• Sarı Saçlar

3.4K 254 351
                                    

İki en yakın arkadaş, Merlin Ambrosius ve Morgana Pendragon, tenefüsler ve boş dersler sırasında yüzyıllar önce krallara ve kraliçelere ev sahipliği yapmış olan şatodan dönme üniversitelerinin dışındaki onlarca dönümlük çimenlik alanda, binaya yakın sayılan büyük gövdeli ve gölgeli bir ağacı kendilerinin olarak ilan ettikleri zamandan beri bahsi geçen ağacın gölgesi altında oturur ve akıllarına ne eserlerse onu yaparlardı. Genelde sürelerini kitap okuyarak, yakışıklı profesörler hakkında dedikodu yaparak, ödevler hakkında yakınarak ve o zaman dilimi içerisinde kimin hoşlandığı birisi veya sevgilisi varsa onun hakkında konuşarak geçirirlerdi.

Bu çarşamba gününün tek farkı hem Morgana'nın babası hem de "Avrupa Politika Tarihi" derslerinin profesörü Uther Pendragon'un hastalanmış, yataktan kalkamaz hale gelmiş olmasıydı - dolayısıyla derslerini iptal ettirmiş, Morgana ve Merlin'in de içerisinde bulunduğu yaklaşık elli öğrencinin rahat bir nefes almasına vesile olmuştu.

Profesör Pendragon'un dersi hem çok sıkıcı geçerdi, hem de gün sonunda ellerinde yapmaları gereken bir düzine ödev olurdu. O yüzden bir günlük olsa da Fransa'nın 1880'lerde yaşadığı politik kaosu araştırmayacak olmaları rahatlatıcıydı.

Bu bahar sabahı dışarıda oturmaları bu yüzdendi işte. Soğuk sabah rüzgârı usulca esiyor, hafif ıslak çimlere uzanmış ve iki saatlik bir uykuyu 45 dakikaya sığdırmaya çalışan Morgana'nın topuz halindeki saçından bazı telleri uçuşturuyor, fakat kızın Merlin'den ödünç aldığı kot ceket sayesinde siyah saçlı Pendragon'un iliklerinde soğuğunu hissettiremiyordu.

Merlin ise tamamen başka bir hikayeydi. Kısa, düz ve siyah saçları rüzgârda edebildikleri kadar hareket ediyor, üzerindeki uzun kollu fakat ince olan mavi tişörtü titremesini engelleyemiyordu. Boynunun etrafında günün ilerleyen saatlerinde terlemesine yol açacak olan kırmızı fuları sıkıca bağlıydı ve yakın bir zamanda oğlanın boynunun herhangi bir noktasının görünmeyeceğine işaret ediyordu. Merlin neden boynunun görünmeyeceğinden emin olmak istiyordu? İşte bu sorunun cevabı oğlanın beyaz teninde pembelikler oluşuracak kadar heyecan vericiydi.

Oğlanın sağ elinin uzun parmaklarının arasında mavi keçeli bir kalem vardı ve kalemin lacivert renkli kapağı iki saat önce kesilmiş yeşil çimlerin arasında unutulup gitmeye makhum edilmişti. Merlin'in sol eli ise birkaç dakika önce çaresizce açık tutmaya çalıştığı defterin üzerindeydi ve parmakları defterin plastik tellerini arada sırada sıkıp duruyordu.

Bunun nedeni üniversitenin giriş kapısına giden patikanın diğer yanında başını çektiği grubuyla yerde oturan sarışın oğlan değildi, neden olsundu ki? Merlin'in sinir seviyesi, onlar karşıda güldüğünde hiç de artmıyordu - oğlanın iki kolunun altında da çekici iki insanın olması siyah saçlı oğlanı ilgilendirmiyordu.

Grup, beş dakika içinde yirminci kez kahkalara boğulurken Merlin bu defa tepki vermemeyi seçti; sadece başını sırtını yasladığı ağaca dayadı ve sarı saçlı mavi gözlü Pendragon oğlanını seyretti.

Merlin pasif, hatta silik bir karakter bile olabilirdi fakat sesler Morgana'nın uykusunu bölmüştü ve zaman pasiflik zamanı değildi.

Söylenirken yattığı yerde doğruldu "Neden Arthur gibi bir kardeşim olmalıydı ki?". Merlin'in sağına yasladığı koyu yeşil çantasını sırt kayışlarından kendisine doğru çekti ve ön cepten akıllı telefonunu çıkardı.

O ekran kilidini açarken Merlin içini çekti ve kaşlarını çatmış olan arkadaşına döndü. "Ne yapıyorsun?" diye sordu. Aldığı cevap kısa ve özdü "İzle ve gör."

Pendragon kızı Ambrosius oğlanının yanına doğru dizleri üzerinde yürüdü ve mesaj uygulamasını açtı. İki baş parmağı klavye üzerinde hızla hareket ederken siyah saçlı kızın gözleri parıldıyordu.

Meet Me In The Hallway [Merthur]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin