi örtülü yatak, tam karşımda kendimi görebileceğim şekilde duran bir boy aynası vardı onun yanında ise kahverengisi beyazlaşmış bir makyaj masası yer alıyordu.

Karşı duvarda ise boylu boyunca uzanan buradaki eşyalara göre yepyeni ve siyahın en albenili tonunu taşıyan bir dolap vardı.

Odanın içinde iki tane kapı vardı, verniklendiği belli olan parlak tahta kapı yavaş bir şekilde açıldığında, içeriye küçük bir silüet girdi.

Tahminimce 7 yaşlarında olmalıydı, yanıma yaklaştı ve yataktaki boşluğa oturdu.
"İyi misin?" Diye sordu
"Ben galiba iyiyim ama burası neresi nasıl geldim buraya?"
"İyi olmana sevindim ve seni bu odada bulduk."
"Rica etsem bir büyüğünle konuşabilir miyim?"
"Tabii ki, sen burada dur ben abimi çağırayım."
*******

Tamı tamına 10 dakikadır burada bekliyordum ve artık sıkılmıştım. Aşağıya insem bir sorun olur muydu acaba?

Bence bir sorun olmazdı.
Mavi yorganla artık nasıl bütünleşmişsem içinden çıkmak için büyük bir savaş verdim ve sonunda başardığımda mavi yorgana "şampiyon kim seni mavi ucube" der gibi bir bakış attım.

Ayaklarımı kıpırdatıp kapıya yöneldim, kapıyı açtım ve büyük bir adım atmamla sert bir şeye çarpmam bir oldu.

Kafamı kaldırmamla sert bir şey değil de kaslı bir beden olduğunu gördüm. Benim küçük bedenime göre koca bir cüssesi vardı, keskin yüz hatları onu olduğundan daha çekici gösteriyordu.

Yeşile çalan ela gözleri yeni yetişen bir fidanı kıskandıracak derecedendi ve yer çekimine meydan okuyan hokka bir burnu vardı. Bunların hepsi birleşince acayip bir şey olmuştu, bunu anlatabilecek bir kelime bilmiyordum.

Onu bir süre -bir süreden de fazla- süzdüğümü fark edince silkelendim ve göğsüne gelen kafamı dik bir açıyla ona çevirdim yüzünde hiçbir ifade yoktu ne hissettiği belli olmuyordu ve bu bende merak duygusunu açığa çıkarıyordu.

Düşünce havuzumu dağıtmayı başardığımda konuşabilecek cesareti kendimde buldum.

"Burası neresi ve benim burada ne işim var?"

Donuk bir ifadeyle sadece yüzüme bakıyordu, bir süre cevap vermesini bekledim ama yine aynı şekilde bakmaya devam edince sinirle konuşmaya başladım.

"Acaba sağır mısın? Birşey söylesen yüzüme bakmak yerine, benim için daha faydalı olur."

"Biraz sakin ol ve yavaş konuş başımı ağrıtıyorsun." dedi yüzünü buruşturarak.

Sesi bir annenin çocuğuna ninni söylemesi gibi sakinleştirici etki yaratıyordu ve sanki en önemli şiirini okuyan bir şair gibi kelimeler dolgun dudağından tane tane dökülüyordu.

Düşüncelerim kolumu tutmasıyla sonlanırken gözümün içine baktı ve iki saniyelik bir göz kapamasıyla başka bir yere geldik.

Şaşkınca ondan kurtulmaya çalışırken bir uçurum kenarında olduğumuzu gördüm ve korkum kat be kat artmaya başladı.

Üzerime gelmeye başladığında, "YAKLAŞMA BANA!! KİMSE YOK MU? YARDIM EDİN LÜTFEN."
diye bağırıyordum.

Oysaki etrafta tek bir insan hatta nesne bile yoktu sadece uçsuz bucaksız bir deniz ve sonu belli olan sonsuz bir ölüm vardı.

Bana her yaklaştığında geriye adımlıyordum, büyük bir gürültüyle düşen kara parçasıyla beraber aşağıya süzülürken sımsıkı kapattığım gözlerimi açtım.

Hala kapıda onunla birlikte bakıştığımızı görünce, bakışlarıma şaşkınlığımıda ekleyip ona baktım.

Dolgun kırmızı dudakları yukarı kıvrılırken kulağıma eğilip fısıldadı,
"Hiçbirşeyden haberin olmaması ne kadar üzücü" alay dolu fısıldaması kafamı karıştırırken. Beni o kapının önünde yalnız bıraktı. 

Ben neredeydim? Nasıl bir şeyin içine düştüm inanın hiçbir fikrim yok ve ben ne yapacağımı bilmiyorum.

Bildiğim tek şey bir an önce eve dönmem gerektiği.

Merhaba arkadaşlar 1. Bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz, yanlışlarım varsa şimdiden özür dilerim. İyi okumalar.

BOŞLUK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin